Araç değer kaybı, kaza sebebiyle onarım gören araçların ikinci el piyasa değerlerinde meydana gelen maddi kaybı ifade eder. Bir trafik kazası yaşanması durumunda araçlar servise götürülerek gerekli bakım, tamir işleri yapılır. Bu onarım sırasında aracın tüm sorunları giderilmiş olur. Ancak aracın değeri bu durumda dahi geçmişe göre düşmüş olacaktır. Hem araç sahibi hem de alıcılar artık o araca eski değerini vermezler. Bilindiği üzere ikinci el araç satışlarında en önemli kriterlerden birisi de aracın herhangi bir kazaya karışıp karışmadığı ya da üzerinde boya olup olmadığıdır, trafik kazaları araçların değerini, eskiye dönülmez bir hale getirmektedir. Onarım görmemiş bir araç ile ufak da olsa bir kazaya karışmış ve onarılmış olan bir araç ile fiyat bazında bir fark olmaması mümkün değildir. Bu fark değer kaybıolarak karşımıza çıkar. Öncelikle araç değer kaybına ilişkin bir dava açılmadan önce toplanan belgeler ve alınan eksper raporlarına istinaden zarara sebebiyet veren kusuru bulunan kişilere karşı ilamsız icra takibi başlatılarak zarar talep edilebilecektir. İcra takibi ile, eksper raporunda belirtilen tutar, sorumlu kişilerden talep edilecektir. Bu aşamada da icra takibi ile karşı karşıya kalan birçok kişi haciz işlemi ile karşılaşmamak adına, icra dosyasına ödeme yaparak süreci sonlandırmak isteyecektir. Bu aşamada talep edilen tutar sorumlulardan tahsil edilecek süreç sonuçlandırılacaktır. Başlatılan icra takibine karşı ödeme emrine itiraz edilmesi halinde son safha olan dava safhasına geçilecektir. Trafik kazası sonucunda aracın değer kaybının tazmini amacıyla maddi tazminat davası açılabilmektedir. Maddi hasarlı bir trafik kazası nedeniyle aracınız değer kaybettiyse araç değer kaybı tazminat davası açmanız gerekmektedir. Bu davada araç değer kaybını ve aracınızı kullanamadığınız sürede araç kiraladıysanız buna ilişkin bedeli talep edebilirsiniz. Bu davada tarafların kusur oranları ve aracın değer kaybının tespiti için bilirkişi raporu alınmakta ve bu şekilde tespit edilen tutar çerçevesinde hüküm kurulmaktadır. Nitekim YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ E. 2001/12342, K. 2002/3124, T. 18.3.2002 sayılı kararında: “… Dava trafik kazasından doğan tazminat isteği olup mahkemece bilirkişi raporuna dayanılarak davacıya ait araçta değer kaybı olmayacağı benimsenmiştir. Aracın onarıldıktan sonra mübadele (rayiç) değerinin olaydan önceki mübadele değerinden az olacağının kabulü gerekir. Çünkü tamamen onarılmış olsa bile bu araba tahribatın izlerini taşımaktadır. Onarılmış durumdaki değeri, ne kadar iyi onarılmış olursa olsun kural olarak aynı nitelikteki hiç hasara uğramayan araç değerinden düşüktür ve bu da cari değerinden kaybettirmektedir… Dava trafik kazasından doğma tazminat isteği olup mahkemece bilirkişi raporuna dayanılarak davacıya ait araçta değer kaybı olmayacağı benimsenmiştir…. Oysa davacının olaydan sonraki mal varlığının değeri, zarar verici olayın meydana gelmemesi halinde değerinden daha az ise, zarar var demektir. Gerçekten bir şeyin tahrip edilmesi veya zarar görmesi halinde nesnel zararı tayin etmek için kural olarak objektif değeri esas almak gerekir. Bu ise mübadele (rayiç) değeridir…” Trafik kazası sonucu aracın hasar görmesi, haksız fiildir ve Borçlar Kanunu haksız fiile ilişkin hükümler çerçevesinde tazminat talep edilmesi mümkündür. Borçlar Kanunu 49. maddesine göre, “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” Bu çerçevede hâkim dava içerisinde bilirkişiden zararın tespiti