Dünya İnsani Dayanışma Derneği (World Human Relief) Aydın İl Koordinatörü Psikolog Ayşe Gülin Pakatcı, ‘Karanlığı Arala’ projesi kapsamında 9-12 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirilen #birşeysöyleyin hareketliliğini anlattı. Broşürler ve bilgilendirmeler yaparak çocuklara ve ailelere cinsel istismarın sessiz bir salgın olduğunu söyleyen Pakatcı; “Eğer çocuğunuz cinsel şiddetin ne olduğunu bilmiyorsa, bu şiddete maruz kalıp kalmadığını nereden bilebilir?” dedi. “Sevgili çocuk, bedenin sana ait bunu sakın unutma!” diyerek dağıtılan kitapçıkta çocuklara cinsel istismarın ne olduğunu ve çocukların kendilerini nasıl koruyacağını anlattıklarını söyleyen Psikolog Ayşe Gülin Pakatcı, “Sessiz bir salgın olan çocuk cinsel istismarı ne yazık ki gün geçtikçe daha da artış gösteriyor. 2019’un ilk üç ayında bile cinsel istismara maruz kalan çocuk sayısı 483 ve bu çocukların yaş ortalaması dokuzdur. Düşünün ki; bir yetişkin bile cinsel istismarla baş edemez ve çeşitli travmatik belirtiler gösterirken yüzlerce çocuk bunu yaşamaya mahkum ediliyor. Aslında tehlikeyi hep dışarıda arasak da en büyük yaralar ailede açılıyor. Bu konuda aradığımız dışarıdaki tehlike, bütünün sadece yüzde beşlik kısmına tekabül ediyor. Bu tarz durumlarda çocuk 5 ve 5 yaşın üzerindeyse kendini bir karmaşanın içinde buluyor. Ortada yanlış bir şeyler olduğunu fark etse de sevdiği ve tanıdığı biri tarafından buna maruz bırakılmanın ikilemi arasında kalarak kendini sıkışmış hissediyor.”

“ZAMAN İÇİNDE BAZI BELİRTİLER GÖSTERMEYE BAŞLAYABİLİR”


Bir çocukla ve dokunmayla başlayan istismar, zamanla onlarca çocuğa sıçrayarak tecavüz boyutlarına kadar uzanabiliyor diyen Dünya İnsani Dayanışma Derneği İl Koordinatörü Ayşe Gülin Pakatcı; “Konuyu en başından ele alacak olursak; çocuğun, bir yetişkin tarafından cinsel bir haz için kullanıldığı her duruma istismar diyoruz. Bu olay karşısında tepkisiz kalan herkes de bu istismarın bir parçası olarak istismarcı sayılıyor. Bu durum en çok çocuk gelinlerde ortaya çıkıyor. Bir çocuğun evliliğine göz yuman aile, toplum ve tüm bireyler istismarın ortakları olarak yerini alıyor. İstismara uğrayan çocuklar zaman içinde bazı belirtiler göstermeye başlayabilir. Belirtiler tek tek bakıldığında istismar göstergesi olmasa da birleştiğinde acı gerçeği su yüzüne çıkartıyor. Peki bizler ne gibi durumlarda istismardan şüphelenmeliyiz? Derseniz. İstismar sonrasında çocukta bazı psikolojik ve tıbbi belirtiler baş gösterebilir. Çocuğumuz günlük rutininden farklı davranmaya başladıysa, bazı olaylar karşısında olması gerekenden yüksek tepkiler veriyorsa, uyumak istemiyor ya da uykuya dalmakta zorluk çekiyorsa, sürekli olarak uykularından kabuslarla uyanıyorsa ya da bir anda altını ıslatmaya başladıysa, son zamanlarda içine kapanık ve düşünceli bir ruh haline girdiyse, sürekli olumsuz düşünceler içindeyse, derslerine ya da durumlara karşı dikkat kaybı başladıysa, yaşına uygun olmayan davranışlar göstermeye başladıysa, özel bölgelerinde tahriş, kan ve acı gözlemlediysek istismardan şüphelenmeliyiz.”

