Katliamı neden yaptığını ilk kez anlattığı duruşmada hem cani kocanın hem de mağdurların gözyaşları eksik olmadı. Eşi Tülin Duran ile evlilik sürecini anlatırken sık sık ağlayan cani kocanın, cinayet anını anlatırken ki sakin tavrı ise dikkat çekti. Mustafa Duran, sinir hastası olduğunu söylerken, ‘Yaz aylarında içime sanki cin kaçmış gibi oluyorum’ dedi. Evliliğinde sürekli şiddet ve tehdit mağduru olduğunu anlatan mağdur eş ise evliğini ve olay gününü anlatırken ayakta durmakta zorlanınca hakim tarafından oturarak anlatması istendi. Nazilli Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada Mustafa Duran’ın tutukluluk halinin devamına karar verilirken, 31 Ocak 2020’de keşif yapılması ardından da 6 Mart 2020’de davanın 3’üncü celsesi görüşülmek üzere ileri tarihe ertelendi.

CEZAİ EHLİYETE UYGUN RAPORU VERİLDİ

Nazilli’ye bağlı Zafer Mahallesi’nde 20 Temmuz 2018’de eşinin akrabaları Filiz Kahya ve Mehmet Kahya ile eşi Tülin Duran’ın kardeşleri Bekir Karakılıç, Birol Karakılıç ve eşi Özlem Emine Karakılıç’ı pompalı tüfekle öldüren, eşi ve kızı Tuğçe Duran ile Serpil Karakılıç ve Şükran Karakılıç’ı yaralayan Mustafa Duran hakkında hazırlanan ve Nazilli Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamenin ikinci duruşmasına çıktı. Duran’ın cinayeti önceden planladığına ilişkin bilgiler, ölü ve yaralılara ilişkin otopsi raporlarının sonuçları, görgü tanıkları ve yaralıların ifadelerinin yer aldığı iddianame ile Manisa Ruh Sağlığı Hastalıkları Hastanesi’nde bir süre gözlem altında tutulan Mustafa Duran’ın akıl sağlığının yerinde olduğuna ilişkin raporun hatırlatıldığı Mahkemede, Duran’ın “Tasarlayarak öldürme, eşi kasten öldürme, altsoydan akrabayı kasten öldürme” suçlarından 5 kez ağırlaştırılmış müebbet, 4 kez de 13 yıldan 20 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildiği hatırlatıldı.

SAVUNMAMIN 3’TE 1’İ HİKAYE

Yanında getirdiği iki pompalı tüfekle 5 kişiyi öldüren ve 4 kişiyi de yaralayan Mustafa Duran hakkında 370 günde hazırlanan iddianamenin 26 Temmuz’da yapılan ilk duruşmada sessizliğini bozmayan ve sağlık sorunları nedeniyle 2. duruşmada konuşacağını söyleyen Duran, sessizliğini bozdu. Hakkında 5 kez ağırlaştırılmış müebbet, 4 kez de 13 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası istenen Mustafa Duran, mahkemede 1995 yılından cinayet gününe kadar geçen süreci tek tek anlattı. Saat 10:00’da başlayan duruşmada 15.30’a kadar dinlenen cani koca, ölenlerden Özlem Emine Karakılıç’ın masum ve günahsız olduğunu söyledi. 14 sayfalık iddianameyi okuduğunu ve kendisinin ilaç kullandığı için geçirdiği rahatsızlık nedeniyle ilk duruşmada ifade vermediğini belirten Mustafa Duran, sözlerine özür dileyerek başladı. Avukatı Erşan Esen ile 21 sayfalık savunma hazırladığını ancak bunları kendisinin anlatmak istediğini söyleyen 5 kişinin katili Mustafa Duran, bu savunmanın 3’te 1’inin hikaye olduğunu savundu. 1995 yılında nişanlanarak aynı yıl evlendiği eşi Tülin Duran’ı çok sevdiğini ifade eden Mustafa Duran, 1995 yılından cinayet gününe kadar alan süreci yaklaşık 4 saatte anlattı. Eşini sevdiğini sık sık dile getiren Duran, gözyaşlarını tutamaması dikkat çekti.

