Herkes onu mesleki kimliği ve Kardiyoloji dalındaki başarılarıyla tanısa da son dönemler de spora ve sporcuya olan katkılarıyla da adından söz ettirmeye başladı. Son olarak TFF futbol gelişim direktörlüğü tarafından pandemi döneminde futboldan uzak kalan çocuklara ve genç futbolculara yönelik hazırlanan futbol rehberinin ikinci sayısına önemli makalesiyle katkıda bulunan Prof.Dr. Hasan Güngör tam bir futbolsever.
Adnan Menderes Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Hasan Güngör ile spor sevgisini ve birazda olsa kalp sağlığını konuştuk. İşte hiç bilmediğiniz yönleriyle Prof.Dr. Hasan Güngör... Ahmet Çelik: Herkes sizin doktor yönünüzü ve mesleğiniz de ne kadar başarılı bir kişi olduğunuzu biliyor. Ama bugün bizim konumuz sizin sporcu yönünüz. Şuradan başlayayım.iyi bir Beşiktaş taraftarısınız ve Aydın Beşiktaş'lılar derneği üyesisiniz. Nereden geliyor Beşiktaş sevdası?
Hasan Güngör: Ben aslen Denizli Acıpayam'lıyım. Bizim bölgede özellikle güreş sporu çok ön plandadır. Ayrıca çocukluğumuzda köyler arasında çok ciddi futbol turnuvaları düzenlenirdi. Amcam futbol oynadığı için ben onunla sürekli bu maçlara giderdim. Büyük amcam da iyi bir Beşiktaş taraftarıydı, onun yönlendirmesi ile Beşiktaş sevdası başladı. Bu sevda giderek içimde büyüdü. Çocukluğumda maddi imkansızlıklardan gençliğimde zamansızlıktan doya doya yaşayamadığım sevda aslında. Şimdi çocuklarım ile beraber bu sevdayı doya doya yaşamaya çalışıyorum.

'ÖNCEDEN PSG ŞİMDİ LİLLE'


A.Ç: Yeri gelmişken şunu da sorayım, eğitim hayatınız için Fransa'da yaşadınız. Orada tuttuğunuz bir takım var mı?
H.G: Ben Fransa'ya 1996 yılında liseyi bitirince işçi ailesi olarak annem ve 3 kardeşimle babamın yanına gittim. Babam daha önceden gitmişti. Orada sadece 2 yıl okudum, çocukluğumdan bu tarafa kardiyolog olmak istediğim için 2 sene sonra dönüp üniversite sınavına girdim. İlk sınavda Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni kazanınca ülkemde devam ettim. Ben PSG'yi severim ama şu an açık ara Lille sevgim ön planda.
A.Ç: Koleksiyon tutkusu çok ayrı bir şeydir. Benim de futbol atkı koleksiyonum var. Bildiğim kadarıyla sizin de koleksiyonlarınız var değil mi? Bu koleksiyonlarda en değerli ürün hangisi acaba?
H.G: Benim çok ciddi bir forma koleksiyonum var ve pandemi olmasaydı federasyondan bir arkadaşım ile birlikte sosyal sorumluluk kapsamında bir sergi açacaktık. Bu sergiye çok ünlü bir uluslararası futbolcumuz da gelecekti ama şimdilik erteledik. Koleksiyonumun en değerli parçası milli takımımızın imzalı forması.

"YA BEŞİKTAŞ'I TUTARLAR YA SİYAH BEYAZI"


A.Ç: Oğlunuz da sizin kadar futbolu seviyor mu? İyi bir Beşiktaşlı mı yetişiyor yoksa tuttuğu takıma karışmaz mısınız?
H.G: Benim iki çocuğum da sporu çok seviyor. Biri futbol oynuyor birisi de basketbol. Ben onlara tuttuğu takım ile ilgili baskı yapmadım, onlar isterse Beşiktaş'ı, isterse siyah beyazı ya da isterse kara kartalı tutabilirlerdi (gülüyor). Benimle beraber Vodafone Park'a da çok gittikleri için doğal olarak Beşiktaşlı oldular..
A.Ç: Oğlunuzun da sizin gibi bir doktor olmasını mı isterdiniz yoksa sporcu mu? Bu konuda ona ne gibi destek oluyorsunuz?
H.G: Ben iki oğlumunda öncelikle spor yapmasını, en az bir enstrüman çalmayı öğrenmesini, sosyal ve eğitimli olmalarını istiyorum. Büyük oğlum Yağız doktor olmak istiyor, aynı zamanda futbol oynuyor. Zamanla istediği şekilde hayat onu şekillendirecektir. Bizler de onlara destek olacağız.
A.Ç: Sporcu sağlığı açısından bu pandemi dönemini nasıl değerlendirirsiniz? Maskeyle spor yapmak kalp sağlığı açısından zararlı mı?
H.G: Sporcu sağlığı açısından pandemi döneminde çok yazılar yazdım ve röportajlar verdim. Özellikle sporcu kalp sağlığı ile ilgilenen bir hekim olarak bu süreçte sporcularımızın çok dikkatli olması gerekir. Koronavirüse yakalanan bir sporcunun sahalara dönüşünde çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Çünkü bu virüs yaşlı genç ayırt etmeden kalp-damar sağlığı üzerinde çok ciddi etkiler yaratıyor. Maske ile antrenman yapılmasını çok önermiyoruz, özellikle N95 maskeler ile vücutta karbondioksit artışı oluyor.

'HEDEFLERİMİN ÇOĞUNA ULAŞTIM'


Hayatta olmazsa olmazınız?
- En büyük hedefim, şu ana kadar hedeflerime ulaştım sayılır. Türkiye Futbol Federasyonunun sporcu sağlığı alanında eğitici olarak görev almak isterim. Şu an için zaten idari görev veya siyasete girme gibi bir isteğim yok. Ben sadece bilimsel bilgi birikimim ile yürümek istiyorum.

'VATANIM VE BAYRAĞIM OLMAZSA OLMAZIM'


En büyük hedefiniz?
- Hayatta olmazsa olmazım öncelikle vatanım ve bayrağım. Bu ikisi yoksa hiçbir şey olmaz. Sonrasında ailem, mesleğim ve spor olarak sıralayabilirim.
- En beğendiğim teknik direktör Gordon Milne. En beğendiğim 2 futbolcu Sergen Yalçın, Ali Gültiken ve kaleci olarak Fevzi Tuncay.

"EŞİM EN BÜYÜK İYİKİM'


İyi ki dediğiniz şey?
- İyi ki dediğim şey, her zaman desteğini hissettiğim değerli eşim.