Malumunuz olduğu üzere İnönü Caddesi Aydın ilinin Kuyucak İlçesini doğudan batıya ortadan bölen yaklaşık 4 kilometrelik bir caddedir. Yayalar için sözüm yok ancak şayet Yeni Mahalleden ya da Mustafa Paşa Mahallesinden aracınızla sabah 07.00 gibi İnönü Caddesine çıktıysanız işiniz çok zor. Çünkü karşıdan gelen güneş tüm görüş alanınızı kapatıyor. Güneş gözlüğü de taksanız 5 metre önünüzü görmeniz mümkün değil. Bu nedenle çok dikkatli yol almak gerekiyor. Aynı zamanda İnönü Caddesinde doğuya doğru başka sokak ve kavşaklardan caddeye çıkacak sürücülerin de batı yönünden gelen sürücülerin kendilerini göremediğini düşünerek çok tedbirli bir şekilde caddeye çıkmaları gerekiyor.
Aynı problem akşam üzeri saat.19.00 sularında aynı caddede doğudan batıya giderken de yaşanıyor. Ağustos ayında bu saatler yani sabah 7 akşam 7 saatleri çok tehlikeli. Bu konuda nasıl tedbir alınabilir bilmiyorum. Ama caddeyi kullanan yayalar da dahil tüm sürücülerin aşırı derecede dikkatli olmaları gerektiğini biliyorum. Neticede günde ortalama 18 kişinin trafik kazalarında hayatını kaybettiği bir ülkede yaşıyoruz.
**
O-Ku-Mu-Yo-Ruz
Yaptığım küçük çaplı bir araştırma ülke olarak gazete okumada %20 okuma oranıyla durumumuz fena sayılmaz. Ancak gönül isterdi ki okuma oranımız yüzde 50 - yüzde 80 olsun. İşte o zaman gerçekten kalkınmada ciddi başarılar elde edebiliriz.
Gazete okuma oranı fena değil ancak kitap okumada hiçte iyi durumda değiliz. Yüzde 0,1 yani bin de bir. Yani ülkemizde bin kişiden biri kitap okuyor. Sonra da neden gelişmiyoruz diye düşünüyoruz. İşin ilginç yani ülkemde mücevhere koymadığı vergiyi kitaba koyan yöneticilerimizin halkın okumasına pekte istekli olmadığı gerçeğini göz ardı etmemek gerekiyor. Zira çok okuyan çok soru sorar, yönetmek zor olur.
Aslında gerçekten ülkenin kalkınmasını ve gelişmesini isteyen yöneticilerin kitap okumayı cazip hale getirecek tedbirler alması gerekir. Neticede “Okumuyoruz” arkadaşlar. Okumuyoruz,bilmiyoruz,öğrenmiyoruz. İşin kötüsü öğrenmekte istemiyoruz. Sonra da “Neden böyleyiz?” diye hayıflanıyoruz. Bence daha çok, daha çok, daha çok okumamız gerekiyor.
**
ADÜ Kuyucak Meslek Yüksek Okulu ne zaman cazibe merkezi olur?
Bir gerçek var ki Arkadaşlar biz Kuyucaklılar 1995 yılında ilçemize kazandırılan Kuyucak Meslek Yüksek Okulu ve bu okulun öğrencilerinin kıymetini yeterince bilemedik. Türkiye’de tercih yapan yüz binlerce öğrenciden sadece 53 tanesi Kuyucak Meslek Yüksek Okulu’nu tercih etmiş. Kuyucak Meslek Yüksek Okulu’nda eski Mustafa Paşa Mahallesindeki yerinde 1200 öğrenci vardı. Ama ailelerinin Kuyucaklılara birer emanet olarak bıraktığı bu öğrencilere, bu gençlere biz yeterince sahip çıkamadık. İlçemize gelen öğrencileri para ağacı olarak gördük. Oysa bu çocuklar bize emanetti. Bu çocuklar ilçemize 2 yıllığına gelen birer misafirdi. Şimdi kim diyebilir ki biz bu okula ve öğrencilerine yeterince sahip çıkabildik.
