Hep gidecekmiş gibi olan veya hiç gelmemiş gibi giden, özlemdir veda…Kurşun geçirmiyor artık, korunaklı, kontrollü kalbim incinmiyor, evet, ama yazık ki hakiki anlamda hissedemiyor da. Anı yaşarken kendini unutuyor. Günün herhangi bir saati, gecenin yarısı, sabahın körü, kuşluk vakti yoruyor beni ve bazen düzeltmek mümkün olmuyor yanlış gidenleri. Belki de biz yanlış zamanda okuduk aşkı, bilemedim. Çok mu kötüydü "hayır" orta şekerli. Mutluluklar, yalnızlıklar eşliğinde defalarca parçaladık o defterin cilt tutmamış yerlerini. Kaç kez sustuk. Ne gitmesini bildik, ne de bitirmesini. Öyle yaralı bıraktık birbirimizi! Veda sonrası, soğuk bir tat kalacak yürekte. Demir atma zamanı belki de yalnızlığa! Bilirsin ama hissetmezsin. Kimse yok zaten. Duymak istemedik duygu geçişlerini ve anlatılmak istenileni yada anlamadık birbirimizi. Susarak büyüttük bendeki, sendeki varlığımızı, anlatarak tüketmekten korktuk. Sadece vazgeçtik! Öyle yaralı bıraktık birbirimizi. Oysa dilimizin ucunda takılıydı doğrular ve dilimizdeki varamadı gönlümüze. İnsan korkuyor belki bir şey kalmıyor diye elde. Zamanla kendimizden uzak yerlere demirledik gönül kayıklarını. Oysa küçük birer balık olmak isterdik hep, küçük birer balık okyanusta. Ellerimizi bıraktık, biz her şeyi bıraktık. Kimse yok zaten. Yeterince ağır değil mi?
İdeallerimiz olur, vazgeçemediğimiz hedeflerimiz olur. Suyun berraklığını izleriz, sesini dinleriz. Gök yüzüne bakarız. Masmavi öyle değil mi? Dedim ya. Veda sonrası, soğuk bir tat kalacak yürekte.
Gemileri Yakmak Deyiminin hikayesini anlatayım bir de size...
Gemiyle işgale gittikleri bir yerde ordusu, rakibin gücü karşısında korku duymaya başlayınca Sezar, askerlerini yüksek bir tepeye çıkartır Ve aşağıda kalan birkaç askere, gemileri ateşe vermelerini söyler. Geldikleri gemiler gözlerinin önünde çatır çatır yanan ordu, şok geçirmiştir. Sezar; “Gördüğünüz gibi gemileri yaktık, artık dönüş yok. Ya bu savaşı kazanırsınız ya da hepimiz burada ölürüz.” şeklinde bir konuşma yapar. Savaş, Sezar’ın ordularının ezici zaferiyle sonuçlanır.
İnsanlar mücadele etmek ve ölmek için doğuyorlar. İnsanı çaresiz kılan şey umutsuzluk aslında. Sevgi, sağlık ve kitapla kalın. Sorgulatan, düşündüren ve hayatı anlamlandıran okumalarınız olsun...