Kadın, kısacık bir kelimenin altında yatan uzun bir yolculuktur. Toplumun değerleri, örf –adetleri, görev ve sorumlulukları hep ağırdır kadının omzunda.  Ev işleri, çarşı pazar işleri, çocukların sorumlulukları derken birçok sorumluluğu severek gönülden yapar kadın. Dünyasını kurmayı ve bu dünyaya renk katmayı sever, kendinden ödün vererek etrafına ışık saçar.  Dokunduğu her şeye anlam kazandırabilen kadın, huzuru ve mutluluğu hissettiği her an başarılıdır. Yeter ki sevgiyi hissetsin, değer gördüğünü ve güvende olduğunu bilsin.  Kadına bir kaşık un verin size yemek yapsın, az bir sevgi verin size dünyalar dolusu mutluluk sunsun. Yani kadına bir adım atın, ruhunu okşayın, onu onun dünyasında anlayabilin yeter. O,  size sınırsız huzuru sunabilecek kadar derin duygulara sahiptir.  Güçlüdür kadın. Ayakları üzerinde durabilir, ezilmez, yıkılmaz duygulara sahiptir. Sabahın erken saatlerinden,  gecenin geç saatine kadar çalışır, yorulmaz. Hele de bir evlada sahipse, aslanpençeleri bürünür kadında. Korumacı, fedakâr, şahin gözlere sahip olur.  Annelik, gücüne güç katar kadının. Sokakta yavru bir kedisi olan anne kedinin, yavrusuna yaklaşırken bile, aman annesi buralardaysa diye bile bir korku sarar ya içimizi. İşte öle bir şeydir kadının yavrusu. Dünyayı bir yana koyar kadın, evladını bir yana. Onun için yapamayacağı, göze alamayacağı hiçbir şey yoktur. Aşkı, sevgiyi, mutluluğu, huzuru ve yaşamın anlamını harmanladığı evladıyla yıkılmaz bir duvardır kadın. Yaşamak için çok sebebi vardır. Gücü kalmadığında dahi, güçlü görünür kadın.  Bu denli güçlü olan kadın, hassastır aslında, kırılgandır. Duyguları narindir. Üzülür, hissiyatlıdır. Paylaşmayı, bölüşmeyi seven kadın, aynı duygularla karşılaşamayınca hayal kırıklığına uğrar. Ama pes etmez, mücadele eder. Eğer bir kadın, mücadele etmekten vazgeçmişse yapabilecek hiçbir şey kalmamıştır. Çünkü kadın, sonuna kadar her şeyi denemiştir, hayatı için.   Kadında, yapamam yoktur. Denerim, bakarım vardır. Dener gerçekten, emek verir, uğraşır. Bir kadın hayal edin. Kendi tırnaklarıyla mücadelesini veren. Yaşadığı birçok sıkıntıyı arkasına alarak, yaşamak için birçok sebebim var benim diyerek, geleceğe yelken açan güçlü hayalleriyle, dimdik ayakta durabilen. Emeğiyle, alnının teriyle kazanır, kazandıklarıyla güçlenir.  Kadın çoğaltmayı sever. Biri iki, ikiyi üç yapar. Sınırsız gökyüzünde korkusuzca uçabilir kadın. Her ne kadar yara alsa da, içine atar yine de güçlü durur.  Bu kadar güçlü olduğunu bilse de, her kadın kendini güvende hissettiği bir limana sığınır zaman zaman. İşte o liman, kadın için çok özeldir. Duygularını yaşar, hüzünlenir, ağlar ama hemen ayağa kalkar.  Kadın olmak zordur aslında.  Asıl zor olan ise, bunun zor olduğuna inanmayan bir zihniyetin olmasıdır. Ama önemli değildir kadın için, der ki, ben zorluklara yelken açan, gelecek ufuklara heyecanla ve mutlulukla uçabilen güçlü kanatlara sahibim. Yenilmez kadın, yenilmemelidir. Her defasında, nerde kalmıştık der ve devam eder yolculuğuna, herkese her şeye rağmen devam eder. Yeter ki inansın kadın, inandığı ve yürüdüğü yolda mutlaka ışığa çıkacaktır yolu.  Her kadın güçlüdür. İçindeki gücü dışarı çıkarabilen kadının yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Yeter ki çıkarsın içindekini, inansın gücüne.  Ayağında topuklu ayakkabı olsa, altında şalvarı da fark etmez kadın için.  Kadın üzerinde taşıdıkları ile değil, yüreğinde taşıdıklarıyla kadındır.  Her yeni doğan güneş, kadın için yeni bir başlangıç yeni bir umuttur. Karanlık her gecenin ardından, sabah doğan güneşe bakar ve devam hayat diyerek, sağlam bir adım atar.  Attığımız her adımda, gittiğimiz her yolda, umudumuz, hayallerimiz ve yüreğimiz engin bir denizdir bizim. Çünkü biz KADINIZ.