Aydın'da 5 yıldır eğitim ve öğretim hizmeti veren Özel Aydın Bilgi Eğitim Kurumları, bünyesinde yer alan Anadolu Lisesi ve Özel Öğretim Kursu'nun ardından, 2018-2019 eğitim-öğretim yılında Anaokulu’nu hizmete açtı. Özel Aydın Bilgi Anaokulu Kurucu Ortaklarından Gülsevin Çetinkaya ve Aysun Kaplan, anaokulu hakkında bilgi verdi.

HER SINIFA İKİ ANAOKULU ÖĞRETMENİ

Anadolu Lisesi'nin Zeybek Mahallesi'nde, Özel Öğretim Kursu'nun Zafer Mahallesi'nde, Anaokulu'nun da Mimar Sinan Mahallesi'nde yer aldığını ifade eden Çetinkaya, “Bilgi Eğitim Kurumları olarak 5 yıldır Aydın halkına hizmet vermekteyiz. Öğretmen kadromuz çok güçlü ve deneyimli. Eğitim ve öğretime çok önem veren yerli bir kurumuz. Kurum olarak bizim için çocukların gelecekleri vicdan meselesidir. Bu anlamda öğrencilerimiz için elimizden gelenin fazlasını yapıyoruz. 3 ile 6 yaşları arasındaki öğrencileri kabul ettiğimiz Anaokulu'muzun 900 metrekare kapalı alanı, 500 metrekare de bahçesi var. Öğrencilerimizin güvenliği, mutluluğu ve her daim takip altında olmaları bizim için çok önemli. Her sınıfımıza iki anaokulu öğretmeni ile çalışmalarımız düzenli bir şekilde devam etmekte. Öğrencilerimiz burada hem kaliteli eğitim alacak, hem de gönüllerince eğlenecek" diye konuştu.

ÖĞLE YEMEKLERİ DOKTOR VE DİYETİSYEN ONAYLI

Anaokulu öğretmenleri ve yardımcı öğretmenlerin hepsinin okul öncesi öğretmeni olmasına özen gösterdiklerini kaydeden Kaplan, “Her sınıfta iki öğretmenimiz var. İlk önce öğrencilerimizin güvende ve mutlu olmaları önemli. Ondan sonra akademik anlamda sıkmadan eğlendirerek oyun temelli öğretimimizde en iyi şekilde eğitebilmeyi hedefliyoruz. Çocuklarımıza sabah kahvaltısı, öğle ve ikindi yemeği veriyoruz. Öğlen yemeğimizi bir program dahilinde doktor ve diyetisyen onaylı sunuyoruz. Her çeşit yemekten çocuklarımızın faydalanması amaçlanıyor. Gelişimsel anlamda çocuklarımıza destek olmak istiyoruz. Tek tip kıyafet uygulaması yapıyoruz. Hem, 'Her sabah ne giyecek?' düşüncesinden aileleri kurtarmak, hem de çocuklar arasında öğrenci kimliğini ve bir aidiyet duygusunu hissetmelerini sağlıyoruz” dedi.

BRANŞLARDA YETENEK TARAMASI

Eğitimlerinde branş derslerinin olduğunu ifade eden Çetinkaya, “Beden eğitimi, resmi, müzik, satranç, robotik kodlama derslerimiz var. 'Müzik öğretmenine ne gerek var?' diye sorduklarında anaokulu öğretmenleri zaten şarkı söyletir ancak bizim okulumuzda çocuklarımız için müzik atölyemiz var. Müzik atölyemizde her ay bir enstrümanla şarkı öğrenecek. Amacımız enstrümanları tanıtmak, aşinalık kazandırmak, yeteneği ve ilgisi varsa müzik öğretmenliğinden mezun müzik öğretmenimizin raporuyla çocuğu yönlendirmek. 18-19 yaşına geldiğinde anne veya baba, 'Ben çok iyi kemanist olurmuşum, çok iyi piyano çalabilirmişim aslında' diyen çocuğunuza, 'Zamanında niye keşfetmemişiz, niye fark etmemişiz?' duygusunu yok etmek için bu yaştaki çocuklarımızın yeteneklerini ortaya çıkartıp branşlara yönlendirmek. Aynı durum resim için de geçerli. Çocukların öfkelerini, sinirlerini tamamen atabildiği ve rahatlayabildiği bir alan resim. Olabildiğince özgürce resim yapmalarına olanak sağlıyoruz. Bahçemizde çarşaf boyamalarımız ve serbest resimlerimiz oluyor. Resim yeteneği olan çocuklarımızı da o anlamda yönlendiriyor, rapor sunuyoruz.  Her velimize çocuğun gelişimiyle ilgili bir rapor veriyoruz” diye konuştu.

