Eğitimciler başarının zeka, ilgi ve yetenek bileşenleri ile oluştuğunu söyler. Ben başarı kavramını toplum sistemine indirgeyerek açıklamak istiyorum. Toplum sisteminde başarı zeka, ilgi, yetenek ve LİYAKAT kavramları ile açıklanabilir.
Şimdi tek tek kavramlara değinelim:
ZEKA: İnsanın düşünme, akıl yürütme, nesnel gerçekleri algılama, kavrama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tümüne zeka denir. Zeka doğuştan getirilen ama yapılan faaliyetlerle geliştirilebilen bir yetidir. Zekayı geliştiren faktörler arasında okuma, beslenme/yaşam standartları, yapılan zihinsel etkinlikler örnek verilebilir. Besin konusunu açacak olursak; zekayı geliştiren besinlere balık, yumurta, ceviz vb. yiyecekler örnek verilebilir. Ülkemizde şu anda alım gücü düştüğü için bu tür besinlere ulaşamayan birçok insan bulunmaktadır. Kaldı ki üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde Japonya kadar balık tüketilememektedir.
İLGİ: Dikkati öncelikle belirli bir şey üzerine toplama eylemine ilgi denir. Ülkemizde son yıllarda yaşam şartlarından dolayı eğitime duyulan ilgi giderek azalmıştır. Genel olarak "çalışsak çabalasak ne olacak, okusak ne olacak, bu ülke diğer ülkelerden kaç yıl geride, tek başıma neyi başarabilirim/değiştirebilirim" vb. görüşler yaygınlık göstermeye başlamıştır. Oysaki bilinmeyen tek nokta insanın sevmediği bir şeyi başaramayacağıdır. Bir şeyleri başarmak, öğrenmek ve ilerlemek veya oraya ait olduğunu hissetmek başarıyı ve mutluluğu da beraberinde getirmektedir. Biz ne kadar ait hisseder ve benimsersek, bireysel çabalarımızı arttırır, yapabileceğimizin en iyisi olmaya çalışır, birlikte yol almanın önemini kavrarsak (ben ondan iyi olayım düşüncesi olmadan) daha mutlu ve huzurlu bir topluma kavuşuruz.
YETENEK: Bir kimsenin bir şeyi anlama, yapabilme ya da bir etkiyi alabilme yeterliliği, gücüne yetenek denir. Öğrenme olmaksızın insanlarda doğuştan bulunabilir ve zamanla geliştirilebilir. Ülkemizde belli bir alanda yetenekli olan öğrenciler iyi öğretmenlere denk geldiyse, ailesi ilgiliyse yetenekli olduğu alanlara yönlendirilmekte, yönlendirilmediyse test kitaplarıyla mücadele ettirilmektedir. Ülkemizde yetenekler örnek verecek olursam (birçok yerde hala var) "mangal başında çocuk hızlı koşuyorsa bundan iyi koşucu olur" mantığıyla ilerlemektedir. Ailesi ve öğretmeni ilgili olan öğrenciler veya insanlar hariç yeteneklerin keşfi konusunda sıkıntılar çekilmekte ve yetenekli insanlar yeteneklerini, becerilerini geliştirememektedir. Yetenek bir etkense çaba da başarıyı etkileyen en büyük etkendir.
LİYAKAT: Layık olma, uygunluk, yaraşır olma, değim ,iş bilir anlamlarına liyakat denir. Liyakat saydıklarım içerisinde toplumun başarısını, huzurunu etkileyen en önemli maddedir.
Ülkemizde yaygın olan "ne iş verirseniz yaparım" olgusu tamamıyla yanlıştır. Herkes her işi yapamaz. Bir iş ehli olabilmek için yeterli derecede eğitim almak, öğrenim görmek gereklidir. Ne yazık ki ülkemizde işlerin ters yürümesinin en temel sebebi gencinden yaşlısına toplumun her kesimindeki insanların hak ettiği konumda bulunmamaları ve o konumu hak eden insanların o konumlarda olamamalarıdır. Liyakatsiz şekilde bir işi yürütmeye çalışmak "ben kurtuldum gerisi ne olursa olsun" düşüncesinden başka bir şey değildir. Kurtulduğunu düşünenler toplumun birbirine görünmez zincirlerle bağlı olduğunu unutmakta ve gün gelip yarattıkları sorunların kendilerine bir şekilde dokunacağını unutmaktadırlar. Günlük hayatımızda pek çok örneği var fakat ben yine de örnek vermek istiyorum. En belirgin örnek 6 şubat depremlerinde o işi bilmeyen müteahhitler, mimarlar ve yönetenler binaların ve şehrin düzenlenmesinde en büyük gafleti sergiledikleri için birçok insanımız hayatını kaybetmiştir. Bilgisizliğin ve liyakatsizliğin bedeli ölüm olmuştur.
Bir toplumda zeka gelişmezse, bir şeyleri yapmaya/yaşamaya ilgi azalırsa, yetenekler değerlendirilmezse ve liyakatsiz yaşanmaya, iş yürütülmeye çalışılırsa o toplum her şeyi hayra yoran ama haramla yaşamaktan çekinmeyen toplum haline dönüşür. Bilimden uzaklaşmak tarihte birçok toplum için felaketle sonuçlanmıştır. İşi bilmeden, kontrollü ilerlemeden, bilimden uzak yaşamak dümeni olmayan gemiye benzer. Bir şekilde yol alır ama önüne bir engel çıktığında durumu düzeltemez.
Öncelikle kendimiz yaptıklarımızın farkında olalım ki toplum olarak iyileşebilelim, gelişebilelim.
Sevgiler...