Nazilli Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayşe Ünal Eşiyok ve Dr. Vecdi Evren Genç ile neredeyse 1 yıl önce yine salgın ile ilgili bir röportaj yapmıştık. O günlerde yolun daha çok başında olduğumuz için maske kullanımı ve alınacak tedbirler ile ilgili konuşmuştuk. Çünkü hiçbirimiz salgın hastalık ve salgınla mücadele yöntemleri konusunda yeterli bilgiye sahip değildi. Şu an ise 3. Pik evresine ulaşmış durumdayız. Ülkemizde ilk virüsün görülmesi yanılmıyorsam geçen yıl Mart ayı içerisindeydi. O günden bu güne gerçekten kolay şeyler yaşamadık. Hastanemizdeki her doktor her sağlık çalışanı elbette bu mücadelenin bir parçası oldu. Branşı gereği hiç poliklinik hizmeti vermeyen laboratuvar doktorlarımız bile covid-19 da görev yaptı. Ancak siz Nazilli Devlet Hastanesi'nin iki Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı olarak savaşta en önde yer alan doktorlarımızsınız. Sizlere minnettar olduğumuzu söylemeden sorularıma geçmek istemedim. İzninizle salgının seyriyle ilgili sorularıma geçmek istiyorum.

Özellikle geçtiğimiz kasım ve aralık aylarında hem ülkemizde hem de ilçemizde yoğun kayıplar verdik. Şu an ki tabloya baktığınız da o aylara yeniden döneriz gibi bir endişeniz var mı?

- Maalesef ki var. Artık herkes bu hastalığın hangi yollarda bulaştığını bilmesine rağmen bazen sanki virüs hiç yokmuş gibi yaşandığına şahit oluyoruz. Biz hekimler aldığımız eğitim ve etik anlayışımız gereği her ne yaşanırsa yaşansın savaşa aynı tempoyla devam edecek olsak da insanların kendilerini bizim onları düşündüğümüz kadar düşünmüyor olduklarını görmek gerçekten üzücü.

Mutasyonlu virüsün de hayatımıza dahil olmasıyla birlikte hastalığın yayılma seyrinde bir değişiklik oldu mu? Yani mutasyonlu virüs daha çabuk ya da daha yavaş yayılıyor şeklinde bir şey söylemek mümkün mü?

- Bu konuda henüz dünyaca yeterli deneyime sahip değiliz. İngiliz mutasyonunun daha hızlı yayılıyor şeklinde bir görüşümüz yok. Güney Afrika Brezilya varyantı ile ilgili daha az tecrübemiz var. Çünkü bölgemizde yaygınlığa ulaşmadı.

Peki virüs mutasyona uğradıkça tedavi şeklinizde değişliğe gidiliyor mu? Yoksa her mutasyonlu virüs için aynı tedaviyi uygulamaya devam mı ediyoruz?

- Herhangi bir farklılık uygulamıyoruz. Tüm mutasyon çeşitlerinde aynı tedavi uygulanıyor.

Biliyoruz ki hasta sayıları yalnızca sağlık bakanlığının açıklamasıyla halka duyurulabilir. Bu yüzden size hasta sayısı ile ilgili bir soru sormayacağım. Ancak insanların da tedbiri bıraktıklarını görmek beni fazlasıyla endişelendiriyor. Şu an Nazilli ve Aydın'da hastane doluluk oranlarını az orta ve fazla şeklinde sınıflandırırsak bize ne söyleyebilirsiniz?

- Bizce artık hastalık ve seyri konusunda son derece açık olmak gerekiyor dediğin gibi sayılar ancak Bakanlıkça açıklanabilir. Halk bilsin ki şu an orta doluluktayız ve çok da yavaş olmayan bir şekilde artış devam etmekte.

Peki aşı ve aşılar mutasyonlu virüs üzerinde de etkili oldu mu?

- Şu anda Çin Hükümeti, Sinovac aşısı için mevcut aşının geliştirme çalışmalarına başladığını duyurdu. Bu da demek oluyor ki Sinovac mutasyonlu virüsle ilgili bir çalışmayı daha önce yapmamış. Yaptıysa da bunu yayınlamadı. O açıdan Biontech mutasyonlu durumlarda daha etkili diyebiliriz.

