Aydın’ın en önemli sivil toplum kuruluşlarından biri olan Aydın Ticaret Borsası’nın Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı 4 yıldır yürüten Fevzi Çondur, çalışkanlığı ve beyefendi kişiliğiyle dikkat çekiyor. Aydın’ın hak ettiği değeri alması için yoğun bir tempoda görevini başarıyla sürdüren Başkan Çondur, çalışmalarıyla da hem üyelerinin hem de Aydınlıların takdirini kazanıyor. Aydın’ın en genç yaştaki başkanlarından biri olan Başkan Çondur, bilgi birikimi, tecrübesi ve yaşam tarzıyla gelecek kuşaklara da örnek oluyor. Başarılı iş insanı Çondur, röportaj yazı dizimizin üçüncü konuğu olarak kendisi hakkında kamuoyunda bilinmeyenlerini ve özel yaşantısını muhabirimiz Mehmet Kavas’a samimi bir dille anlattı.

*Kendinizi tanıtabilir misiniz?

Germencik doğumluyum. 42 yaşındayım. Evliyim, iki çocuk babasıyım. Asıl işimiz, pamuk çırçır ve zeytinyağı imalatı. Bunun yanında tarımsal üretim de yapmaktayız. Aynı zamanda hububat ticaretimiz de var. 2005 yılından beri Aydın Ticaret Borsası’nda meclis üyeliği, meclis başkan yardımcılığı, yönetim kurulu başkan yardımcılığı görevlerinde bulunmuştum. 2017 yılından bu yana ise Aydın Ticaret Borsası’nda yönetim kurulu başkanlığı yapmaktayım. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi mezunuyum. İyi derecede İngilizce biliyorum.

*Gençlere bir çağrınız var mı?

Genç yaştan itibaren hem ticari hayatın hem de tarımsal üretiminin içerisindeyiz. Mevcut sahibi olduğumuz şirket, babamızdan devraldığımız bir şirket. 2000 yılında babamızdan şirketi, 2004 yılından sonra da tarımsal üretimi devraldık. Bugünlere varlık içinde, bu imkanlara sahip olarak gelmedik. Bunların temelinde hep düzenli bir çalışma var. Çocukluk yıllarında arkadaşlarımız Kuşadası’nda yazlıkta tatil yaptığı dönemlerde biz ya arazilerde çalışıyor olurduk ya da fabrikanın başında olurduk. Ortaokulu İzmir’de okudum. O dönemde de okul bittiği zaman hemen yine gelip burada işimizin başına geçip fabrikada kendi üzerimize düşeni yapardık. Özellikle Z kuşağı Türkiye’nin geleceği. Ülkemizin geleceği olan bu kuşağa tavsiyem, yaptığı işi sevmeleri ve çok çalışmaları. İnsanın en randımanlı çalıştığı yaşları, gençlik dönemleri. Belli bir yaştan sonra hem sağlık hem de düzen buna el vermiyor. Çalıştıkları takdirde hep muvaffak olurlar. Babam bize, ‘Allah, dini olmayanlara dahi çalıştığı zaman verir, kaldı ki biz Müslüman'sak bize daha çok verir’ diye söylerdi. Biz de hep düsturla yaşadık. Sosyal hayat da çok güzel bir hayat ama öncelikli olarak insanın geleceğini şekillendirmesi için çok çalışması lazım. Dünyaya entegre olmuş bir Türkiye var, eskisi gibi değil. Sadece siz üretip başarmıyorsunuz, çok rakibiniz var. O rakiplerin içinde farkındalık yaratmak için çok okumak ve çok çalışmak lazım. Kendilerini geliştirerek çalışma disiplinine sahip olduktan sonra kesinlikle başarılı olamayacakları iş yok.

*20 yaşındaki kendinize ne söylemek isterdiniz?

O yaşlarda daha savurgandık ya da iş hayatımızda da daha agresiftik. İnsan o dönemlerde biraz daha agresif olabiliyor. Daha sakin karar vermeyi kendime öğütlerdim. Alternatif yapmak istediğim bazı işler vardı, onları hep ertelemiştim. Hobi olarak düşündüğüm, yapmadığım şeyleri, belli bir yaştan sonra da iş yoğunluğundan veya sosyal hükümlüklerden ya da aile hayatından dolayı yerine getiremiyorsunuz. O dönemde, o yapmak istediğim şeyleri yapmayı öğütlerdim. Bunlar dediğim gibi hobiyle alakalı şeyler.

*Hayatınızda bir dönüm noktası var mı? Gerek hayatınızda gerek kariyerinizde size etki eden bir kişi var mı?

