İnsanların kahir ekseriyatı beyinlerinin otomat fonksiyonlarını kullanarak yaşamlarını sürdürdükleri ve çok azı frontal (ön beyni) loblarını kullanabildikleri için otomat-dışı yaşayabilenler disiplinli ve istikrarlı,ciddi ve tutarlı başarılı/mutlu bir hayata imza atarlar. Bu obsesif müzik öğretmenimiz de obsesif ve zamanının çok iyi değerlendiren bir beyin olduğundan onun 24 saatlik hayat akış-şemasındaki ayrıntıları tetkik edelim: Sabah iki saatlik trafikle ulaşacağı okuluna yapacağı seyahatte arabasının CD çalarından eseri iyice dinleyip kulağına almayı planlamıştır. Lakin bir yandan da okula vardığında yapacağı sözlü sınavda öğrencilere soracağı sınav sorularını kafasında sıralamaya çalışmaktadır. Fakat gel gör ki yoğun ve ağır ilerleyen trafikte seyrederken dikkati o kadar çabuk dağılmaya başlar ki çünkü aklına ocakta unuttuğu çaydanlık gelmiştir. "eyvah ya ev yanarsa?" diye içindeki telaş ve evham katlanarak büyümeye başlamıştır.Kendini çaresiz hisseden bu obsesif ve hiperaktif müzisyen anne, biolojik sistemindeki alarm durumuyla sempatik hiperaktivasyonun (artışının) rahatsız edici belirtilerini yaşarken hızlıca çözüm odaklı düşünmeye çalışır ama artık iflas eder zihni ve çaresizlikten şoför koltuğunda hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar. Sonrası ne mi oldu? Orasını boş verin ve birçok farklı hikaye ile sonlanabilir bu senaryo. Biz sadede gelelim şimdi. Burada gerçekten “obsesif insan davranışlarının" günlük yüzlerce sayısız farklı versiyonundan birisi zihninizde şekillensin diye verdik. Bu örneği genişletip daraltıp, artırabilirsiniz. Eminim etrafınızda bunlara benzer bir çok sayıda obsesif takıntılı davranış modelleri görebilirsiniz. İşte bu hanımın yaşamının birçok yılının böyle geçirdiğini düşündüğümüzde, onda gelişecek “Tükenmişlik Sendromu/Gizli depresyon” haline hiç şaşırmamalıyız. Hadi bu obsesif öğretmen idealist ve zamanını dikkatli kullanmaya ve üretmeye, topluma faydalı olmaya çalışıyor yani çok anlamlı amaç, hedef ve istikrarlı hali var. Sıkıntıları için doğru bir hekime gider ve onun tedavisine sıkı sıkıya uyup gerekeni yapıp dengeyi bulmuştur eminim (bunu birazdan irdeleyelim isterseniz…) Ya anlamsız, amaçsız, sorumsuz şekilde kendi kendine sanal alemde sayısız kez sosyal medya okyanusunda hedefsiz yapılan işler, sohbetler, sanal ego sörflerinin sonu nereye gidiyor Allah aşkına? Bugün “NOMOFOBİ (İletişimden Uzak Kalma Korkusu) hastaları çığ gibi büyüyor, tehlikenin farkında olan aileler, öncelikle çocukları ve sonra da bizzat kendileri için ciddi tedbirler almak zorundalar… Yoksa bedenimizi ve zihnimizi emanet edeceğimiz nesillerin beyinleri çok erken yaşta dejenere olmaya(normal işleyişinden sapmaya) başlayacak. (DEVAM EDECEK)