Bugünkü tabloya baktığımızda ülke genelinde hasta sayısı 62 bin kişiye ulaşmış durumda bu korkutucu bir sayı ancak yatan hasta sayıları ve hastanelerdeki doluluk oranında tuhaf bir çelişki var. Bu sizce ne anlama geliyor?

- Şu anda toplumda 2. doz aşının tamamlanma oranı yaklaşık yüzde 10. İnsanların geçtiğimiz aylarda hastalık geçirmelerinden dolayı bağışıklanma oranının da hesaba katılmasıyla hastaneye yatan hasta sayısı doğru orantılı olarak düşüş gösteriyor diyebiliriz.

Aşılamanın halk üzerinde psikolojik bir rahatlamaya neden olduğunu düşünmüyor musunuz? Bu durum sahaya nasıl yansıyor?

- Evet, psikolojik bir rahatlama olduğu kesin, etrafımızda aşı oldum nasılsa bana bir şey olmaz deyip tedbirsiz gezen birçok insan var. Hâlbuki aşı covid-19 olmayı engellemiyor, ya da bulaştırıcı olmayı engellemiyor. Şuan ki veriler ışığında sadece ağır hastalık geçirmemizi önlüyor. Bu sebeple toplum içinde aşı olanlar aşı olmayanlar için bulaştırıcı olmak konusunda büyük risk teşkil ediyor. Başta da ifade ettiğim gibi 1 yılı geride bıraktık. Ve artık hepimiz hem ekonomik anlamda hem de sosyal anlamda virüsle birlikte yaşıyor olmaktan isyan eder haldeyiz. Tahminen eski ve kıymetini çok da iyi bilemediğimiz hayatımıza sizce ne zaman geri dönebiliriz. - Bu soruya bir hekim olarak değil. Sadece bir insan olarak cevap vermek istiyorum. İllaki eski ve kıymetini çok da iyi bilmediğimiz hayatımıza geri döneriz. Dönsek bile sıfır vakalı günleri görür görmez değil  belki 5-10 yıl sonra covid-19 gibi bir virüsle savaştığımızı unutabiliriz. Ancak o günler gelse bile bizler eski biz olur muyuz bundan çok emin değilim. Düşünün, iyi bir öğrencilik dönemi geçirmiş hemen her çocuk ve ailesi tıp alanında eğitim almak isterken bundan sonra bunu 2 hatta 3 kere düşünecek. Çünkü son bir yılda kaybedilen sağlıkçı sayısı azınsanacak bir sayı değil. Hatta elinde imkan olsa bile bir çok öğrenci belki tıpa değil başka alanlara yönelecek. Tabii inanın bunun tek nedeni dünya ağır bir salgın hastalık geçirdi ve çokça kayıp verildi diye değil de. Bu salgın hastalık geçirilirken ülkelerin hekimlerine verdiği kıymet de belirleyici olacaktır.

“HEPİMİZ ÖLÜME EŞİT UZAKLIKTAYIZ”

Sorularımı içtenlikle cevapladığınız için her ikinize de çok teşekkür ederim. Defalarca hastalanıp defalarca yorgun düştünüz. Bazı dönemler çocuklarınıza eşlerinize hasret zamanlar geçirdiniz. Haftalarca hastanede kaldınız. Ya da evlerinize gitmeyip doktor arkadaşlarınızla aynı evi paylaştığınız. Ve evet bugün değilse bile bir gün hayat eskiye döndüğünde herkes sağlık çalışanlarının neler yaşadığını unutacak. İnsan doğası yaşamının sürekliliğini sağlamak için unutmak zorunda. Acıyı, kaybı, özlemi her şeyi unutuyoruz. Hepimiz aynı Tanrı tarafından yaratıldık ve hepimiz ölüme eşit uzaklıktayız. Her şeyi unutun ama bunu bir zahmet unutmayalım olur mu?