“Şunları bir araya toplayayım. Bir güzel muhabbet edelim” diye düşündüm. Mutfak işinden de anlarım. Donattım sofrayı. Bayağı uğraştım. Hepsinin, ayrı ayrı ne
Yemekten, ne içmekten hoşlandığını iyi bilirim.
Bayağıda para gitti.
Birinin yediğini öbürü yemez. Ötekinin içtiğini beriki içmez.
Dört kişilik sofra kurdum. Mumları da yaktım
Bak hepsi, Eric Satie severdi. Hatırladım. Müziği de ayarladım. Geldiler.
20 yaşımda ben,
35 yaşımda ben,
40 yaşımda ben ve bugünkü ben
Dördümüz birden
Yirmi yaşımı, otuz beş yaşımın karşısına oturttum.
Kırk yaşımın karşısına da, ben geçtim
Yirmi yaşım, otuz beş yaşımı tutucu buldu.
Kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.
Yatıştırayım dedim. “ Sen karışma moruk ” dediler. Büyük bir hır çıktı.
Komşular alttan üstten duvarlara vurdular.
Yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı. Evin içine ettiler
Ben de kabahat. Ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine.
Ömür dediğin üç gündür, dün geldi geçti yarın meçhuldür,
O halde ömür dediğin bir gündür, o da bugündür.
Ali Poyrazoğlu Apollon tapınağının kapısına kazınmış olan “ Kendini bil” aforizması, “ Ben Kimim ”sorusunun bir yansımasıdır. M.Ö ki zamanlardan beri “Ben kimim” sorusu, filozofları meşgul etmiş bugünde yine aynı şekilde akademisyenleri, psikologları, sanatçıları…hatta politikacıları; meşgul etmektedir. Ben Kimim? 10 yıl önceki ben mi? 20 yıl sonraki ben mi? Yoksa şimdiki ben mi? Yoksa iç dünyamda değişmeden kalan bir benliğim mi var? Sadece bedensel bir varlık mıyım? Yoksa psikolojik, ruhsal bütünlüğü olan manevi bir varlık mıyım? Veya hem bedensel hem de ruhsal bir varlık mıyım? Söylediklerim miyim? Yaptıklarım mıyım? Sadece bir nefes miyim? Yoksa Fransız Gastronomi Uzmanı Savarin in dediği gibi “Ne yersem o muyum? Yoksa düşüncelerimin, duygularımın, davranışlarımın bir mahsülü müyüm?
Kadim zamanlardan beri sorulan, bugünde hala bilim insanları tarafından sorulan bazı soruları buraya bıraktım. Bacon a göre “ Bilgi güçtür” En güçlü bilgi ise kendini bilmektir. Psychology Today dergisinde psikolog John D. Mayer makalesinde “Kişisel zekâya sahip insanları, kendilerini anlamayı ve kim olduklarını bilmeyi başaran kişiler olarak tanımlıyor.”
Güçlü yönlerim, zayıf yönlerim, zaaflarım, küçük kusurlarım neler? Başarıya ve mutluluğa gidebilmek için bu ayrıntıları fark etmek, kabul etmek ve işlemek gereklidir. Başarı ayrıntıda gizlidir, fakat şeytanda ayrıntıda gizlidir, bunu unutmayın. Ayrıntıları bilmek, ama takılıp kalmamak. Takılırsak, o zaman hayatımızı boşu boşuna harcamış oluruz. Kendini tanımak içsel bir yolculuktur. Ben kimim? Neredeyim? Nereye gidiyorum? Hayatımın anlamı ve amacı nedir? Bu amaca nasıl gideceğim? Bu soruları yaşamımızda zaman zaman durup kendimize sorabilmek. Kim bilir neler çıkacak? Kolay değil belki biliyorum. Yine de bir deneyin. Ben sorguluyor muyum? Öğrencilerim ve danışanlarımla çalışırken, arka planda ben de de bir şeyler işliyor sanırım.