“İÇİME CİN KAÇMIŞ GİBİ OLUYORUM”

Babasının sinir hastası olduğunu ve şizofreniye varan tutumları olduğunu söyleyen Duran; “Babamda benim gibi asabi biriydi. 1993 yılına kadar çiftçilik yaptıktan sonra ailemden ayrılarak 1993 yılında Nazilli’ye taşındım. 1995 yılında eşim Tülin ile nişanlanarak evlendim. Evimi kendim aldım, düğünümü de kendim yaptım. Babam benim düğünüme bir misafir gibi geldi. Ben de onun gibi asabiyim. Yazın ayrı, kışın ayrı bir kişiliğim var gibi. Özellikle sıcak zamanlarda hani filmlerde derler ya içine şeytan kaçmış gibi benim de yaz aylarında ‘içine cin kaçmış gibi oluyorum.’ Tabii kendim de yaptıklarımdan mutsuz oluyor, kısa süre sonra pişman olup, özür diliyordum. Evliliğimiz süresince iyi ve kötü günlerimiz oldu. Çok paralar kazandım zamanında evler, dükkanlar aldım. Bir süre sonra alacaklarımı alamayınca işlerim bozulmaya başladı. İşlerim ters gitmeye başlayınca evime de yansıdı. İşlerim iyiyken eşime 25 bin TL’lik ek kart çıkartmıştım, tabi bu şekilde rahat yaşamaya alışmıştı. Eşimin hakkını yemeyeyim o kanaatkardı ama kızım başka arkadaşlarıyla kıyaslayıp, devamlı birşeyler isterdi. Lüks yaşamaya ve gösterişe önem verirdi. Benim işlerim kötüye gittikçe dışlanmaya başladım, bunu bende fark ettim. Fark edince aslında kendime de kızmaya başladım. Neden böyle oluyor diye.”

“TUPPERWARE İŞİNE BİRLİKE GİRDİK”

Eşinin isteği üzerine tupperware işine girdiklerini söyleyen Mustafa Duran; “Eşim 1 yıl boyunca evden tupper işi yaptı. Daha sonra evimiz ve balkonumuz dar gelmeye başlayınca depo tuttum. Yaklaşık 80-90 metrekare bir yer. Eskiden durumum iyiyken aldığım dükkanı satarak tupperware işinde kullanması için eşime verdim. Depomuz ağzına kadar malzeme doluydu. Evdeki tartışmalarımız küçük de olsa tadı kaçmaya başlamıştı. Bunu fark ediyordum. Ama ben eşimi çok seviyordum. Bir kişi de çıksın bu adam eşini sevmezdi desin ben ifade vermeyi bırakıp en ağır cezayı almaya hazırım. Ben onun bana bunları yapmasına konduramadım. Bunları acıtasyon yapmak için anlatmıyorum, bu olayın nereden nereye geldiğini anlatmak için bilmenizi istiyorum. Kayınvalidem sağ olsaydı kesinlikle bu hale düşmezdik. Kendisiyle çok iyi anlaşıyor, onu kendi annemden hiç ayırmazdım. O da beni evladı olarak görürdü. Küçük kayınımı çok sever iyi anlaşırdım ama büyük kayınım Bekir ile anlaşamazdık. Evlendiğim günden bu yana yıldızımız hiç barışmadı çünkü o menfaatçi ve çıkarcı biriydi.”

“BABASININ MAAŞI İÇİN BOŞANMAK İSTEDİ”

İşlerinin kötüye gitmesinin ardından ikinci el traktör alıp satmaya başladığını söyleyen Mustafa Duran; “Evi geçindirmek için çalışmaya devam ettim ancak evdeki harcamalara yetmiyordum. Ayda en az 2 traktör satıp en az 2-3 bin lira para kazanıyordum ama bana yetiyordu fakat kızıma yetmiyordu. Çünkü kendisi Kıbrıs’ta özel okulda okuyordu. Eşim bana traktör için kullandığım sermaye bende olsa tupper işinden en az ayda 5000 lira kazanırım diyordu. Bunun üzerine dükkanımı satıp kendisine tupper aldık. Eşim bir süre sonra da avukatımın üstünde bulunan bana ait evi kendi üstüne almak istedi. Ben de Erşan beyde kalmasının bir sakınca olmadığını söyledim. Daha sonra ise evi tanıdığımız birinin üstüne yapıp kredi çekmeyi teklif etti. Ben de kabul ettim ve küçük kaynım Birol’un üzerine yapalım, kendisine güveniyorum dedim. Ev tapu da Birol’un üzerine yapıldı ve kredi çekildi. Ben bu parayla tupper alındı sanıyordum fakat tupper alınmamış. Bu parayla kızıma araba alınmış. Bundan daha sonraları haberim oldu. Zaman zaman evde tartışıyorduk. Ancak ben eşimi severdim ve ona değer verirdim. Bana kayınbabamın aylığını almak için boşanmayı teklif etti ama ben kabul etmedim. Yarın bunun sıkıntısını yaşarız dedim. 3-5 ay sonra tekrar boşanalım deyince bende bu teklife kızdığım için ‘Birol’un üzerine yaptığımız evi benim üzerime yapın sonra boşanalım dedim’ bir daha bu konu 1-1,5 yıl daha ortaya çıkmadı.