Aslında hayatımda bu olduktan sonra böyle oldu, diyebileceğim bir şey yok. Genelde planlı yaşayıp hareket eden bir insanım. Hiçbir zaman uçuk hedeflerim olmadı. Aykırı hedeflerim de olmadı. İş hayatına aile şirketinde başlamak tabi bir dönüm noktası oluyor. Bunun yanı sıra kurumlarda görev almak da bir dönüm noktası olabiliyor. Ticaret Borsası aklımda yoktu. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Önder Özçöllü’nün isteği ile Ticaret Borsası’na girdim. Bu süreçte çeşitli görevlerde bulundum, şimdi ise yönetim kurulu başkanlığına kadar da yükseldik. Bunu da sayabilirim. Hayatıma etki eden birkaç kişi var. Ailemin hayatıma hep olumlu tesirleri olmuştur. Özellikle annem ve babamın çok büyük tesiri oldu. Annem çalışkan olmayı, babam da disiplinli çalışmayı ve vizyon sahibi olmayı her zaman bize aşıladı. Onların üzerimde çok büyük emeği var. Bana da çok büyük faydaları oldu.

*Hayatınızın olmazsa olmazı dediğiniz üç şey nedir?

Ailem, işim, Aydın ve Beşiktaş diye sıralayabilirim.

*Hayatta iyi ki yapmışım dediğiniz bir şey var mı?

Bugüne kadar ne yaptıysam iyi ki yapmışım diyorum.

*Bu konuda yetenekliyim dediğiniz bir alan var mı?

Tarımsal üretimde yetenekliyim. Mesleğimde ve insan ilişkilerinde yetenekli olduğumu düşünüyorum. Her konuda iddialıyımdır ama şunda çok iyiyimdir diyemiyorum. Bunların yanı sıra piyano ve yabancı dilde oldukça yetenekliydim ama kendimi bu konularda ilerletmedim. Yıllarca çeşitli dallarda spor oynadım ama hep bir seviyede kaldı. Genel olarak ben standart bir insanım, abartı ve gösterişi sevmem. Yardımlaşma ve paylaşmayı seven bir insanım.

*En sevdiğiniz huyunuz nedir?

Çalışkan ve tasarruflu olmam diyebilirim.

*En sevmediğiniz huyunuz nedir?

Tezcanlı olmak. Sabırlı olmayı çok gayret ediyorum ama özellikle iş hayatında bazı işlerin hızlı bir şekilde gerçekleşmesini istiyorum.

*Neye tahammülünüz yok. En çok neye kızarsınız?

İsrafa tahammülüm yok. Özellikle yemeğin dökülmesinden nefret ederim. Bu huyumu da herkes bilir. Bir gıda ürününün, nimetinin israf edilmesinden yana değilim. İsraf konusunda kırmızı çizgim var. Ayrıca verilen bir sözün yerine getirilmemesine de tahammülüm yok.

*Hayatta bir pişmanlığınız var mı?

Yaptığım hiçbir işten pişman olmadım. Keşke şöyle de olsa demedim. Desem de çok büyük bir keşkem olmadım. Covid-19 döneminde bazı keşkelerim oldu. Bu pandeminin getirdiği kısıtlamalardan dolayı keşke daha çok sosyal ortamlara girseydim, keşke daha çok konsere gitseydim, gezseydim gibi şeyler düşünmedim değil.

*Sizi en iyi anlatan cümle nedir?

Çok çalışmak anlatır. Etrafımda hep böyle söylenir. Bizim oda ve borsa camiasında da hep böyle söylenir. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanımız Rıfat Hisarcıklıoğlu da ‘Fevzi’nin hep işi vardır, gelmediyse o çalışıyordur’ der.

*Bir gününüz nasıl geçiyor?

Genelde çalışarak geçiyor. Güne erken başlayan bir insanım. Kahvaltı yapmıyorum ve her gün aralıklı oruç tutuyorum. Yeme, içme saatlerim saat 12.00 ile akşam 20.00 arası. Büyük oğlumu okula bıraktıktan sonra iş yerime geçiyorum. Program yoksa vaktimi evde ailemle geçiriyorum. Günlerimiz standart geçiyor. Erken kalkıyor ve erken yatıyorum. Genelde saat 22.00’de yatar, sabah saat 6 gibi kalkarım.

*Bu yoğun tempoda kendinizi nasıl dinlendiriyorsunuz? Ailenize vakit ayırabiliyor musunuz?

Bu tür kurumlarda görev yapanlar, ailesinden, arkadaşlarından ve işinden hep ödün veriyorlar. Bizim yaptığımız bu iş gönüllük esasına dayalı, herhangi bir maaş yok. Biz maaşla çalışan insanlar değiliz. Bu anlamda amacımız, üyelerimizin menfaatlerine yönelik işler başarmak. Kurumsal olarak kafamızda belirlediğimiz bu hedeflerimize ulaştığımızda gayet mutlu oluyoruz. Bu mutluluk zaten o yorgunluğu alıp gidiyor. Beni en çok dinlendiren arazi oluyor. Araziye çıktığımda bütün her şeyi unutuyorum. Gerçekten çok dinlendirici oluyor. Tarımsal üretim bana çok büyük motivasyon veriyor. Ekstradan da dinlenmemizi sağlıyor. Ailemizi gördüğümüzde de dinlenmiş oluyoruz.

*Aydın’ı tek kelimeyle anlatsanız ne dersiniz?

