EMEK YAŞAR:

Pamuk üretiminin kooperatifiniz açısından son 7 yılını değerlendirir misiniz?

İSMAİL ÖZER:

Bilindiği üzere 2010 yılında pamuk fiyat olarak pikse yapmıştı. O dönemde biz kooperatif olarak başında Sökeli Beliğ Azbazdar’ın bulunduğu birliğe bağlı olarak çalışıyorduk. Pamuk fiyatlarının pikse döneminin arkasından düşüşe geçtiği yıl kooperatif olarak 20-21 milyon kilogram civarında çiğitli pamuk aldık. Bunun neticesinde aldığımız pamuğun üreticiye parasını 8-9 ay gibi ödemesinde geciktik. O yıllardan birkaç yıl önce de ödemelerde aynı şekilde sıkıntı vardı. Bu parayı ödeyememe durumu güvensizlik oluşturdu. Tariş’in kurumsal olarak kötü gidişatı ortaklarımızı etkiledi. Güvenleri sarsıldı. 2013 yılına kadar biz bunu bir nebze sineye çekerek, yine birlikle hareket ederek, elimizden geldiği kadar ortaklarımıza faydalı olmaya çalıştık ama güvenleri sarsılan üreticiler bize sıcak bakmıyordu. Daha önce birliğin genelgesiyle yönetiliyorduk. Pamuk Birliği’nin 2013 ana sözleşmesi çıktıktan sonra kar, zarar kendimize ait olduğundan, pamuğu kendimiz alıyor, kendimiz satıyoruz. Geçtiğimiz yıl 2016-2017 hasat sezonunda Söke Kooperatifi olarak bütün genel giderlerimiz çıktıktan sonra 1,5 milyon lira kar ettik.

EMEK YAŞAR:

Bu uzun yıllardır ilk kez mi oluyor?

İSMAİL ÖZER:

Arşivlerden incelediğimde, 1986 yılına kadar böyle bir durum yok. Daha önce birliğin genelgesi ile yönetildiği için fiyatı o belirliyor, parayı o ödüyor, pamuğu o alıyor, o satıyor kooperatif olarak biz sadece aracıydık. Şimdi 2013 ana sözleşme değişikliğinden sonra artık kendimiz alıyor, fiyatı belirliyor ve satıyoruz. Tüccar nasıl yapıyorsa aynı şekilde yapıyoruz. Bu arada ortaklarımıza verdiğimiz mazot, gübre, zirai ilaç, tohum gibi ayni yardımları kendimiz tedarik etmeye başladık. Bugün itibarıyla üreticilerimize 3 milyon liranın üzerinde ayni ve nakdi yardımda bulunduk. Bu yardımların artarak devam edeceğini, sezon sonuna gelindiğinde Haziran, Temmuz aylarında 10 milyon lirayı geçeceğini tahmin ediyorum.

EMEK YAŞAR:

Son yedi yılın değerlendirmesini yaparken üreticiden aldığı pamuğun parasını ödeyemeyen bir kooperatiften kar eden bir kooperatife ulaştığınızı anlattınız. Bu arada pamuğu işlemede, işletmeleriniz sorun yaşadı mı?

İSMAİL ÖZER:

Biz işletme sorunu hiç yaşamadık. Biliyorsunuz bizim kapasite fazlalığımız var. Bu nedenle kamuoyunda prim vurgunu ile kaçak fabrikalarla ilgili getirilen durumu Söke ve Türkiye’de benden başka dile getiren olmadı. Sonuna kadar bu konuyla ilgili mücadele ettim, mücadeleme de devam edeceğim. Öncelikle söyleyeyim Söke’de kapasite fazlalığı var. Söke Ovası'nda gerçekte 170-180 bin ton pamuk üretiliyorsa bunun rahatlıkla yarısını işleyebilecek kapasite bizde var.

EMEK YAŞAR:

Üretici kooperatifi olarak, makinalı hasada  geçişin avantajları ve dezavantajlarını yaşadınız mı? Nasıl?

