Türkiye’nin her yerinde bir futbol sahasında iki adet soyunma odası vardır. Ev sahibi takım ve konuk ekibe ait olan. İllerde, ilçelerde, hatta mahalle ve köylerde. Aydın’ın Koçarlı ilçesinde de bir stat mevcut.  Koçarlı Vali Şenol Engin Stadı. İki soyunma odası olan yanında da spor salonu olan bir stat burası. Stadın içerisinde sahaya uzak olmayan mevcut soyunma odalarından hariç, iki odalı bir soyunma odasının olduğunu da öğrendim. Ama harabe ve bakıma ihtiyacı olan odalarmış… Koçarlı Belediyespor-Evranspor maçında konuk ekip Evransporlu futbolcular soyunma odasında değil de, dışarıda giyinmiş. Sebebi ise o maçtan önce oynanan Koçarlı Belediyespor-Efelerspor maçı. Futbolcuların sivil eşyaları bu soyunma odalarında olduğu için malum dolu odalar. 2 saat arayla oynanan karşılaşmalarda sonraki maç olan Koçarlı Belediyespor-Evranspor maçında başka bir soyunma odası olmadığı için konuk ekip, dışarıda soyunmuş-giyinmiş ve maça çıkmış. Ev sahibi Koçarlı Belediyespor ise stadın yanındaki spor salonunda soyunmuş-giyinmişler. Evransporlu futbolcular geldikleri servis aracının önünde soyunup-giyinince, aldığım görüntülü bilgiyi de habere döktüm ve kamuoyunu aydınlattım. Aynı benzer durum önceki haftalarda Kuyucak’ta da yaşanmış ve konuyu spor muhabirleri Arif Yılmazoğlu ile Mustafa Çelik kardeşim haberleştirmişti.  Pek dağıtmadan dümdüz konuya girmek istiyorum. Konuyu yazıya dökerek bu krizi kamuoyuna belirttik. Haber sonrasında ilgili yetkililerden olan Aydın Futbol İl Temsilcisi Hakan Açıkgöz ağabeyimiz telefonla arayarak konuya dair açıklama yapacağını belirtti. Federasyona giderek konuyla ilgili uzun süre konuştuk. Çözülebilir bir sorun olduğunu ve daha duyarlı olunması gerektiğini belirtti. Bu esnada yanımda bir başka gazeteci Hedef Gazetesi Spor Muhabiri Ramazan Aydemir kardeşime telefon geldi. Arayan Koçarlı Gençlik Hizmetleri ve Spor İlçe Müdürü Ali Haydar Aras imiş… Koçarlı’ya yeni atanmış… Daha önce merkezde görev yapmış… Kendisini tanımıyorum, daha önce hiç karşılaşmadık, konuşmadık… Konuyu Ramazan ile birlikte konuşurken, o esnada sıcak telefonun da gelmesiyle Ramazan kardeşime kulak misafiri oldum. Ramazan kardeşim telefonu hoparlöre verince konuşmaları onunla birlikte ben de dinledim. Aynen aksediyorum;“….. Ya Kamil denen bir dallama varmış, o yapmış haberi. Ben onda gördüm…..” Müdür kızmış bayağı anlaşılan. Demek ki bir sıkıntı var! Neden? Haber yaptık, Koçarlı’da bir sıkıntı var ve bunu kamuoyuna belirttik. Yetkilileri göreve çağırdık. “Kurum ve kuruluşlardaki müdürlerin işi nedir? Devlet memuru bir müdürün görevi nedir?” diye önce bir sorayım. Askerde şunu bize gayet iyi öğretmişlerdi; “Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır!” Sayın müdür; Sizi ya da ilgili yetkilileri göreve çağırmak dallamalık ise,görevini iyi yapmayanlara ya da hiç yapmayanlara ne denir? Konuştuğunuz kelimelere dikkat edin. Dallama; argoda aptal, enayi demek. Bu haberi yapmakla ne aptallık ne de enayilik yaptım. Biz işimize bakıp, görevimizi yapıyoruz. İnsanları mağdur etmeyin, insanları üzmeyin ve siz de zahmet olmaz ise vatanınızı sevdiğinizi göstererek, görevinizi daha iyi yapın.