Bir kaç gündür kamuoyunu meşgul eden bir haber var. Suriyeli bir VATANDAŞ(?)’ın çıkardığı olay ve sonrasında gelişen sınır dışı edilme meselesi. Çok uzun zamandır akın akın ülkemize göç eden yabancı uyruklu kişiler ülkenin önemli bir problemi haline geldi. Tabi bu meseleyi dillendirince faşizm linçlemesi yapan embesillerde azımsanacak sayıda değil. Yaşanan kötü olayların yabancı uyruklu sığınmacılar tarafından yapılınca haberleşmesinin faşizm olduğunu söyleyebilecek kadar moron kafalı adamlar var ülkede. Dünya öyle bir hale geldi ki kadın hakları, hayvan hakları, o hakları bu hakları hatta ve hatta dönmelerin bile hakları ultra bir ahmaklıkla koruma altına alınmaya çalışıyor. Ben şahsen bu olayın özele indirgenmesinin asıl ahmaklık olduğunu düşünüyorum. Benim için her canlının yaşama hakları vardır ve kutsal olan budur. Bunu cinsiyete, milliyete yada mesleki alanlara indirgemek yaşama hakkına yapılan en büyük saldırıdır bana göre. Zaten bu hakların tüm canlılara özgü olması gerekliliğinden uzaklaşıp özele indirgediğimiz için hiç kimse hakkını hukukunu bilmiyor, bilende bir sonuca varamıyor. Sonuç olarak toplumda zulüm ve kaos hiç eksilmiyor. Elbette her canlının yaşama hakkının sınırı bir diğer canlının haklarına tecavüz etmeye başladığı noktada biter. İşte mülteci sorunsalı ırkçı bakış açısının dışına burada çıkıyor. Kimse kusura bakmasın arkadaş bu ülke önce benim. Nasıl ben bu ülke sınırlarından çıkıp başka bir coğrafyada kendime hak hukuk aramıyorsam başkası da gelip burada bana ağırlık koyamaz. Yedi göbek bu ülkede bu topraklarda yaşayan bizler, bu mülteciler kadar değer görmüyorsak bu ülkede, o zaman yaşam haklarının da canı cehenneme. Hiç kimsenin hiç kimseye zulmetme hakkı olamaz. Ne bizim mültecilere, nede mültecilerin bize. Ama maalesef bu denge çoktan şaşmış durumda. Ben bu ülkede kendimi doyurmak için mücadele ederken, benim cebimden kesilen paraların mültecilerin cebine sokulmasını hiç bir Yaşam Hakkında yeri yoktur. Hiç bir ülke yöneticisinin bunu hak görmesi de ahlaki ve insancıl değildir. Bu konuda elini tuttuğun tarafın mağduriyeti üzerine güzellemeler yapıp, bu yardımların ne kadar insana hayat verdiğini anlatmak güzel ama, onlara verilen paraları aldığınız ve geçim sıkıntısıyla kepenk kapatan, hatta intihar eden yurdum insanının mağduriyetini görmezden gelmek en terbiyeli ifade ile zulümdür. Sonuç olarak yine bir sorunsalla yüz yüzeyiz ama biliyoruz ki bu sorunsal çözümlenmeyip büyüyerek devam edecek. Yine düşün düştüğüyle, ölen öldüğüyle kalıp ardında gözü yaşlı yıkılmış hayatlar bırakacaklar. Ama işte zaten bu haksızlık için “CEHENNEM” diye bir yer var. Elbet hesap günü herkes için gelecek.