Ama hala adımızı taşıyan yani Kuyucak adı taşıyan bir Meslek Yüksek Okulu varken, iktidarı muhalefeti, belediyesi, kaymakamlığı ve Kuyucak’ın ileri gelenleri bir araya gelip “Kuyucak Meslek Yüksek Okulu ne yapılırsa öğrenciler için cazibe merkezi olur?” sorusunun cevabını arayıp bulmak zorunda. Sorunun cevabını bulmakla kalmayıp gereğini de yapmak zorundayız.
Yoksa dün 1200 öğrenci, bu gün 200 öğrenci, yarın 100 öğrenci, ertesi gün kapanış. Bence tüm Kuyucaklılar bu konuyu düşünüp tez zamanda çözüm üretmek zorunda. Tabii okulumuzu kaybetmek istemiyorsak.
Gerçi Kuyucaklılar olarak bu güne kadar sahip olduğumuz değerlere ne zaman sahip çıkabildik ki? Askerlik Şubesi gitti, İş Bankası gitti, Cezaevi gitti, Adliyemiz gitti. 57 Yıllık adliyemizi bir anda elimizden aldılar. Kimin sesi çıktı? Kim itiraz etti. Şimdi gazeteci olarak adliyenin eksikliğini ben bile hissediyorum. Zira adli konularda Cumhuriyet Savcılarından bilgi alabiliyorduk, şimdi koca ilçede adli konularda bilgi alabileceğimiz bir makam görünmüyor. Hani diyeceğim o ki sevgili Kuyucaklılar bari Kuyucak Meslek Yüksek Okulu’nun kıymetini bilelim, tamamen kaybetmeden.
Evet, Nazilli’ye Sümer Üniversitesi kurulursa 4 yıllık bir fakülteye sahip olma şansımız çok yüksek. Ama ne zaman kurulacak Sümer Üniversitesi bilen var mı? Bence Kuyucak Meslek Yüksek Okulunu öğrenciler için cazibe merkezi haline getirmek birinci önceliğimiz olmalı diye düşünüyorum.
**
İlimizdeki Jeotermal Enerji Santralleri ne kadar faydalı?
Genel olarak kış günleri geldiğinde Rusya ve İran’dan gelecek doğalgaza bel bağlarız. Birisi Gazı kesse ülke olarak hepimiz soğuktan donacağız neredeyse. Ülke olarak enerji konusunda ihtiyaç sahibi olduğumuz bir gerçek. Bu nedenle enerji konusundaki yatırımlara körü körüne karşı çıkmak çokta mantıklı gelmiyor.
Mesela ben bildim bileli Buharkent-Kızıldere’de jeotermal vardır. Ki eski Burhaniye, Çubukdağ sonunda bu buharlardan adını alarak Buharkent olmuştur.Şahsen bu güne kadar Buharkent Kızıldere’deki Jeotermal Enerji Santralinden bu güne kadar her hangi bir şikayet duymadım.
Ne zaman ki bölgemizde Jeotermal Santralleri çoğaldı şikayetler ayyuka çıktı. Demek ki bölgemizdeki JES’leri yöneten şirketler bazı şeyleri eksik yapıyorlar. Bu eksiklerin neler olduğunu Kuyucak Belediye Başkanı Metin Ertürk, geçtiğimiz günlerde Ses Gazetesinden Ümit Özmen’e vermiş olduğu röportajında açıklıyor. Yani bölgemizdeki Jeotermal Şirketleri çalışmalarını kurallara yeterince uygun yapsalar sorun kalmayacak sanki. Bu konuda il bazında yeterince bilgilendirme yapılmadığı yani ortada müthiş bir bilgi kirliliği olduğu da bir gerçek.
Tabii bu arada JES’lerdeki rahatsızlık konusunda başkalarını suçlarken içimizdeki parayı çok seven ve arazilerini JES’lere değerinin 2-3 misli fiyatla satan arazi sahiplerini de gözardı etmemek gerekiyor. Kimsenin para kazanmasına itirazımız yok,ancak sonuçlar da ortada sadece tarım arazilerimiz,ağaçlarımız değil hepimiz zehirleniyoruz. İlimizde kanser vakalarının üçe katlandığı belirtiliyor.
Selam ve Saygılarımla...