Ege kültürünün simgelerinden biri olan körüklü çizme, yüzyıllardır efelerin gururla giydiği, yiğitliğin ve cesaretin sembolü olarak biliniyor. Günümüzde ise bu gelenek yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Körüklü çizmenin Ege'deki sayılı ustalarından ve Kuşadası'nda bu mesleği sürdüren son temsilcisi olan Mustafa Karpuzcu, hem mesleğinin öyküsünü hem de karşılaştığı zorlukları Aydın Ses Gazetesi’nde Aylin Eser'e anlattı.

BABADAN OĞULA AKTARILAN BİR MİRAS

1961 doğumlu Mustafa Karpuzcu, mesleğe çocuk yaşta babasının atölyesinde başladı. Babası Mehmet Karpuzcu’dan ve diğer ustalar Şükrü Bıçakçı ile Necip Şenok’tan aldığı eğitimle, körüklü çizme sanatını günümüze taşıdı. “Kösele ve deri kokusu içinde büyüdüm” diyen Karpuzcu, bu mesleğin sabır ve büyük ustalık gerektirdiğini vurguladı.

60 YILLIK BİR GELENEK: İNAN KUNDURA

Karpuzcu ailesi, 1959 yılında Camikebir Mahallesi'nde açtıkları İnan Kundura ile 60 yıl boyunca körüklü çizme başta olmak üzere, el yapımı ayakkabı, kundura ve terlik üretimi yaptı. Yakın zamanda kapanan dükkânın ardından, Mustafa Karpuzcu mesleğini özel atölyesinde sürdürmeye devam ediyor.

EL EMEĞİ VE SANATIN BULUŞMASI

Tamamen el işçiliğiyle yapılan körüklü çizmeler, kişiye özel olarak üretiliyor. Baklava körük, akordeon körük ve boğma körük olmak üzere üç çeşidi bulunan çizmeler, deri henüz ıslakken işleniyor. “Körüklü çizmenin diğer adı da gıcırdaklı çizmeydi” diyen Karpuzcu, bu ismin çizmelerin yürürken çıkardığı sesten geldiğini belirtiyor.

Şişme botla Yunanistan’a geçecekti Şişme botla Yunanistan’a geçecekti

GEÇMİŞİN AĞALARI GİBİ GİYİLİRDİ

Eskiden beylerin ve ağaların şehir merkezine inerken özellikle tercih ettiği bu çizmeler, ses çıkarması için özel tekniklerle hazırlanırdı. Karpuzcu, “Sahtiyan derisini gaz yağına batırır, çirişle yapıştırırız. Tahta çiviyle değil, ses çıksın diye deri boşluk bırakılır” diyerek çizmelerin ince işçiliğini anlattı.

UNESCO'DAN ANLAMLI ÖDÜL

Meslekteki ustalığı ve katkıları sayesinde “UNESCO Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye” listesine giren Mustafa Karpuzcu, bu başarıyı büyük bir gururla karşıladı. “Asıl önemli olan ödül değil, bu geleneği geleceğe aktarabilmek” diyerek mesleğin devamlılığına dikkat çekti.

YOK OLMA TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA

Karpuzcu, günümüzde talebin azalmasıyla birlikte körüklü çizme üretiminin yok olma tehlikesi yaşadığını belirtti. “Kuşadası’nda bu işi yapan tek kişi benim. Aydın, Söke ve Tire’de birkaç usta daha var ama sayımız çok az” dedi.

EN BÜYÜK EKSİKLİK: YENİ ÇIRAK YETİŞMEMESİ

Karpuzcu, en büyük sıkıntının çırak bulamamak olduğunu vurguladı. “Eskiden insanlar çocuklarını meslek öğrensin diye yarış ederdi. Şimdi bu işi merak eden kimse yok” diyerek kaygılarını paylaştı. Kendisi gibi bir çırak yetiştirmeyi başardığı tek isim olan Türkay Yavaş’ın bugün Karadeniz’de mesleği sürdürdüğünü de ekledi.

"KÜLTÜRÜMÜZE SAHİP ÇIKMALIYIZ"

Karpuzcu, geleneğin yaşatılmasına katkı sunan herkese teşekkür ederek, “Bu meslek yaşasın istiyorsak, ustalarımıza ve kültürümüze sahip çıkmalıyız” mesajını verdi.

Muhabir: AYLİN ESER