İSMAİL ÖZER:

Dünyada tarımda gelişmiş ülkeler makinalı hasada uzun yıllar önce geçtiklerinden, bizim de geçmemiz kaçınılmaz bir olaydı. Ülkemizde 2006-2007 yılından sonra başlayan makinalı hasat üretici ve çırçırcı açısından olumlu sonuçlar doğurdu. Pamuğu 40-45 günde topluyoruz, burada önemli olan depolama ve tasnif. Tasnif ettiğin özellikle sıkıntılı pamuğu hızlı bir şekilde işleyebiliyorsan, bir nebze daha kaliteli pamuk üretmiş oluyorsun.

EMEK YAŞAR:

Geçende İzmir'de yapılan bir toplantıda Egeli çırçırcıların beyaz garantili kontaminasyonsuz pamuk üretimine hazır olduğu söylendi. Siz Kurum olarak bu konuda hazır mısınız?

İSMAİL ÖZER:

Bu konuda şunları söyleyebilirim, şimdi renk olayına geçildi. Biz beş yıldan beri kendi pamuğumuzu kendimiz satıyoruz. Borsa ajanımız iplikçileri buluyor buldukları iplikçiler HVI değerlerini görmeden hiçbir şekilde lif pamuk almıyorlar. İplikçiye satacağın malın HVI değeri söylenir, fiyatta anlaşılır, aynı gün malı görmeye, HVI değerinin söylendiği gibi olup olmadığına bakmak için iplikçi ekibini gönderir. Senin söylediğin değerler, kontrol sonucu doğru çıkarsa satış işlemi gerçekleşir. Bazı zaman borsanın tahtasında 2000-3000 ton işlem bir günde oldu diye yazar. Bu pamukların satışında çoğu zaman rastladığım şey, satışın neredeyse yarısı gerçekleşmez. Nedeni HVI değerleri tutmamıştır. Bizim kurumumuz bu konuda hiçbir sıkıntı çekmedi, bunun nedeni depolamada ve tasnif olayıdır. Ben bu konuyu geçtiğimiz sezon açılışında da, pamukla ilgili bir toplantıda dile getirdim. Dedim ki, geçmişe dönük tescilleri açın bakın, biz kooperatif olarak gün içerisinde sattığımız fiyatlara bakın. Pamuk kaç liraysa o rakam üzerinden 10,20 kuruş fazlaya pamuğumuzu satmışızdır. Bunun da sebebi pamuğu işleme esnasında, depolamada, tasniflemede, ayırmada, paçal yapmada, hızlı işlemede başarılı olduğumuz için devamlı piyasanın üstünde bir fiyatla kaliteli mal sattık. Bir de makinalı hasata geçilirken kontaminasyona hazırdık. Bizim 2 adet sawgin tesisimiz ön temizleme ve besleme ünitelerimiz vardı. Makinalı hasata geçildiğinde rollergin makinalara ön temizlik ilave ettik. Ön temizlemesi olmayan rollergin makina neredeyse kalmadı. Biz zaten var olan kaliteli mal üretimimizle beyaz garantili kontaminasyonsuz pamuk üretimine hazırız. Söke’deki bütün işletmeler de hazır. Çünkü teknoloji değişti ve bütün fabrikalar eksikliklerini tamamladı.

EMEK YAŞAR:

Geçen sezonda, 2016 ürününün 2017 Temmuz-Ağustos kadar süren satışı esnasında, ilk kez İzmir Ticaret Borsası'nda pamuk olmadığı için satış yapılamadı ve fiyat oluşmadı. Bu konudaki iddia şuydu; aslında piyasada mal vardı, borsada pamuk fiyatlarının daha yükselmesini engellemek için piyasadaki pamuğun bittiği açıklandı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

İSMAİL ÖZER:

Evet doğru, 2016 yılının pamuğu 2017 yılının Haziran sonları Temmuz ortalarında piyasada pamuk kalmadı. Bu iddiaya katılmıyorum. Gerçekten pamuk bitmişti ki, çok uzun zamandır yaşanmış olay değildi. Konuyu iyi bilenlerin söylediğine göre 35 yıldır ilk kez böyle bir şey yaşanmış. Burada dünya pamuk fiyatlarının yükselmesi, bunun Türkiye pamuk fiyatlarına olumlu yansıması ki, daha sonra Ağustos ayı başı gibi fiyatlar geri gelmeye başladı, piyasada mal da yoktu. Tamamen iplikçi dışarıdan temin etmeye başlamıştı. Sezona yeni mahsulle girildiğinde, eski mahsul hiç yoktu. Benim gözlemlerim bu. Bu yüzden de pamuk fiyatları 8-8,2 liraya kadar çıktı.

