Bedava yaşıyoruz, bedava; Hava bedava, bulut bedava; Dere tepe bedava; Yağmur çamur bedava; Otomobillerin dışı, Sinemaların kapısı, Camekanlar bedava; Peynir ekmek değil ama Acı SU bedava; Kelle fiyatına hürriyet, Esirlik bedava; Bedava yaşıyoruz, bedava. Orhan Veli’nin dizeleri de artık tarih olalı çok oldu. Neresinden baksak çok pahalı yaşıyoruz vesselam. Aydın’da abonelere gelen su faturalarını görenle, oldukları yere SU döküyor resmen. Artık ipin ucunun iyice kaçmış olduğu ise SU götürmez bir gerçek. Yazın kavurucu sıcakları geride kalmış olmasına rağmen, gelecek faturayı düşünerek Su içinde kalıyoruz. Yerel haberleri inceleyip bu konuda yetkililerden içimize SU serpecek bir açıklama beklesekte nafile sanırım. Yok katı atıktı, yok hizmetti falan gibi lafların tatmin edici olmadığı ise Su götürmez bir gerçek. Tabi yetkililerin laf ebeliğini hesaba katarsak, eğer çokta dalaşa girmemek gerekiyor. Zira hepsi yetenekli çocuklar bizi SUya götürüp SUsuz getirilerde maazallah. Suyu çekilmiş değirmene dönüveririz. O sebeple belkide halihazırdaki faturalara razı olup çokta Suyu bulandırmamak gerek. Yada biz istediğimiz kadar isyan edelim onlar bunu görmezden gelirlerde biz kendi kendimize havanda Su dövüp dururuz. Zaten öyle bir ortamda yaşıyoruz ki konuşurken yazarken kelimelerimizi dikkatle seçmemiz gerekiyor. Mevcut düzenin Suyuna gidip çokta SUya sabuna dokunmamak en doğrusu. Aksi halde bir sabah kapınızda en iyi ihtimalle siyah çelenkle karşılanabilirsiniz. Çok eskinin milli topçusu, daha sonrasının milletvekili ve şimdilerin ise kaçak haini bir şahsın milletin vekili olduğu dönemde dediği gibi büyüklerimiz en doğrusunu bilir. dolayısı ile biz küçükler olarak haddimizi bilelim zira SU küçüğün söz büyüğün. Biz Suyumuzu içip, içtiğimiz SUyun faturasını zamanında ödeyelim ki büyüklerimiz sözlerini daha gür söylesinler. Gerçi zamanında ödemesekte olur. Nasılsa ödemeyince suyumuzu kesip birde açma kapama parası alıyorlar. Hatta açıp kapatmasalar da alıyorlar ya neyse orası işin çok derini. Anlaşılacağı üzere sabaha kadar bu konu üzerine SUsmadan konuşulabilir, Türkçe'mizin güzelliği ile de bol bol süslenebilir kelimeler. İşin asıl gerçeği biz işi deliliğe vursakta, isyan edip bağırsakta bu düzen değişmeyecek. Yine bugün afaki faturalar gelecek abonelere, ve yine aboneler mesai saatleri içinde bu faturaları ödemek için kuyrukta bekleyecek. Biz millet olarak bizi dinledikleri o kısa zamanı iyi ve doğru değerlendiremezsek daha nice kuyruklar bizleri bekleyecek. Biz önümüze sunulan yüzdelerin lütuf değil kazık olduğunu anlamadıkça, aile ekonomimiz yüzde kaç açık verdi bizden başka kimsenin umurunda olmayacak. Bu konuda toplumsal tespit yapıp su faturalarını kalem kalem analiz etmekte mümkün tabi ama o işin sıkıcı kısmı. Eğlenceli olan ise eksikliklerimizle dalga geçebilmekte. Ben bu yazımda elimden geldiği kadar meseleye bu açıdan yaklaşmaya çalıştım. Çünkü Su faturası sadece tek bir örnek ve bunu elektrik, doğalgaz, trafik sigortası, mtv, emlak vergisi, kdv, ötv hatta ötv'nin kdv'si gibi 1500 kalem çoğaltmak mümkün. Neyse Suyumuz ısınmadan işi tatlıya bağlayalım. Devletimiz sağolsun, milletimiz varolsun, afiyet olsun. “SU GİBİ AZİZ OLUN”