Büyük Menderes Nehri ve havzasında yaşanan kirlilik ve çölleşme sorunları ile ortak mücadele etmek amacıyla bir araya gelen Aydın, Afyon, Denizli ve Uşak illeri çevre derneklerinin oluşturduğu Büyük Menderes İnisiyatifi, Aydın’ın Efeler ilçesinin jeotermal santrallerine verdiği mücadele ile dikkat çeken Kızılcaköy Mahallesi’nde toplantı düzenlemesinin ardından, İncirliova ile Koçarlı ilçe sınırları arasında kalan Menderes Nehri’nin yatağına indi. Suyun yok denecek kadar az olduğu, balık ölü ve atıkların göze çarptığı nehir yatağında bir süre bağdaş kurup oturan çevreciler, Menderes’te yaşanan kuraklık ve kirliliğine dikkat çekti.
Grup adına açıklama yapan Büyük Menderes İnisiyatifi Sözcüsü Ahmet Ergun, Büyük Menderes Nehri'nin Batı Anadolu’nun en uzun nehri olduğunu, 584 kilometrelik yolculuğuna Afyon'un Dinar ilçesinden başlayıp, Denizli ve Aydın'dan geçerek, Ege Denizi'ne döküldüğünü söyledi. Yüksek dağlardan ovalara kıvrılan nehrin havza boyunca birçok farklı yaşam alanının oluşumuna kaynaklık ettiğini belirten Ergun, tarımsal üretimde de önemli bir çeşitlilik yarattığını söyledi.

" TÜRKİYE'NİN EN KİRLİ ÜÇÜNCÜ NEHRİ"


Nehrin evsel atık sular, sanayi kuruluşlarında oluşan endüstriyel atık sular, yanlış gübre ve pestisit kullanımı, jeotermal alışkanlar, zeytin karasuyu ve maden atıkları nedeniyle kirletildiğini kaydeden Ergun, "Bu kirliliğe bağlı olarak nehir, Türkiye'nin en kirli üçüncü nehri durumundadır. Su kalitesi, tarımsal sulamada kullanılmaması gereken dördüncü sınıf su haline gelmiştir. Nehir adeta atık alıcı ve atık taşıyıcı ortam olarak işlevini sürdürmektedir" dedi.

"ÇÖLLEŞME SÜRECİ HIZ KAZANMIŞTIR"


Ergun, nehrin kirlenme dışında ayrıca büyük bir sorunla karşı karşıya olduğunun altını çizerek, "İklim değişikliği ve buna bağlı yaşanan kuraklık yüzünden çölleşme süreci hız kazanmıştır. Havzada kuraklığın artışında suların azalması ve sıcaklık artışı etkili olmaktadır. Büyük Menderes Nehri'nin kuruması demek havzada tarımın, tarıma dayalı sanayinin ve canlı yaşamının yok olması, havzanın çölleşmesi anlamına gelmektedir" şeklinde konuştu. Havzada yaşanan kirlilik ve susuzluğun yaşamla bağdaşmadığını ve sürdürülebilecek hiçbir yanı olmadığını dile getiren Ergun, acilen harekete geçilerek, etkin yasal düzenlemeler yapılması gerektiğine vurgu yaptı.

"TEK BİR CANLI YOK"


Nehrin kuruduğunu dile getiren Germencik Çevre ve Doğa Derneği Sözcüsü Metin Aydın da, "Menderes Nehri'nde 3 milyondan fazla balık var normal koşullarda, şu anda tek bir balık yok, tek bir kurbağa, tek bir canlı yok. Yani bunun anlamı Büyük Menderes Nehri ve havzası kurudu, kirlendi" dedi.