EMEK YAŞAR:

Lisanslı depoculuğu kullandığınızı biliyorum. Lisanslı depoculuğun önündeki sorunlar tam olarak aşıldı mı?

İSMAİL ÖZER:

Lisanslı depoculuğu ağırlıklı olarak ilk kullanan biziz. Yanılmıyorsam 2013-2014 sezonunda 3000 ton gibi ciddi miktar da lif pamuğu lisanslı depoya bıraktık. Lisanslı depoculuğun ilk yıllarındaki bazı sorunlar aşıldı. Lisanslı depodaki pamuğu ELÜS’e çevirerek bankadan kredi kullanacağım dediğin zaman devlet kira bedelinin yüzde 50’sini sübvanse etmeye başladı. Elidaş lisanslı depoculuk yeni bir karar daha alarak 2018 yılından itibaren kooperatiflere, birliklere ve üreticilere sıfır kira bedeli ve nakliye ücretini ödeyeceği bir sisteme geçmesi, üreticiler açısından iyi bir şey oldu. Ne yazık ki üreticilerin lisanslı depoculuğu henüz kullanamaması sorun. Bu sorunu çözmeyle ilgili üretici, bize veya çırçır fabrikalarına verdiği emanet pamuğun priminden faydalanması için müstahsil faturası kestirerek fiyatlandırmasını yapması gerekiyor. Üretici pamuğunu çırçırcıya veya herhangi bir yere emanet bırakacağına, tapu gibi senedini alarak, üstelik sigortalı lisanslı depoya endişe duymadan malını verebilirler. Bu konuda çok çaba sarf ettim, üreticinin kafa karışıklığını gideremediğimizden henüz malını lisanslı depoya koyup, karşılığını Elüs'e çevirmiyorlar

EMEK YAŞAR:

Sektördeki emanet sistemi hakkında neler söylersiniz?

İSMAİL ÖZER:

Çırçırcının iplikçiye emanet vermesi doğru bir şey değil. Bunun nedeni pamuğu emanete verdiğin zaman, pazara on kişi girecekse beş kişi giriyor. Bu nedenle de onu iplikçi fiyatların yükselmesini engelliyor adeta tutuyor. Düşünün binlerce ton emanete pamuk gitmiş, iplikçi malı işlediği için mal pazara girmiyor. Bu piyasaları olumsuz etkiliyor. Biz kooperatif olarak pamukta kalitenin yakalanması, sürdürülmesi için pamuk çeşidiyle ilgili büyük bir mücadelemiz var. Yaklaşık 2 yıldır karışık pamuk tohumu satmıyoruz. Gerekçemiz; karışık olmayan tohumun HVI değerleri pazarının güzel olmasıdır.  Pamuk çeşidi çok önemli. Üreticilerimize söylüyorum; bölgemize uyumlu, HVI değerleri iyi çıkan tohum çeşitleri eksinler. Söke olarak bu konuda iyi bir seviyedeyiz. Bu iyi seviyeye gelmede de bizim katkımız büyük. Çünkü niye? Ben tek başıma dedim ki bu tohumu şu fiyattan, bu tohumu bu fiyattan alıyorum. Böyle yapmayan çırçırcılar bu yıl bunun sıkıntısını çekmeye başladılar. Şimdi 31, 41, 51 renk pamuklar var. Söke Ovası'nın iyi bir çeşit olması halinde 41 renktir. Örneğin 31 renk pamuk var; rengi 31 ama mikroneri 5 geldi. Çok kötü. Bakıyor, mukavemet güzel, elyaf güzel ama mikroneri rinkçi HVI değerini 4,8 sonrasını gördü mü, senin 31 renk pamuğunu 51 renk, 52 renk pamukla kıyaslıyor. Onun için, şunu ben ısrarla söylüyorum. 51 renk pamuk olur, elyaf değeri 30 gelir mukavemet değeri 34 mikroner 4.5, 4.6 gelir iplikçi bunu 31 rengin üzerinde bir fiyatla alır. Biz bu durumu her zaman yaşıyoruz.

