Yerel seçimlerin üzerinden yaklaşık beş ay geçti. Kısaca hatırlamak gerekirse; Büyükşehir dâhil 18 ilçesi olan Aydın’da 12 belediye başkanının değiştiğini görmüştük. Buna karşın 6 başkan seçimi yeniden kazanmıştı. (Büyükşehir, Buharkent, Çine, Didim, Kuyucak, Sultanhisar) Koltuklarını koruyan 6 başkanımızın 4’ü CHP’den, 2’si de AK Parti’dendi.
* * *
Buna karşın Aydın’ın 3 ilçesi CHP’den AK Parti’ye (Bozdoğan – Karpuzlu - Koçarlı), 1 ilçesi CHP’den MHP’ye (Karacasu), 2 ilçesi MHP’den İYİ Parti’ye (İncirliova – Nazilli), 1 ilçesi MHP’den CHP’ye (Germencik), 1 ilçesi AK Parti’den CHP’ye (Yenipazar) geçmişti. Bu arada CHP’de olan 3 ilçede başkan adaylarını değiştirerek tekrar kazanılmıştı. ( Efeler – Kuşadası – Söke)
* * *
Nihayetinde Aydın 12 yeni belediye başkanıyla tanıştı. Seçimlerden sonra çoğu belediye başkanımızla bir araya gelme fırsatım olduğunda gördüğüm odur ki; Aydın’ın çoğu belediyesinde ciddi yönetimsel sorunlar var. Ve bu günlerde görüyoruz ki artık başkanlar bir önceki başkan kendi partisinden bile olsa eleştiriden kaçınmıyor.
* * *
Ben gördüklerimi yazarım. 2014-2019 döneminde büyükşehir mevzuatını yeni kavramaya başlayan Aydın halkı sonunda anladı ki ilçesiyle büyükşehir aynı parti de olmalı. Yerel de CHP, ülke de AK Parti’nin iktidar olduğu Aydın’da en büyük sorunu yine belediyeler yaşadı.
* * *
Asıl geniş görüşlülük burada ortaya çıkıyor. Burada başkanların iktidarla ya da büyükşehir belediyesi ile olan ilişkileri halkına hizmet noktasında meyvelerini vermeye başlıyor. Örneğin İncirliova’da büyükşehrin yaptığı kültür merkezi. İncirliova’da MHP’li başkan Gürşat Kale varken CHP’li büyükşehir belediye başkanı Özlem Çerçioğlu ile geliştirdiği örnek projelerden birisidir. Ya da AK Partili Yenipazar Belediye Başkanı Zafer Savcı’nın büyükşehirle işbirliği halinde Yenipazar’a başta kültür merkezi olmak üzere kazandırdıklarını görmezden gelemeyiz. Bu arada seçildiğinin haftasında MHP’yi bırakarak bir süre tarafsız kalan ve büyükşehir meclisinde CHP’yi destekleyen Tuğrul Ozan sayesinde Karpuzlu otogarına ve içinde yüzme havuzu olan sosyal tesislerine kavuştu.
* * *
Bir gün Karacasu eski belediye başkanı CHP’li Mustafa Büyükyapıcı ile sohbet ederken yeni kültür merkezinin projesini bile büyükşehir mimar ve mühendislerine bedavaya çizdirip tasarruf ettiği için mutluluktan uçuyordu. Şu günlerde çok tartışması var bilhassa Bozdoğan ve Koçarlı hizmet binaları üzerinde. İkisi de CHP’den AK Parti’ye geçen belediyeler. Acaba büyükşehirle ortak bir proje olmasaydı bu iki ilçe bu inşaatları kendi bütçeleriyle kaç yılda tamamlardı?
* * *
2019’a kadar geçen sürede benim tanık olduğum tek gerçek başta CHP’li belediyeler olmak üzere büyükşehire proje ile giden her belediye hizmet almıştır. Bu arada geçen dönem AK Partili olan 4 belediyeden (Buharkent – Kuyucak – Köşk – Yenipazar) sadece Yenipazar AK Partili olmanın nimetlerinden yararlanmayı bilemedi. Zaten bu sebeple de Zafer Savcı koltuğunu CHP’li eski başkan Yüsran Erden’e kaptırdı. Onun dışındaki Buharkent’in ve Kuyucak’ın başta DSİ ve diğer kamu kurumlarının imkânlarını sonuna kadar kullanma derdinde olduğunu da gördük. Bilhassa Buharkent başkanı Mehmet Erol’un nerdeyse Ankara’ya demir attığını gördüm. Sonuçta Buharkent’i yeniden kazandı. Kuyucak için bir tahmin bile yürütemiyorum. Kuyucak’a bir hizmet yapıp yapmadığını herhalde sadece Kuyucak halkı biliyor. Çünkü Aydın basını ile bir araya geldiğini fazla hatırlamıyorum. Hatta 5 yılda bir tane bilgilendirme maili gönderdiğine bile şahit olmadım. Dolayısıyla bir değerlendirme yapmam yanlış olur. Bir başka başkanını değiştiren ve yine AK Parti’de kalan belediye ise Köşk. Bir önceki başkan Rıfat Kadri Kılıç’ta başta hizmet binası olmak üzere çoğu icraatını Ankara ile iyi ilişkilerini kullanarak ve eski bakan Atilla Koç’tan destek isteyerek yapabildi. Ama yönetim anlayışı farklı gelmiş olmalı ki AK Parti yerine başka adayla Köşk’ü yeniden kazanmayı seçti. Yeni dönemde güzel bir örnekti Söke’nin değişen CHP’li başkanı Levent Tuncel’in Ankara’ya giderek başta yine Sökeli AK Parti MKYK üyesi Metin Yavuz başta olmak üzere parti ayrımı yapmaksızın herkesi ziyaret etmesi. Tesadüf müdür bilemiyorum. Sonrasında Söke çayında çalışmalar başladı. Demek ki samimiyet ve tevazunun açamayacağı kapı yok. Söke Çayı’nın Söke Belediyesinin mi? Büyükşehrin mi? DSİ’nin mi sorumluluğunda olduğunu tartışan da yok aslında bilen de yok. Ama sonuçta Söke’nin böğründen geçen bu utanç kaynağından kurtulmak için gerekenler yapılmaya başlanıyor.
* * *
Yıllar sonra farkına varıyoruz ki; önemli olan hizmete, yatırıma kavuşabilmek. Arsası senindi, inşaatı benimdi. O bölgenin sorumluluğu ondaydı, diğer taraf bizde değildi diye bir yönetim anlayışı yok. Halk sizin hangi fırtınalarla boğuştuğunuzla ilgilenmiyor. Gemiyi limana yanaştırabildiniz mi? Ona bakıyor…