Milletin gözünde gazeteci kimdir? Nasıl algılanır bilmiyorum. Gazeteci olay yaratmayan, olaylara karışmayan, olayları yansıtan bir kişidir. Görüşlerini silah ateşleyerek değil, kalemini kullanarak yansıtır. Okurun en az bir adım önünden giden, haberi koklayan kişidir. Gazeteci toplumun hep önünde gider, gitmelidir. Gazeteci güvenilir kişidir. Sır saklayan, haber ve bilgi kaynağını gizlemesini bilen, gerektiğinde yanlışlara ve güç odaklarına karşı savaşmayı göze alan insandır, gazeteci. Gazeteci, dilbilgisine referans kişidir. Bir yerde öğretmendir. Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına en çabuk ulaşan ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve görüşleri okurlara sunan insan demektir. Gazetecinin bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya, belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerekir. Ne var ki hiç kimse gazetecinin eleştirilerine katlanamaz. Özellikle son zamanlarda överseniz sever, eleştirirseniz kızar, küplere biner hale gelmesi bu durumu daha düşündürücü hale getirdi. BASINA KARŞI HEP MAHCUP OLUYORLAR! Bunlar gazeteci için teferruattır. Yakın geçmişe bakıyorum. Nazilli’de gazeteciler koro halinde bağırdı. Yazdı, çizdi. “Sümerbank’ın içi boşaltılıyor” dedi. “Sümerbank kapanacak, durdurun” dedik. “Yeni yapılan 450 yataklı devlet hastanesi Nazilli’ye cevap veremez” dedik. Eski (sigorta ve devlet hastanesinin) yatak kapasitesi de 450 yataklıydı. Binasının yenilenmesinden başka neyi değişti? “Niye bu yatırımlar ileriyi düşünerek 800-1000 yataklı yapılmıyor. Hala tam teşekküllü bir hastane olamadık. Seri katarak ameliyatlar bile yapılamıyor. Nükleer tıp bölümü yok. 400 bin nüfusa hitap eden hastanede Anjiyo bile yapılamıyor. Tedbir alın” diye yazdık ta yazdık. Dinlemediler, dönüp bakmadılar. Dikkate almadılar. Polis okulu kapatılacak siyasi irade tedbir alsın dedik. İşlerine gelmedi. Kulak asmadılar. Millete hizmete soyunanlar maalesef egolarını yenip, gazetecilerden yararlanmıyor. Gazeteciye öcü olarak bakıyor. Gerçekleri görmek istemiyorlar. Nazilli’de gazetecilerin haberleri karşısında aciz kalan siyasi irade “NAZİLLİ’DE GAZETECİLER, ASILSIZ HABERLERLE, FELAKET TELLALLIĞI YAPIYOR” demekten geri kalmadılar. Dediler de ne oldu? Sonuç ortada... Kendilerine olan güveni bitirdiler. Maalesef hep Nazilli kaybetti, kaybediyor. Siyasi iradeyi temsil edenler hep sınıfta kaldı. ** YURTLARDA YANGIN MERDİVENİ! 2 yıl önce 29 Kasım 2016’da Adana'nın Aladağ İlçesi'nde Kız öğrenci yurdundaki yangında, 11'i öğrenci 12 kişinin yaşamını yitirmişti. Faciaya yol açan neden yangın merdivenlerinin olmayışıydı. Ülkemizi yasa boğan acı olay dikkatleri öğrenci yurtlarına çevirdi. Yaptığım araştırma sonunda Nazilli’de hiçbir öğrenci yurdunda yangın merdiveninin olmadığını öğrendim. İşin acı tarafı Nazilli Hürriyet Caddesi üzerindeki bir devlet bankasının üstüne, ev olarak yapılan ancak daha sonra KIZ öğrenci yurdu olarak hizmete giren SU ÖĞRENCİ yurdunda yangın merdiveni yoktu. Bunu köşe yazımda dile getirmiş, devlet yetkililerini göreve davet etmiştim. Haber yaptığım gün sayın Aydın valimiz Nazilli’deki durumu tespit etmiş. Akşamına da beni arayıp gösterdiğim hassasiyetten dolayı telefonla teşekkür etmişti. DEVLETİM NEREDE? Su öğrenci yurdu hemen çalışma yaparak yangın merdiveni sorununu çözdü. Ama aradan tam 2 yıl geçti. Hep acıların yıldönümlerini anıyoruz ama o ölçüde tedbir almıyoruz. Denetimleri yerine getiremiyoruz. Aladağ faciasından sonra geçici bir süre telaşlanıyoruz. Denetim diye parlıyoruz bir telaş dönemi yaşıyoruz. Sonra ne oluyor? “SALDIM ÇAYIRA MEVLAM KAYIRA” olmuyor mu? Sayın devlet yetkililerine ve yerel yöneticilere soruyorum. Nazilli’de kaç pansiyon var? Bunların kaçında yasa ve yönetmeliklere uygun yangın merdivenleri bulunuyor? Niçin bu gayri nizami çocuklarımız için hayat tehlike yaratan yanlışlara göz yumuluyor? Bir yetkili duyarlılık gösterip ortaya çıkarda bu konuda rakamlar verirse elbette mutlu oluruz. Ülkemizde insan hayatı bu kadar ucuz olmamalı.