EMEK YAŞAR:

Söke çiftçisi kontaminasyon sorununu kesin olarak çözdü mü?

İSMAİL ÖZER:

Kontaminasyon sorununu Söke çiftçisi yüzde yüz çözmüştür. Konntaminasyonla ilgili hiç bir işletmenin bir sıkıntısı yoktur.

EMEK YAŞAR:

Kontaminasyonu çözmüş pamuk üreticisinin kaliteyi geliştirebilmesi için önündeki aşama nedir?

İSMAİL ÖZER:

Söke çiftçisinin önündeki aşama tekrar söylüyorum pamuk tohumu çeşitleridir. Bugün Söke pamuğunun satış fiyatı ile Söke dışında üretilen pamuğun fiyatlarını karşılaştırdığında bizim pamuğumuzun diğer pamuklara göre devamlı daha yüksek fiyata satıldığını görürüz. Bunun sebebi de pamuk çeşididir.
 

EMEK YAŞAR:

Ege pamuğu marka olarak tescillendi. Söke pamuğunun kalitesi nedeniyle doğal bir marka olduğu biliniyor. Yine de Söke pamuğu markalaşmalı mı?

İSMAİL ÖZER:

Ege’de üretilen lif pamuğun yüzde ellisi Söke’de üretiliyor. Bunun için Söke pamuğu diye bir ayrım yapmanın anlamı yok. Sökeli çiftçi, kalite bazında, verim bazında çok başarılıdır. Kaliteli pamuk üretiminde ülkemizde birinci sıradadır. Yalnız pamuk çeşidinde sıkıntı var. Çiftçimizin yapması gereken tek şey, bölgemize uyumlu HVI değerler yüksek pamuk tohumu çeşitlerini ekmesidir.

EMEK YAŞAR:

Son olarak, 'Şunları söylemezsem bu röportaj üreticinin derdini dile getirme, bilgilendirme amacına ulaşmaz' dediğiniz konu var mı? 

İSMAİL ÖZER:

Biz bir kooperatifiz. Amacımız üreticiye hizmet etmek. Kooperatif aşırı kar etme düşüncesinden daha çok zarar etmemeyi hedefliyor. Zaten yeni ana sözleşmede de bu isteniyor. Bu nedenle kooperatifimizin piyasa şartlarında rekabet edebilmesi için, pamuktaki prim yolsuzluğunun bir an önce çözülmesi gerekiyor. Kooperatifimiz bir kurşun kalemi bile faturayla alıyor. Devletimizin bu işin üzerine yeteri kadar gitmediği kanısındayım. Şimdiye kadar yapılan inceleme ve soruşturmalardan henüz sonuç çıkmadı. Bu ovada gerçekte 160-170-180 bin ton pamuk üretilirken Söke Ticaret Borsa'sında son beş yıldır 220-230 bin ton pamuk tescilleri yapılıyor. Söke’de böyle bir pamuk üretilmiyor. Ben hayal kırıklığına uğruyorum. Söke’de 35 tane çırçır fabrikası oldu. Bu çırçır fabrikalarının çoğalmasının tek sebebi bu. Söke Ovası'nda gerçek anlamda üretilen pamuğun yüzde ellisini işleyecek kapasite bizde var. Burada çiftçi de suçlu. Bu gün diyelim borsada pamuk fiyatı 3 lira. Gidiyor piyasada 2,8 liraya pamuk satıyor. Düşük fiyatla mal satmanın karşılığında, ÇKS’nde boşluk var, 50 ton mal satıyor, ÇKS’nde 20 ton fazlalık var. 20 ton fatura kestiriyor açığını böyle kapatıyor. Kooperatif olarak bizim rekabet edemediğimiz yer burası. Geçtiğimiz yıl alan bazlı desteklemeye geçilecekti geçilmedi. Bu yılda böyle bir çalışma göremiyorum. Şimdi yeni bir genelgeyle üst üste 3 yıl pamuk aynı ürünü eken üretici primden faydalanamayacağı açıklandı. Söke Ovası'nın şartları gereği pamuktan başka bir ürün ekilme şansı yok. Kuraklık yıllarında bile çiftçimiz pamuk ekmiştir. Bu yanlış bir karardır, düzeltilmesi gerekir.