AYTO Başkanı Hakan Ülken, Türkiye’de her yıl tekrarlanan asgari ücret tartışmalarının yalnızca oran üzerinden ele alınmasının yanlış olduğunu söyledi. Asgari ücrette işçi ve işveren arasında denge kurulmasının şart olduğunu ifade eden Ülken, “Temel mesele yüzde kaç arttığından ziyade alım gücü. Siz isterseniz yüzde 50 arttırın ama iki ay sonra enflasyon karşısında eriyorsa bunun bir anlamı yok. Hem işçiyi mağdur etmeyecek hem de işverenin karşılayabileceği bir zemin kurulmalı. Bu denge şaştığında hem istihdam kaybı olur hem de iş barışı bozulur.”
Ülken, Türkiye’deki ücret ve vergi sistemine de dikkat çekerek Avrupa modeli bir uygulamanın gerekliliğini vurguladı: Ülken, “Bizde işçi eline geçeni net görüyor ama işverenin ödediği toplam maliyeti bilmiyor. Avrupa ve Amerika’da olduğu gibi brüt ücretin tamamını işçi alsın, devlet vergisini işçiden tahsil etsin. O zaman ne kadarının işverenden çıktığı daha net görülür. Ayrıca 1000 liralık asgari ücret desteğinin de artış oranıyla güncellenerek devam etmesi gerekiyor.”
İHRACATTA KUR-ENFLASYON PARADOKSU
Türkiye’nin ihracat performansının sahadaki gerçeklikle tam örtüşmediğini belirten Ülken, nedenini şöyle açıkladı: “Kur beklenen enflasyonun altında artıyor. Üretici fiyatlarındaki yükseliş doğal olarak ihracatçının maliyetini artırıyor. İhracatçılar pazarlarını kaybetmemek için direniyor ama kazanç sağlayamıyor. Buradaki paradoksun temel sebebi kurun enflasyon karşısında düşük kalmasıdır.”
İNŞAATTA DEPREM ETKİSİ
Deprem bölgesindeki yoğun inşaat faaliyetinin sektörü ayakta tuttuğunu ancak Türkiye genelindeki sorunları örtmekten öteye geçmediğini söyleyen Ülken, 2026 için temkinli bir iyimserlik taşıdığını ifade etti. Ülken, “Deprem bölgesindeki inşaat işçiliği bile Türkiye genelinde maliyetleri artırdı. Arsa stokları daralıyor, inşaat maliyetleri yükseliyor. Ancak 2026’da faizlerin gevşemesiyle konut kredilerinde bir canlanma bekleniyor. Yeni projeler başladı. 2025’ten daha iyi bir yıl olabilir ama istenilen seviyeye ulaşmak kolay değil. Satın alma gücünün yükselmesi şart” diye konuştu.
SANAYİDE 360 BİN İSTİHDAM KAYBI
Sanayi tarafında riskli bir tablo olduğunu söyleyen Ülken, verilerin alarm verdiğinin altını çizerek, “Sanayisizleşmeye doğru gidiliyor. Sanayici üretimi durduramaz ama mevcut şartlarda kapasite kullanım oranları yerinde sayıyor. Ocak ayından bu yana 360 binden fazla istihdam kaybı var. Bu çok ciddi bir rakam ve dördüncü çeyrekte de sürecek gibi görünüyor. Buna Çin’in küresel etkisini ekleyin; dış ticaret açığımızın yüzde 30’unu Çin’e karşı veriyoruz. Durum göründüğü kadar parlak değil” ifadelerini kullandı.