“BENİ DİNLEMEDİ, ÇEKİP GİTTİ”

15 Haziran 2018 Ramazan Bayramı’nın ilk günü eşinin sabah erken kalkarak bahçeye gideceğini söylemesiyle olayların ilk başladığını iddia eden Mustafa Duran; “Bayram sabahı eşim telefonda birileriyle konuştu ve ardından annesinin evi olan bahçeye gideceğini söyledi. Bende kendisine gitmeyeceğim birlikte kahvaltı yapalım dedim. Kendisi beni dinlemeyerek vestiyerde bulunan arabanın anahtarını alıp gitti. Yaklaşık 2 saat sonra eve tekrar geldi. Hadi nereye gitmek istiyorsan beraber gidelim dedi. Ailemin yanına Yenipazar’a gittik. Arkasından eşimin arkadaşı olan aile dostumuz Özlem hanımın ailesinin yaşadığı İsabeyli’ye gittik. Bayram sohbeti yaptıktan sonra Nazilli’ye doğru giderken Dallıca Mahallesi yakınlarında istersen şimdi bahçede indireyim seni akşama kadar oturursun, ya da akşam yemeğinden sonra gidersin gece yarısı olmadan gelirsin dedim. Kendisi akşam yemeğinden sonra giderim dedi. Tamam diyerek eve gittik. Biz yaz aylarında 9’dan önce yemek yemeyiz, kendisi 7 gibi gelip ben acıktım hadi yemek yiyelim dedi. Normalde kendisi hiç acıktım demez. Ben de ben daha acıkmadım her zamanki saatte yeriz dedim. Kendisi mutfağa gidip yemek yedi. 8 gibi de ben bahçeye gideceğim dedi. Ben 9 gibi git, 12’de dönersin dedim. Ama beni dinlemedi. Anahtar cebimdeydi. Anahtarı istedi, anahtarı kendisine uzatarak eğer bu kapıdan çıkarsan bir daha gelemezsin dedim. Gitti. Saat 12 gibi eşim eve gelmeyince bacanağım Hüseyin Hanay’ı aradım. Kendi evinin karşısında bir kafede sohbet ettik. Kendisine eşinin böyle bir şey yapıp yapmadığını, eşinin kardeşlerinin onu sık sık çağırıp çağırmadığını sordum. Kendisi bana böyle bir şey olmadığını, kendisinin de buna izin vermeyeceğini söyledi. Kendisine ve çağırdığı eşi Ayşe Hanay’a yaşadıklarımı anlatıp ‘Bekir benim aileme karışmasın, benim eşimden uzak dursun. Bekir’in yuvasını dağıtım’ dedim. Kendileri durumun ciddiyetini anlayınca onlarla görüşüp bana dönüş yapacaklardı ama saatler geçmesine rağmen dönmediler. Daha sonra benim ısrarlı aramam karşısında Hüseyin telefonu açarak ‘Bu iş karışık, ben karışmak istemiyorum’ dedi. Bir daha kendisini de eşimi de aramadım. Birkaç gün sonra eşim arabayı kardeşim Müjdat Duran ile bana gönderdi. Eşimin farklı yerlerde kaldığını duydum ama hiç kendisini aramadım, takipte etmedim.”

