Batı Anadolu’nun doğal ve kültürel varlıkları açısından en güzel ve en zengin coğrafyası, geri dönülmez bir biçimde tahrip edilerek günden güne beyaz bir çöle dönüşüyor. Barındırdığı doğal ve kültürel özellikleriyle Kapadokya’dan daha fazla zenginliklere sahip açık hava müzesi niteliğindeki benzersiz bir doğa alanı olan Latmos’ta 30 yıldır bilim insanlarınca yapılan çalışmalarda antik yerleşim yerleri, kaleler, manastırlar, gözetleme kuleleri, tahkimatlar, antik döşeme yollar, mağara kiliseler, freskler ve Latmos’u dünyaya tanıtacak olan prehistorik döneme ait kaya resimleri tespit edildi.
Latmos’un sahip olduğu karmaşık yapı nedeniyle birbiri üzerine yığılmış vahşi kayalıkları, binlerce mağara ve kaya sığınaklarının arasında gizlenmiş ve keşfedilmeyi bekleyen daha nice eserlerin olduğu tahmin ediliyor. Nesiller boyu sürecek araştırma alanı bulunan Latmos’ta madenciler faaliyetlerine başladı. Madencilerin milyonlarca yıllık eşsiz güzellikteki gnays kayaları patlatarak, etrafı beyaz bir çöle dönüştürdüğünü dile getiren Ekosistemi Koruma ve Doğasevenler Derneği Başkanı Bahattin Sürücü, “Madenciler büyük bir hız ve hırsla ilerlemekteler ve Latmos’a her gelindiğinde buradaki ekolojik yıkım net bir şekilde görülmekte, görenlerin içini sızlatmaktadır. Madenlerden sonra geriye devasa büyüklükteki çukurlar ve maden artıkları kalmaktadır. Karakaya-Söğütözü-Çavdar arasından geçebilmek neredeyse imkansız bir hale gelmiştir. Maden kamyonlarının yarattığı tehlikeler haricinde, yolun her iki yanına istiflenen ve her an aracınızın üstüne dökülecek gibi duran maden pasalarının arasından korkuyla geçersiniz. Ne yazık ki bu konuda hiçbir denetim ve kontrol yapılmadığı görülmektedir” dedi.

KÜNAR VE ZEYTİN AĞAÇLARI YOK EDİLİYOR


Doğal güzelliğinin yanı sıra köylülerin gelir elde ettiği künar ağaçlarının da yok edildiğini belirten Sürücü, “Yüzlerce yıl önce Genç Aziz Paulos’un hayatta kalmak için yediği çam fıstıkları, günümüzde bölge insanın en önemli geçim kaynakları arasındadır. 20-30 metre yüksekliğindeki fıstık çamlarının üstünde, ölümüne topladıkları çam kozalakları o kadar değerlidir ki, bugün kuruyemişçilerde künarın kilosu 960 lira olup, önemli ihraç ürünlerinden biridir. Ne yazık ki madencilik faaliyetleri yüzünden, gelecek nesillerin yüzlerce yıl sürdürülebilir bir şekilde devam ettirebilecekleri künar üretimini sağlayan köylüler için çok önemli olan fıstık çamı ağaçları yok ediliyor” diye konuştu. Sürücü, “Latmos’ta, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde yaşayan insanlar tarafından yapılan en önemli tarımsal faaliyetlerden biri zeytin ve zeytinyağıydı. Dağın birçok yerinde bu dönemlerden kalan zeytin işlikleri varlığını korurken, günümüzde bölge insanının önemli geçim kaynakları arasında olan organik Memecik zeytin ağaçları maden faaliyetleri tarafından yok ediliyor” diyerek zeytin ağaçlarının da yok edildiğini kaydetti.

AZAP GÖLÜ KURUMAYA BAŞLADI


Maden ocağı faaliyetlerinden dolayı Azap Gölü’nün kurumaya başladığına dikkat çeken Sürücü, “Latmos Dağları’nda yaşanan Ay Tanrıçası Selene ile Çoban Endymion’un aşkını tasvir eden fresklere bakıldığında, Endymion’un arkasında yer alan yerli ırk büyükbaş hayvanların, dağın vahşi coğrafyasında hala özgür bir şekilde dolaştıkları görülmekte ve yöre insanlarının ekonomisine güç katmaktadır. Antik dönemlerde önemli ihracat ürünlerinden biri olan Karya balları, bölge halkının ekonomisini destekleyen üretim şekillerinden biri arıcılıktır. Maden çukurlarından gelen sular ve sediment taşınımı, yöredeki tüm dereleri doldurmaya devam ederken, bölgenin en önemli sulak alanları arasındaki ulusal sulak alan Azap Gölü’nün eski yıllarda 4-5 metre olan derinliğini, neredeyse 1 metreye düşürdüğü ve gölün kurumaya başladığı görülmektedir” ifadelerini kullandı.

HALK SAĞLIĞINI OLUMSUZ ETKİLİYOR


Halk sağlığının da madencilik faaliyetlerinden olumsuz etkilendiğini dile getiren Sürücü, şunları söyledi: “Köylerin içinden sürekli olarak geçen yüzlerce maden kamyonu, çevreyi toz toprak içinde bırakarak halkın sağlığını olumsuz bir şekilde etkilemekte, kamyonların çıkardığı gürültüden dolayı hepsi mutsuz bir hayat sürmektedirler. Dar yollarda hız yapan kamyonlar tarafından çeşitli kazalar meydana gelmekte, özellikle çocuklar her an bir kazayla karşılaşacak korkusu yaşamaktadırlar. Ağır tonajlı kamyon ve tırlar nedeniyle köyleri birbirine bağlayan asfalt yollar sürekli bozulmakta, köylülerin araçları bu nedenle büyük zarar görmekte, hastaların hastaneye yetiştirilmesinde sıkıntılar yaşanmaktadır. Maden faaliyetleri nedeniyle köylerdeki insanların sağlığı bozulurken, Latmos Dağları’nın barındırdığı zenginliklerle turizmin kaynak değerleri de tehdit altına girmektedir.”

MADEN OCAKLARI DURDURULMALI


Latmos’ta ilgili bakanlıkların yetkililerinin denetim yapması gerektiğinin altını çizen Sürücü, “Kültür ve Turizm Bakanlığı; Latmos Dağları’nın tarihi değerlerinin korunması ve yeni tespitlerin yapılabileceği araştırmaların sürdürülmesi ve ekoturizmin geliştirilmesi yönüyle, Tarım ve Orman Bakanlığı; bölgenin fıstık çamı, zeytincilik, hayvancılık, arıcılık ve balıkçılık gibi yöre insanlarının en önemli geçim kaynakları olan üretimlerin sürdürebilirliği için, Latmos Dağları’na gerekli koruma statüsünü sağlamalı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı; insanlara, hayvanlara, doğaya olan etkileri ve zararları konusunda gerekli denetimleri yapmalıdır. Latmos Dağları’nda tespit edilen kaya resimlerine bakıldığında, aile bireylerinden oluşan kadın, erkek ve çocuğun birbirleri arasındaki ilişkileri, düğün törenleri ve ilkbahar şenlikleri gibi figürler olduğu görülmektedir. Kısacası 8 bin yıl önce Latmos’ta yaşayan insanlar mutluluğun resimlerini kayalara çizmişler. Gerek bölgede yaşayan yöre insanlarını gerekse dağa çıkan ziyaretçileri mutsuz eden ve geri dönülmez bir biçimde ekolojik tahribat yaratan maden ocakları durdurulmalıdır” dedi.