Etkinliğe, ailesi de mübadil olan Kuşadası Müftüsü Vehbi Akşit, Kuşadası Belediye Meclis Üyesi Ahmet Cenk Sözer, Giritliler Federasyonu Başkanı Yunus Çengel, yazarlar Etem Oruç, Halit Payza, Lozan Mübadilleri Vakfı İzmir Temsilciliği üyeleri ile Kuşadası’nda yaşayan mübadil aileler katıldı.

“BİZLER ORADA YAŞANAN HİKAYELERLE BÜYÜDÜK”

Ailesinin kökenlerinin Yanya ve Parga olduğunu söyleyen Handan Gökçek, aile büyüklerinin mübadeleye ilişkin anılarından ve anlatılarından beslenerek yazdığı Ah Mana Mu ve Elenika kitaplarının yazılış öyküsünü, roman ve öykülerindeki kahramanların, kişiliklerin özelliklerine değinerek anlattı. Gökçek, ailesinin Yunanistan Yanya'dan Türkiye'ye gelen bir aile olduğunu belirterek, ''Ben hep büyükannemin hikayesi ile büyüdüm. Mübadele zamanında Selanik'ten kalkan gemi Mersin Limanı'na geliyor. Büyükannem için memleket dedikleri yer Yanya idi. Daha sonra İzmir'e gelmişler, önce Hatay'da kalmışlar fakat memleket dedikleri yer her zaman için Yanya idi. İkinci üçüncü kuşaktan itibaren artık Hatay memleket olarak kanıksanmaya başlandı. Bizim büyüklerimiz oranın hayali ile yaşadılar. Oradaki hikayeler ile büyüdük” ifadelerini kullandı.

“HER AİLENİN BİR ÖYKÜSÜ VAR”

“Anne tarafım Arnavutluk'tan göç eden bir ailedir” diyen Gökçek, şunları kaydetti: “Bu yüzden evde Arnavutça, Rumca ve Türkçe olmak üzere üç dil konuşuluyordu. Bu sebepten ötürü de bu diller birbirinin içine geçti. Çocukluğum bütün bunların arasında geçti. Babaannemin hikayesi de çok vurucudur. İkiz bebeklerden bir tanesini dede evlatlık veriyor. Ve bebeklerden biri kayboluyor. Bu babaannemin hayatı boyunca yaşadığı derin bir izdir. Evlatlık verilen bebek hiçbir zaman bulunamıyor. Onun hayali ile torununu onun yerine koyuyor. İnsan bu hikaye ile büyüyünce, ister istemez yazma yetisi de ortaya çıkınca aklımda bunu yazma fikri kendiliğinden oluşuverdi. Ancak bunu yazma fikri önceden beri hep aklımda olan bir şeydi.” Gökçek, katılımcılara her ailenin bir öyküsü olduğunu söyledi.
Muhabir: Yazar Silinmiş