“ŞEFKATLİ BİR TAVIR TAKINMALISINIZ”


Çocuk, istismarı aileye açıkladığında ona davranma bicinden de bahsetmek gerektiğini söyleyen Patakcı; “Öncelikle bu konuyu açıklamanın onun için ne kadar zor olduğunun bilincinde olarak ona inandığınızı ve hep ona destek olacağınızı hissettirmelisiniz. Onunla konuşurken suçlayıcı ya da kızgın olmamalı aksine teşvik edici davranmalısınız. Çocuğun yanında bağırmak, ağlamak gibi büyük tepkilerden kaçınmalısınız. Bu tarz büyük tepkilerin aksine ona karşı kucaklayıcı şefkatli bir tavır takınmalısınız. Ona, “burada senin hiçbir suçun yok, utanacağın bir şey yok” diyerek kendini rahat hissetmesini, onu kendine karşı oluşturduğu suçluluk damgasından uzaklaştırmalısınız. Çünkü çocuk yaşadığı bu olay karşısında “suçlu, aciz, üzgün” gibi birçok etiketi kendine yapıştırmıştır. Unutmayın ki çocuğunuz zaten yeterince yıpranmış bir psikolojiye sahip. Sizlerin bu süreçte görevi ona kendini güvende hissettirmek ve ailecek profesyonel birinden destek alarak bu durumla en doğru şekilde mücadele etmek.”

“ÇOCUKLARIMIZI CİNSEL İSTİSMARDAN NASIL KORUYABİLİRİZ?”


Mahremiyet eğitimi bu konuda çok büyük bir rol oynadığını ifade eden Patakcı; “Aileler ve toplum bu konuyu tabu haline getirdikçe çocuklarımız istismara daha açık duruma geliyor. Çünkü çocuk doğru ve yanlış dokunuşların, özel bölgelerinin, ona kimlerin yaklaşabileceğinin farkında olamıyor. Burada aile çocuğunu eğitmeli ki çocuk kendini koruyabilsin. Aileler, mahremiyet eğitimine çocuk kendini ve vücudunu tanıdığında başlayabilir. Bu süreçte çocuğu kötü niyetli kişilere ve onlardan gelebilecek davranışlara karşı uyarmalıdırlar. Ardından özel bölgelerinin nereleri olduğunu, bu bölgelere onun izni olmadan kimsenin dokunamayacağını, onunla kimsenin bu bölgeleriyle ilgili konuşamayacağını ve ne tür davranışların sevgi davranışı ya da kötü niyetli davranış olduğunu ve özel bölgelerine karşı birinin herhangi bir yanlış girişiminde direnmelerini, kaçmalarını ve bunu onlara bildirmesi gerektiğini söylemelidirler.”

ÇOCUK İSTİSMARINA YÖNELİK BAŞLATTIĞI HAREKETİ BİLİYOR MUYUZ?”


Dünya İnsani Dayanışma Derneği’ni de tanıtan Psikolog Ayşe Gülin Pakatcı; “Dünyada her gün 300.000 çocuğun cinsel istismara maruz kaldığı bu zamanlarda bu sessiz salgına dur demek için bir hareket başlatıldı. Dünya İnsani Dayanışma Derneği’nin (World Human Relief) başlattığı bu hareket, toplumun her kesiminden insanları çocuk cinsel istismarı konusunda bilgilendirmeyi, çocukları istismardan korumayı ve bu istismarlara karşı sağlıklı bir toplum bilinci ve tepkisi oluşturmayı amaçlamaktadır. Bu amaç için çeşitli bölgelerde çeşitli etkinlikler düzenlemektedir. Ayrıca herkesin üye olabileceği ve çocukları cinsel istismardan korumanın yollarının bulunduğu bir web sitesi kurulmuştur. https://www.birliktecinselistismarionleyebiliriz.org adresinden sizler de web sitesine ulaşabilir, üye olarak #birşeysöyleyin hareketine katılabilirsiniz. Sitede edindiğiniz bilgiler ışığında çevrenizi de aydınlatabilir, karanlığı aralamak için başlatılan bu harekete destek verebilirsiniz. Unutmayın ki bu çocuklar hepimizin çocukları.”