Bu süreçte adeta ölümle yüzleştiğini vurgulayan Tosun, şöyle devam etti: "Yoğun bakımdaki hastalarımız da Kovid-19 hastaları. 1 saat önce konuştuğumuz birini 1 saat sonra kaybedebiliyoruz. Bu salgın kanser gibi değil. Bir anda hastalarımız kötüleşebiliyor. Çok korktum, ilk gün çok ağladım. Sevdiklerim, iş arkadaşlarım, hastane yönetimi, ailem çok destek oldu. Sevdiğin insanlardan uzak kalmak çok kötü bir şey. Hepsi arayarak destek oldu, çok mutlu oldum ama çok korktum. Lütfen herkes dikkat etsin. Sevdiklerinize bir şey olursa bunu kaldırmazsınız."
“HASTALIK, YAŞ, İNSAN AYIRT ETMİYOR”
Görevine döndükten sonra bu hastalığa yakalananlara yardım ettiği için kendisini mutlu hissettiğini ifade eden Tosun, "Ben bu hastalığı hayalete benzetiyorum. Bir bakıyorsunuz çok sağlıklısınız, bir şey olmaz derken hasta oluyorsunuz. Nerede, ne zaman, ne şekilde bulaşacağını bilmiyoruz. Hastalık yaş, insan ayırt etmiyor, bir şekilde bulaşıyor, süründürüyor, öldürüyor. Hastalığın ardından merdivenden çıkarken ya da tempolu şekilde yürürken nefes alma sıkıntım, derin iç çekme şeklinde devam ediyor." diye konuştu.
"SİNSİ BİR HASTALIK"
Aynı birimde çalışan Gamze Şal da kendisi ve eşine hastalığın bulaşmasının ardından izolasyona başladıklarını anlattı. Belirtilerin uzun süre devam etmesiyle 28 gün evde kaldığını ve hiç dışarı çıkmadığını ifade eden Şal, "Psikolojik olarak çok etkilendim. Pandemi kliniğinde konuşabilen hastalarla duygusal bir bağ oluştuğu için bir sonraki nöbette hastanın çok ağır olduğunu gördüğümüzde çok üzülüyoruz. Hafife alınacak bir hastalık değil ne yazık ki. O yüzden herkesin gezdiği ve dolaştığı yerlere dikkat etmesi gerekiyor. Hastalık çok sinsi. Nasıl, ne şekilde ilerlediğini anlayamıyorsunuz. Yarın, bugünden daha iyi olacağınızın ya da kötü olacağınızın bir garantisi yok." değerlendirmesinde bulundu.