KİŞİSEL GELİŞİM İÇİN ÖZEL YÖNTEM

Beden eğitimi öğretmenin de kendileri için çok önemli olduğunun altını çizen Kaplan, “Vücut ve kas gelişimlerinin yanı sıra doğru hareketler yapmalarını öğretip, kendilerine zarar vermeden spor yapmalarını da sağlıyoruz. Bale ve jimnastik derslerimiz var. Öğretmenlerimizin kendi elleriyle diktiği  bale kıyafetleriyle eğitim alacaklar. Her öğretmenimiz öğrencisini özenle hazırlamış olacak. Okulumuzda özgüvenleri için oluşturulmuş özel tiyatro odası var. Bu tiyatro odamız, çocuklarımız toplum karşısında konuşabilme yeteneği ve özgüven kazansın, kendi hakkını savunabilsin, ayakları üzerine sağlam basan bireyler olabilsin diye uyguladığımız bir yöntem” dedi.

İNGİLİZCE ÖĞRENİMİNE DİKKAT

3 ile 6 yaşları arasındaki çocukların İngilizce öğrenmeleri konusunda uyarıda bulunan Kaplan, “3 ile 6 yaş arasındaki çocuğun ana dili Türkçe’nin daha yeni yeni oturduğu yaşlarda, amacımız öncelikle Türkçe’nin düzgün bir şekilde kullanılması, dil bilgisinin sağlam bir şekilde oturtturulmasıdır. Biz o yüzden İngilizce öğretmenliği mezunu öğretmenimizle çocuklarımıza İngilizceyi sevdirerek öğretiyoruz. Biz çocuklara İngilizceyi ders gibi değil de hayatımızın bir parçası gibi yaparak, yaşayarak ve uygulayarak öğretiyoruz” diye konuştu.

UZMAN AİLE DANIŞMANI İLE DESTEK

Ailelerin en çok dikkat etmesi gereken unsur hakkında bilgi veren Kaplan, “Ben de anneyim, hepimiz için en değerli şey evladımız. Evlatlarımızdan daha ötemiz asla yok. Çocuklarını bırakmak zorunda olduğu ve çalışmaya gitmek zorunda olduğu için bıraktıkları bir kurumdan öteyiz. Bizim çocuklarımıza bırakabileceğimiz en güzel miras onların kendi ayakları üzerinde durabilen, mesleki başarısı olabilen bireyler olarak yetişmesini sağlamaktır. Bu anlamda şimdiden biz onlara miras bırakmaya başlamış oluyoruz. Aileler güven duydukları, çocuklarına gerçekten kendi çocukları gibi bakabileceğine ve mutlu olduklarına inandıkları kurumları tercih etsinler. Aile danışmanlığı sistemimizle öğrenci ile ebeveyni arasında köprü vazifesi görüyoruz. Ailenin çocuk gelişimindeki öneminin farkındayız. Çocukları hakkında en küçük bilgiyi atlamadan velilerimize iletiyoruz” dedi.

VELİLERE HAFTALIK BÜLTEN

“Bizim işimiz çanta veya ayakkabı satmak değil, iyi nesiller yetiştirmek” diyerek açıklamalarına devam eden Kaplan, son olarak şunları söyledi: “Bir birey bir aile için, bir aile bir ülke için, biz de ülkemiz için güzel işler yapmak istiyoruz. Eğitimciyiz. İşimiz eğitim. Bizim için sadece çocuk önemli değil, anne, baba ve aile de önemli. Hiç bir velimizin gözü arkada kalmıyor. Her konuda bilgilendiriyoruz. Öğretmenlerimiz velilerimizle sürekli iletişim halinde. Velilerimize haftalık olarak bülten veriyoruz. Şeffaf ve açık bir kurumuz. Hiç bir gizlimiz saklımız yok. Ticareti ön planda olan bir kurum değiliz. Velilerimiz, 'Acaba bu ay benden ne kadar isteyecekler?' korkusu yaşamadan okulumuza kayıt yaptırıyorlar. Çünkü biz başından konuştuğumuz neyse onla sınırlı kalıyoruz. 'Çocuklarımızı sinemaya, tiyatroya götüreceğiz' deyip 3, 5 lira veliler üzerinden para kazanmayı düşünen bir kurum asla olmayacağız. Çocukların tiyatroya gitmesi sosyal ve kültürel olarak onların gelişimini desteklemek asli görevlerimizden.”