Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar, Ya bir insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir sözünün Tolstoy'a ait olduğu İddia edilir  Seçim süreci her safhasında hayatımızı tümden etkileyen olaylar sunmaya devam ediyor Kaçırdığımız olayları da, dostlar arasında gülüp eğlenmek için;  Yaşananları hatırlatmak için, ders alınması için sosyal medya uygulamalarından bol bol paylaşılıyor... Video parçaları da bunun başında geliyor...  Geçen gün bir guruptan bir video geldi... Gerçek olduğuna inanamadım.  Bizim bu kişilerin kararlarına göre bir hayat devam ettirebilmemizin mümkünatı yok. Bu kurgudur Senaryodur! video üzerinde oynama yapılmıştır. Gerçek olamaz dedim... Meğerse en son ben duymuşum. Çünkü söyleyenin söylediklerini kimse kaale almadığı halde tam bir alay konusu Hatay da "ABD’nin çocukları Hans, Sam, Henryler alayınıza birden.... diye devam eden saçmalaması hakaret sözleri içeriyor onun için burada ayrıntılı paylaşmadım  Bu videoyu seyredince nedense  Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ’imizin ''Boş kafalı insanlar makam sahibi olunca, O makamın kendilerine her çeşit kudret ve liyakati sağladığını sanırlar!'' sözü geldi  Bir ortamda oturuluyor. Masanın etrafında bir güzel insanımızda tabir yerindeyse yancı Bizim yancı omuz üstünden yandaki gazeteye, önündekinin telefona, masada oyun oynayanlara sarkan elamanımız sembolik olarak şunu gösteriyor kahvede oyun oynanırken masada bulunan fakat oyun oynamayan ve bedava yemek yiyip içecekler içen dost diyelim Bu yancı gibiler, kendilerine siyaset sahnesinde her dem yer buluyorlar  Mesela ; siyasi yancı, ana karakterlerin parlamasını sağladığı gibi Duygu sömürüsü en gelişmiş özelliği. Size hep ihtiyaçları vardır, ama ondan hiç kimseye fayda gelmez gibi  Ortamı gazlamak, dedikodunun gözüne vurmak, birilerini dolduruşa getirmek en büyük eğlence Neyse meşgalemize dönersek çevremiz uygun ortam bulur bulmaz, İkinci tur için alınan kararları soruyorlar dilimiz döndüğünce bişeyler anlatıyoruz ama ne karar alan biziz, ne bize bi danışan var, ne sonucunda bi menfaatimiz olacak  sadece evlatlarımızın ve kutsal değerlerin korunması endişesi o kadar...  Sonra güzel bir video daha geldi.  Pes ettim! onun için başbuğdan sözler yazıyorum  Üniversitede hayallerimiz vardı... Her şeyi risk ettik... Öyle bağlandık... Bir daha da Başbuğdan başkasının önünde el pençe divan durmadık... Atatürk’ün gösterdiği Türk Milliyetçiliği sevdamız Onun makamına olan hürmet zapt ediyor bizi, sonrasında yaşananlar yine Alpaslan Türkeş’in “manevi oğlum” dediği Arif Şirinin bir şiirini hatırlattı Ozan Arif, 16 Nisan 2017'deki Cumhurbaşkanlığı Sistemi referandumunda ‘Hayır’ deme çağrısında bulundu. O süreçte yazdığı bir şiirde, isim vermemişti ama hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında dava açılmıştı. Büyük ozanla telefonda Sohbet ettik ordan hatırlıyorum. Mekanı cennet olsun  Sadece birkaç satırını yazacağım yerim yok tamamını yazmaya google arattırmaya yazarsanız güzelce (!) bilgi sahibi olursunuz. Benim ki sadece bilgi paylaşımı :) Aşiretin temel taşını söküp,  Hayalini söküp, düşünü söküp,  Kurtları aldatıp dişini söküp,  Götürüp davara katan filan diye aklımda kalmış...  Şimdi bunları neden? hatırladın dersiniz. Hatta bak kesin dedin bile...  Eleman rahat durmuyor. Diyor ki vatan sevdalısı kardaşımın  Yaşadıklarım çok ağıra gidiyor ve bana sürekli dert yanıyor  *- yüzde otuzlara varan oy potansiyelimiz varken neden ülkemize sağlıcakla hizmet etmiyoruz. Neden başkalarının kararlarına uymak zorunda kalıyoruz. Bizim bir olmamız, kızıl elmaya varmamız filan diye sürekli beni darlıyor.  Sürekli ama sürekli aynı ızdırabı yaşıyoruz. İyi de nedeni çok açık belli, herkes her şeyi biliyor konuşmak kimsenin işine gelmiyor, sağır sultan artık duyduklarından utanıyor, başını yerden kaldıramıyor. Duyduklarına inanmak bile istemiyor bu arada merakta kalma diye yazıyorum Son video da duyulan şu;  "* - Söz büyüğün, su küçüğün derler, ben suyumu içiyorum, sözün sahibi zaten konuştu.' diyerek bitmeyen bir süreç devam ediyor...  Ne zamana kadar! çaresi var ve son sözümüzü söylemedik son söz bizim olacak! Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk'ın, Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.