Didim Belediyesi önünde toplanan siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar Yağmur Tayhan için Didim Kent Meydanına yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüş esnasında vatandaşlar tarafından “Artık yasta değil isyandayız, Haklarımızdan hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz” yazılı pankartlar açıldı ve katledilen kadınların fotoğrafları taşındı.

BÜYÜK TEPKİ


Yürüyüş Kent Meydanında Didim Kadın Platformu ve CHP Kadın Kolları tarafından yapılan basın açıklaması ile son bulurken yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Kelimelerin boğazımıza düğümlendiği bir basın açıklaması için burada bir aradayız. Sözün bittiği yer! Kadınlarımız, genç kızlarımız, çocuklarımız, geleceğimiz, yarınlarımız göz göre göre katlediliyor. Didim ilçemizde yaşayan 16 yaşındaki yavrumuz, öğrencimiz Yağmur kızımız hunharca katledildi. Biz artık yas tutacak durumda değiliz, isyandayız isyanda. Tüm Didim isyanda. 16 yaşındaki Yağmur’un 53 yaşındaki bir sapık tarafından öldürülmesinden tek bir kişi sorumlu tutulamaz. O cani katile bu kadar alan tanıyan, bu kadar pervasız cesareti veren sistemdir. Çocuklarımızı cinsiyetçilikle ayrıştırarak o sapkın zihniyetlere zemin hazırlayan bir sistemimiz var çünkü. Sistemi kendi lehinde çok iyi bilen o sapık katiller biliyorlar ki alacakları bir raporla bu işten yırtacaklar. Ama nedense o raporlar verildikten sonra bu pisliklerin aramızda yaşamasına müsaade ediliyor. Bir cinayeti planlayacak kadar akıllı ama ceza alamayacak kadar deli, öyle mi? Zanlılar yakalanıyor belki ama yetersiz olan caydırıcı olmayan cezalar yüzünden, takım giyip kravat taktığı için iyi halden indirim almaları, toplumda kadına karşı değişmeyen bakış açıları, yetersiz eğitim yüzünden her gün bir yenisiyle karşılaşıyoruz.”

“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YENİDEN YÜRÜRLÜĞE GİRMELİDİR”


Cinayetlerin altındaki en önemli nedenin yasalardaki açıklık olduğu belirtilen açıklamada; “Bir genç kızımız çocuğumuz kaybolduktan sonra bile zamanla yarışırken, her bir saniye hayati önem taşırken 24 saat beklenmesinin hiçbir akla mantığa uyan bir yanı yoktur. Hiçbir yasa, hiçbir politika bir candan daha değerli olmamalı. Hep testi kırıldıktan sonra adalet bekliyoruz da hangi adalet Yağmur’u geri getirebilir ki, hangi adalet o ana babanın acısını dindirebilir ki? Telafisi yok bu acının, bu kaybın. Gün geçtikçe son bulsun dediğimiz cinayetler arttıkça çözüm noktasına yönelik arayışların artmadığını görmek bizi daha da üzüyor. Önümüze çıkan acı gerçek sorunun çözümünün toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına karşı bakış açısının değiştirilmesi gerekliliğidir. Ama biz ülke olarak her geçen gün daha da geriye gitmekteyiz, küçücük çocuklara kadın gözüyle bakmaya başladığımızdan beri ülkenin bütün dengeleri alt üst oldu. Kadın cinayetlerindeki ve kadına yönelik şiddetteki korkunç artış; bir kişinin annesinin bile diz kapağından dahi tahrik olabileceğini utanmadan söyleyebilen, hamilelerin sokağa çıkmasının edepsizlik olduğunu söyleyen, 6 yaşındaki kız çocuğuyla evlenmek mümkündür diyen zihniyetin kadınlar üzerinden yürütülen yanlış politikaların sonucudur. Bu olaylar azımsanamaz, küçümsenemez, münferit kabul edilemez. Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın sona ermesi için; en başta 6284 sayılı kanun etkin olarak uygulanmalı ve bütün isyanımıza rağmen tek adam kararıyla çekildiğimiz İstanbul Sözleşmesi tekrardan yürürlüğe girmelidir. Uzun vadeli eğitim programları, suç ile mücadele politikaları, çocuk koruma politikaları konusunda da bütün siyasiler üzerine düşeni yapmalıdır. Bu cinayetten çocukları ve kadınları koruyamayanlar, oturdukları meclis sandalyelerinde vicdanları sızlamadan ellerini kaldıran sözde milletin vekili olanların tamamı sorumludur. Sadece Yağmur değil, öldürülen tüm kadınların elleri sizlerin yakasındadır. Dileriz ki sizin de uykularınız kaçsın.” ifadeleri kullanıldı.

“O KATİL YAPTIKLARININ HESABINI ÖDEYECEK”


Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi; “Toplumun en savunmasız kesimi olan çocuklarımızın yaşam hakkının gaspı noktasında suçlarda ceza indirimi yapılmasını kabul etmiyoruz. Yüreğimizin bir nebze olsun soğuması için biz tüm Didimliler bu davanın takipçisi olup, sanığın en ağır şekilde cezalandırılması için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Başka Yağmur’lar güvende yaşasın ve canından olmasın diye alanlardaki mücadelemiz kadın cinayetleri ve şiddet son bulana kadar devam edecektir. Yarın çok geç olmadan, başka bir canımızı daha kaybetmeden bugün buradan bu mücadelemizi büyütelim ve Yağmur artık son olsun. Bizi Yağmur’suz bırakanlar da bir damla suya muhtaç kalsın. Sana sözümüz olsun Yağmur, o katil yaptıklarının hesabını ödeyecek."