ve kusur oranlarını belirlemek için bilirkişi raporu talep edecek ve bu çerçevede hüküm kuracaktır. Bu sebeple davanızı önce belirli bir miktar üzerinden açarak, bilirkişi raporu çerçevesinde tespit edilen miktar neticesinde ıslah ederek talebinizi artırmanız mümkündür." Tazminat davasını, araç sürücüsü ve ruhsat sahibi farklı ise dilediğinize dava açabilir veya talebinizi her ikisine de yöneltebilirsiniz. Burada müteselsil sorumluluk devreye girecektir. Borçlar Kanunu’nun 61.maddesine göre, “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” Karşı tarafın sigorta şirketine dava açılıp açılamayacağı hususunda ise, sigorta poliçesinin içeriği önem arz etmektedir. Çoğu sigorta poliçesinde araç değer kaybı poliçe kapsamına alınmadığından araç sürücüsü veya ruhsat sahibine dava açmanız, davanızın husumet sebebiyle reddedilmesi açısından önem arz etmektedir. Zira poliçe kapsamında ise araç değer kaybı, bu halde sigorta şirketine talebinizi yöneltmeniz, elbette sigorta şirketinin ödeme gücü açısından lehe olacaktır. Konuya ilişin Yargıtay kararları şu şekildedir: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 23.2.2004 T., 2003/7114 E., 2004/1613 K. sayılı kararında: “Trafik kazası sebebiyle hasar gören aracın onarım süresince çalıştırılamaması sebebiyle oluşan “kazanç kaybı”, trafik sigortası kuvertürü dışında kalmaktadır. Mahkemece, araçta oluşan hasarın, aracın değerini olumsuz yönde etkilemesi sonucu meydana gelen “değer kaybının” sigorta teminatı kapsamında olduğuna ilişkin Dairemiz kararları yanlış değerlendirilerek düzenlenen hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması ve davalı zorunlu trafik sigortacısının, “kazanç kaybı” nedeniyle oluşan zarardan da sorumlu tutulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 02.10.2006 T., 2005/8891 E., 2006/9643 K. sayılı kararında: “Dava trafik kazasından kaynaklanan tazminat davası olup ihtiyari mali mesuliyet sigortacısı olan mümeyyiz davalı poliçesinde özel bir kloz bulunmadığı için aracın değer kaybından sorumlu olmadığı gibi aracın hasarından sorumluluğu da tarife gereği kaza tarihinde geçerli trafik sigortası limitinin üzerinde kalan bölüme ilişkindir. Mahkemece bu şekilde saptanan araç hasarı limitin altında bulunduğundan mümeyyiz davalı aleyhine açılan davanın reddine karar vermek gerekir.” Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 30.5.2011 T., 2011/4237 E., 2011/5476 K. sayılı kararında: “Mahkemece, davacı vekilinden talep ettiği tazminat kalemleri açıklattırılarak, araç hasarına ilişkin zararın kasko sigortasınca karşılanıp karşılanmadığının araştırılması, değer kaybı ve araç kiralama ücreti konusunda bilirkişi kurulundan ek rapor alınıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” Belirtildiği üzere trafik kazası neticesinde maddi bir zararınız ortaya çıktığından değer kaybı ve diğer masrafları araç sürücüsü veya ruhsat sahibinden haksız fiil sebebiyle açacağınız tazminat davası ile talep edebilirsiniz. Bu davaya ilişkin bilgi vermek gerekirse haksız fiil teşkil etmesi nedeniyle, Davanın asliye hukuk mahkemesinde açılması gerekmektedir. Zira Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2.maddesine göre, “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” Yetkili mahkeme ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu 16. maddesine göre, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” 14 Mayıs 2015 tarihli RG ve 01.06.2015’te yürürlüğe giren hükme göre, “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın meydana geldiği yer mahkemesinde ya da zarar görenin ikametgâhının bulunduğu mahkemede de açılabilir. Uyuşmazlığın çözümü için Sigorta Tahkim Komisyonuna da başvurulabilir.” Araç değer kaybı davası, kaza olayının öğrenildiği veya meydana geldiği tarihten itibaren 2 (iki) yıl içinde açılması gerekir. Ancak kazanın olduğu tarihten itibaren (hasarı veya kazayı öğrenmeme halinde) 10 (on) yıl içinde araç değer kaybı davası açılmamışsa zamanaşımına uğrar. Zamanaşımı, tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse, sigortacıya karşı da kesilmiş olur. Sigortacı bakımından kesilen zamanaşımı, tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş sayılır. Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar. Önemle belirtilmelidir ki kazanın oluş şekline göre ceza kanunları daha uzun bir zamanaşımı öngörüyorsa bu durumda bu süreye uyulur. Yargıtay’ın da çeşitli davalarda verdiği kararlar hep bu yönde olmuştur. Bu süreler; • Kazada aynı zamanda ölüm varsa 15 yıl, • Kazada aynı zamanda yaralanma var ise 8 yıldır. Araç Değer Kaybı Davası Açılması için gerekli evraklar şunlardır; * … / … / … tarihli kaza tespit tutanağı * … / … / …tarihli ekspertsiz raporu * … / … / … tarihli servis raporu ve servis faturası * Sigorta poliçesi * Aracındaki hasara ait fotoğraflar * Tanıkların isimleri ve adresleri ile tanıklık edecekleri konuları gösterir tanık listesi * Araç kiralanmış veya ticari kaybı varsa fatura ve belgeler Yukarıda yer alan belgeler çerçevesinde, değer kaybı talepleri dava yolu ile kazada kusuru bulunan araç sahibi ve sürücüden talep edilebilecektir. Mahkeme değer kaybı tespitini bilirkişi raporu çerçevesinde belirleyecektir. Bununla birlikte değer kaybı hesabında şu hususlar gözetilmektedir: Hasar geçmişi ve niteliği, Kilometresi, Marka ve model bilgisi, Üretim yılı, Pazar değeri, Meydana gelen hasarın niteliği Araç değer kaybı istenebilmesi için aracın pert olmaması, 165000 km üzeri olmaması ve de kaza tarihinden itibaren mülkiyet değişikliği olmaması gerekir. Araç değer kaybı hesabı Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü’nce yayınlanan sektör duyurusu ile araç değer kaybı tespitinin kara araçları branşında ruhsat sahibi sigorta ekspertiz tarafından yapılabileceği belirtilmiştir. Yani araç değer kaybı hesaplaması ekspertizlerce yapılmaktadır. Araç değer kaybı hesaplaması için hasar geçmişi ve niteliği, kilometresi, marka ve model bilgisi, üretim yılı, trafiğe çıkış tarihi, pazar değeri gibi faktörler esas alınmaktadır. Rent a Car araçları ve ticari taksi, dolmuş gibi araçlar 01.06.2015 ZMSS Genel Şartlar Ek’ince %50’lik kısmını alabileceklerdir. Bu kapsamda test aracı, koleksiyon ve antika araçları değer kaybı alamayacaklardır. Mahkemeler öncelikle bilirkişi incelemesi talep etmektedirler. Araçlarda kaza sonrası değer düşüklüğü, araçtaki hasarın büyüklüğü, dolayısıyla yapılan onarımın büyüklüğü ve tamirat sırasında işçilik kalitesi ile doğru orantılı olarak değişir. Sonuç olarak, değer tespit ve tazminat davası açılabilmesi için karşı tarafın kazada kusurlu olması ve onarım yapılan kısımların kaza öncesi sağlam ve orijinal olması gerekmektedir. Çünkü daha önce örnek vermek gerekirse bir onarım gördüyse bu durum aracın daha önce de kaza geçirdiğini gösterir. Yani araç daha önce değer kaybı yaşamıştır ve bu durumda ikinci bir değer kaybından söz edilemez. Bunun yanında farlar, silecekler, camlar, stoplar, tamponlar ve jantlar gibi onarım gerektirmeyen değişim isteyen parçalar için değer kaybı uygulanmamaktadır.