Tarihçilere göre, bu şehir M.Ö. 3. yüzyılın ilk yarısında Seleukos'un oğlu I. Anthiochos Soter tarafından kurulmuş. Strabon ve Stephanos gibi dönemin ünlü isimleri, Nysa'nın kuruluşuna dair önemli bilgiler aktarmışlar.
Nysa, iki kıyı arasına kurulmuş bir köprü şehri niteliği taşıyor. Kentte tiyatrolar, Gymnasionlar, agora ve tüneller gibi çeşitli yapılar bulunuyor. Roma döneminde ise bu yapıların bazılarına eklemeler yapılmış. Özellikle Roma İmparatorluğu döneminde, Nysa kültürel açıdan önemli bir merkez haline gelmiş. Şehir, eğitim alanında da büyük bir üne sahipmiş; Strabon gibi önemli isimler burada eğitim görmüş.
Günümüzde, antik şehir surlarına dair pek bir iz bulunmasa da, Bizans dönemine ait kalıntılar gözlemleniyor. Tiyatro, kentin merkezinde ve doğu yamacında bulunuyor ve oldukça iyi korunmuş durumda. Nysa'nın en iyi korunmuş yapısı olan Bouleuterion (meclis binası), Strabon tarafından "Gerontikon" olarak adlandırılmış.
Nysa, bir nehir tarafından ikiye bölünmüş durumda. Üç köprü, kentin iki yakasını bir araya getiriyor. Kentin batısında Gymnasium ve stadium, kuzeyde Bizans dönemine ait yapı kalıntıları ve kütüphane bulunuyor. Kütüphane, Anadolu'nun en iyi korunmuş antik çağ kütüphanelerinden biri olarak kabul ediliyor. Agora, meclis binası ve Roma hamamları ise dere yatağının doğusunda konumlanmış durumda.
Bouleuterion'un doğusunda, 89x105 metre boyutlarında dört yanı sütunlarla çevrili bir pazar yerine rastlanıyor. Gymnasium ise gençlerin eğitim gördüğü bir spor yapıları kompleksi olarak kullanılmış. Nysa'daki nekropol ise antik kentin kutsal yolunun batısında yer alıyor.
Son olarak, Strabon'un "Amphitheater" olarak tanımladığı ancak günümüzde sel sularının tahribatına uğramış olan Stadium, kentin kuzeyden güneye doğru uzanan en geniş dere yatağı üzerinde yer alıyor.
Nysa, tarihi ve kültürel mirasıyla günümüze ışık tutan önemli bir antik kent olarak öne çıkıyor.