Ne söylesek az, böyle bir acının tarifi yok. Resmi rakamlara göre 45 binden fazla insan hayatını kaybetti. Afet bölgesi ilan edilen 10 ilin nüfusu yaklaşık 13.5 Milyon. Eşi dostu akrabası ile birlikte neredeyse Türkiye’nin yarısı bu depremden doğrudan etkilendi.
Ülkemizin başı sağ olsun. Yakınlarını kaybetmişlere sabırlar diliyorum.
Geride yıkılmış binalar, ailesini kaybetmiş birçok insan. Şehirler dümdüz olmuş, bakıyorsunuz bazı binalar ayakta, bazıları çökmüş, demek ki dayanıklı evler yapılabiliyormuş. Sadece müteahhitler değil, onay vereni, göz yumanı, affedeni herkes suçlu.
Herkes şapkasını önüne alıp düşünmeli.
Bugün bir araba alınmak istediğinizde bile ekspertiz işlemine sokuyorsunuz. Konutta neden böyle bir şey yapılmıyor. Ekspertiz işlemi sadece banka kredisi için bir evin bir rayicini belirlemek midir? Neden evin depreme dayanıklı olup olmadığı gibi konulara bakılmıyor?
Ayrıca bugün en ucuz, en alt segment bir arabayı alsanız bile en temel güvenlik önlemleri sağlanıyor. Güvenlikle alakalı bir endişeniz olmuyor ancak ev konusunda neden en temel güvenlik konularını hala çözemedik.
Sadece oturduğumuz ev değil, gittiğimiz bankanın, marketin, pastanenin, fırının depreme dayanıklı olup olmadığını neden bilmiyoruz? Hangi binalar güvensiz insanların bunları bilmeye hakkı var.
Önce tedbir sonra tevekkül demişler. Tedbir almadan tevekkül olmaz. Deprem kader olabilir ama depremden insanlarımızın ölmesi kader değil, şehrin nereye kurulacağı, şehirdeki binaların kaç katlı olacağı, hangi aralıklarla yapılacağı, sağlam binaların yapılması, sağlam olmayan binaların yıkılması gibi birçok doğru karar ile bu felaket önlenebilirdi.
Bir de bireysel önlem saçmalığı var. Her şeyi devletten beklemeyelim, kendi önlemimizi alalımcılar var. Herkes aynı anda güvenli evlere geçmeye kalktığında o kadar güvenli ev var mi? Varsa bile büyükşehirlerde kiralar 10 bin-15 bin TL’den başlıyor. Kaç kişi bu kiraları ödeyebilir? Verilen kira yardımları ile bu iş olur mu?
Yıllarca bu ülke deprem vergisi ödedi ve halen de ödemeye devam ediyor. En doğal hakkımız devletten beklemek. Milyar dolarlardan bahsediliyor. 20 seneden fazladır tüm halktan toplanan ve deprem için getirildiği söylenen vergi. Toplanan deprem vergileri ile 1.3 Milyon konut üretilebilirmiş. 1.3 Milyon sağlam depreme dayanıklı konut inşa etsek bu kadar insanımızı kaybeder miydik? Şirketlerden alınmayan vergiler, teşvik adı altında verilen paralar bu hesaba dahil değil.
Bugün dayanışma günü, birlik günü adı altında deprem bölgesindeki insanların duygularını düşünceleri dile getirmelerine ket vuran insanlar var. Yapmayın. Depremi yaşamış insan size mi soracak ne zaman eleştireceğini.
Bir de yardım konusu var. Neden 1-2 tane yardım kuruluşu öne çıktı diye söylenmek yerine neden bizim kurumlarımıza güvenilmiyor bunun düşünülmesi gerek. Asıl yardım zamanı bundan sonra başlıyor. O bölgenin tekrar ayağa kalkması, insanların işine, çocukların okullarına kavuşması, güvenli evler için bundan sonra yardıma devam etmek gerek. Bildiğiniz, güvendiğiniz kurumlarla bu işe devam etmek gerek. Bir cepten diğer cebe para koyarak yardım olmaz.
Yaraların hızlıca sarıldığı, insanlarımızın ihtiyaçlarının hızlıca karşılandığı, güvenli evlerde, insanca yaşayacağımız bir Türkiye dileğiyle…