Geçtiğimiz günlerde “tam kapanma” ve bayramı yaşadık. Çarşı –Pazar sebze fiyatlarının ateşi daha da yükseldi. Büyük kentlerden bölgemize gelenler, sebze fiyatlarını görünce “buraları da yaşadığımız kenti pahalılıkta geçmiş”diye serzenişte bulundular.
Hükümet tarıma ne kadar çok destek verdiğini rakamlarla açıklıyorsa da, mevsimin de olsa bile sebze fiyatları düşmüyor. Tarımla ilgilenen sıradan bir yurttaş bile; hükümetin yasal bir zorunluluk olarak kendini bağladığı, bütçeden tarıma verilmesi gereken yüzde birlik payı vermediğini biliyor. Tüketici bütçesini zorlayan gıda fiyatlarından yakınıyor, üretici ise füze gibi fırlayan girdi maliyetlerini işaret ederek para kazanamamaktan yakınıyor. Tarım sektörü çözülemeyen yapısal sorunları yüzünden üretememe ama tüketme zorunluluğu nedeniyle ithalatın çaresizliğine takılmış kısır bir döngünün fotoğrafını veriyor.
Türkiye de Tüik verilerine göre son 12 yılda çiftçi sayısında yüzde 48 düşüş var. Yine Tüik verilerine göre, tarım sektörün de 2002’de istihdam edilen kişi sayısı 7 milyon 458 bin kişiyken yüzde 44 azalarak 2020’de 4 milyon 157 bin kişiye düştü. Tarımda ki çöküşün bir başka göstergesi de ekilebilir tarım alanlarındaki azalma. Tarım alanları 26 milyon 579 bin hektarken,2019’da 23 milyon 94 bin hektara düşerek, yüzde 12,3 azalmış.
Kısır döngüden çıkışın ilk koşulu sanayi mi, tarım mı ikilemini (şimdiye kadar çoktan bitmiş olması gereken) aşmak olmalı. İkisine de ihtiyacımız olduğu anlaşıldı diyorsanız, ben emin olmadığımı yazarım. Sanayileşmeyi elbette herkes ister… Bir dönem Maliye Bakanlığı yapmış Mehmet Şimşek “Uğraşıp didinip aylarca yetişmesini beklediğimiz 1400 kg domates bir İ-pad bile yapmıyor” demişti. Bu bir malın üretimini yalnızca katma değer üretiminin yüksekliğiyle ölçen, ülke ihtiyaçlarını dikkate almayan bir bakış açısı “ihtiyaç olursa ithal ederimin” mantığını da açıklıyor.
Tarıma gereken önemi vermek ve üreticileri ve tarımsal amaçlı kooperatifleri desteklemeden geçiyor. Ayrıca ve mutlaka bir üretim planlamasına ihtiyaç var. Hükümet, tarıma bakışını ithalata dayalı bir anlayışla sürdürmesi halinde kuraklığın tetiklediği kıtlık kapımızı çalarken gıda fiyatlarının olağan dışı yükselmesine maalesef tanıklık edebiliriz.
Benden yazması…