Tek kelimeye pek sığmaz ama uzaktan baktığımızda Aydın demek, tarım ile turizm arasında giden bir şehir olarak görüyorum. Hem tarım hem de turizmde çok iyi bir potansiyel var. Aydın’ın amaları var. Aydın, yumruğu bir yere vuramıyor. Ne yazık ki böyle bir sıkıntımız var. Aydın, tarım, tarımsal üretim, iklim, toprak ve doğası olarak da çok güzel, mükemmel bir il.

*Dünyanın 8’inci harikasını seçmeyi size verselerdi, nereyi seçerdiniz?

İstanbul’u bütünüyle seçerdim.

*Elinizde sihirli bir değnek olsaydı, dünyada neyi değiştirirdiniz?

Eşitliği sağlamaya çalışırdım. Dünyada çok aç insan var, çok şeylere sahip olan insanlar da var ama adaletli bir dağılım yok. Çok adaletsiz bir dünya sistemi var. Gelir, sağlık ve gıda adaletinin daha fazla olmasını yapardım.

*Hangi takımı tutuyorsunuz? En beğendiğiniz sporcu?

Sıkı bir Beşiktaş taraftarıyım. Dünyada şu anda faal oyuncularda Cristiano Ronaldo’yu çok beğeniyorum. Ciddi bir yoksulluktan gelip bazı şeylerde yardımsever olması hoşuma gidiyor. Sporcu ahlakı olan da bir oyuncu. Tenis sporunda da Nadal’ı çok beğeniyorum. Beşiktaş özelinde ise Feyyaz Uçar’ı çok beğeniyorum.

*Bir toteminiz var mı?

Beşiktaş maçlarını izlerken yapıyorum. Benim çubuklu bir formam var, 2004 yılından bu yana her derbi maçında o formayı giyiyorum. Totem olmaz ama duaya girer, ekim yaparken ‘El benim el değil, Fatıma anamızın eli’ diye girerim her zaman. Ekim döneminde inancım gereği böyle bir duamı eder, ekime başlarım.

*En sevdiğiniz yemek?

Et yemeklerinin genelini severim. Germencik’teki düğünlerde yapılan kapamayı çok severek tüketirim. Keşkek ve sıkma da sevdiğim yemeklerin başında gelir. Sebze yemeklerinde de bamya ve enginar favori yemeklerimdir.

*En sevmediğiniz yemek?

Allah yokluğunu göstermesin ama kereviz ve pırasa ile aram yoktur.

*En son okuduğunuz kitap?

Son olarak Yılmaz Özdil’in Mustafa Kemal adlı kitabını bitirdim. Şimdi, Ali Ekber Yıldırım’ın Üretme Tüket adlı kitabını okuyorum. Fırsat buldukça okuyorum. Kitap okuduğumda çok hızlı uykum geldiği için bu dönemde çok hızlı kitap okuyamıyorum.

*Ne tür müzik dinliyorsunuz? En sevdiğiniz ses sanatçısı?

Özgün müzik haricinde bütün müzikleri dinliyorum. Türküleri, sanat müziğini, Türk Pop’u da dinliyorum. İdeolojik müzikleri sevmem, dinlemem. Yeri geldiğinde yabancı müzik de dinlerim, konserlere gitmeyi severim. Kayahan ve Sezen Aksu’yu dinliyorum.

*En son izlediğiniz dizi ya da film?

Şu anda televizyonda oynayan dizileri beğenmiyorum. Daha çok komedi dizilerini izlemeye çalışıyorum. Yabancı filmleri beğenirim. Tarihsel konuları ele alan filmleri daha çok beğeniyorum. Bilim kurgu filmlerini de izlerim. Dizi olarak geçmiş yıllarda Kardeş Payı’nı izliyordum. RTÜK Başkanı olsaydım şu anki dizilerin çoğunu kaldırırdım.

*Televizyonda hangi programları daha çok izliyorsunuz?

Spor müsabakalarını izlerim genelde. Çok sıkı EuroLeague takipçisiyim. Elimden geldiğince voleybol maçlarını da takip ederim.

*En beğendiğiniz sinema oyuncusu?

Kenan İmirzalıoğlu’nu beğeniyorum. Onun, Ezel dizisini izlemiştim. Yabancılarda ise Robert De Niro’yu da severim. Sean Connery’in oyunculuğunu da çok beğenirim.

*Bir film çekseniz ismi ve konusu ne olurdu?

Ben tarihsel bir film çekerdim. Bizim Türk tarihinde o kadar müthiş olaylar var ki bunların hiçbiri filme alınmadı. Herhalde kendi Türk tarihimizle alakalı konularda filmler çekerdim.

*Sizce, hayatı en değerli kılan şey nedir?

Maneviyattır. Maneviyata inanan herkes için hayat değerlidir. Diğer türlü hayatın değerli olduğunu düşünmüyorum. Gündelik yaşayan insanları sevmiyorum.

*Geçmiş yıllarınızdan hangi günü tekrar yaşamak isterdiniz?

Yaşadığım her günümün, benim için ayrı bir değeri var. En mutlu olduğum gün, çocuklarımın doğduğu gün diyebilirim. O günlerin mutluluğu bambaşka idi.