KREDİ KARTI BORCUNU ÖDEMEDİ

Eşinin kendisine ait ek kartı kullandığı için borç geldiğini söyleyen Duran; “Eşimi aramıyordum ama bankalar beni sürekli rahatsız etmeye başladı 7 bin 500 liralık borç nedeniyle sürekli aranıyordum. Bu durumu eşimin arkadaşı olan Özlem Tokel’ı arayarak bildirdim. ‘Ben rahatsız oluyorum, banka beni sürekli arıyor. Kullandıkları kartın borcunu ödesinler’ dedim. Eşim, Özlem’in telefonunu da açmamış. Bu arada eşimin Kıbrıs’a gitmeye çalıştığını telefonuma gelen işleminiz başarısız olduğu mesajıyla öğrendim. Kendisi kızımın yanına gitmiş. Ben ondan sonra kendisini aradım ‘Senin maksadın ne’ diye sordum. Cevap vermedi. Senin gayen benimle boşanmak mı diye sordum. Sanki bu cevabı bekliyormuş hemen ‘Evet’ dedi. Bunun vebalini düşündün mü diye sordum. O da ‘Evet’ dedi. Ben de ‘Allah senden razı olsun’ dedim ve bir daha aramadım.

“SİGORTADAN EMEKLİ OLABİLMEK İÇİN SİGORTAMI ELDEN YATIRDIM”

Eşinin arkadaşı Özlem Tokel sayesinde tanıştığı Mehmet Kızılaslan’ın yanında çalışıyormuş gibi sigortasını yatırdığını ifade eden Mustafa Duran; “Bağkur yerine sigortadan emekli olabilmek için traktör satışı yaptığım işletmeden asgari ücret alıyor ama elden başka yerden sigortamı yatırıyordum. Daha sonra Mehmet Kızılaslan ile tanıştıktan sonra 7 ay sigorta açığım kaldığını belirterek kendisinden sigorta paramı yatırarak yardımcı olmasını istedim. Kendisi kabul etti. Mehmet Kızılaslan’ın ara ara yanına giderek ona yardım ediyordum. Severek kendisine yardım ediyordum. Ben bütün yaşadıklarımı ona ve eşimin arkadaşı Özlem’e anlatıyordum. Onlarda bizi barıştırmak için yardımcı oluyorlardı ama onlara da tepki gösteriyorlarmış, inanmıyorlarmış. Yine bahçeye yani eşimin annesinin evine ya Mehmet bey yada Özlem hanım gitmiş. Orada Mehmet Kahya dükkanı bir gece boşaltırız demiş. Ben bu lafın Mehmet değil, eşi ve ailesinin lafı olduğunu düşünüyorum. Çünkü Mehmet zararsız ve kendi halinde biriydi. Birkaç gün sonra sanayide Mehmet ile karşılaştım. Kendisine sordum bana cevap vermedi. Kendisine ‘Bu aile için olay sen karışma’ dedim. Bu durumu Mehmet beye anlattım. Kendisi bana akıl veriyordu. Beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Bu olaydan birkaç gün sonra beni karakoldan aradılar ve uzaklaştırmam olduğunu söylediler.”

“TEDAVİ OLMAYI KABUL ETTİM”

Bu olaylardan sonra kaynı Birol’u arayarak ‘Bunlar benden ne istiyor’ diye sorduğunu ifade eden Duran; “O da bana abi senin tedavi olmanı istiyorlar dedi. Ben eşimle daha önceleri Aydın’da bir psikiyatra gitmiştik. O da bana ilaç vermişti. O ilacı içtiğimde yataktan çıkamıyor, miskin oluyordum. Ayrıca bana erkekliğimi de unutturmuştu. O yüzden düzenli kullanmadım. Ben eşimle kavga ettiğim süreçlerde eşim bana ‘Deli adamın oğlu’ diyerek herkesin yanında dile getiriyordu. Ben Birol’a eşimin de psikolojisi normal değil, beraber gidelim dedim ve tedaviyi kabul ettim. Birol ertesi gün beni arayarak 3 gün sonra Nazilli Devlet Hastanesi’nde bana randevu aldıklarını söyledi. Ben de doktora gittim ve ona daha önceki yaşadıklarımı anlattım, ilaçların bana yaptığı etkileri de söyledim. Kendisi bana bitkisel ilaçlar vereceğini söyledi ve ilaçlar bitince tekrar gelmemi istedi. Olayın olduğu güne kadar yaklaşık bir hafta boyunca sabah-akşam verdiği ilacı kullandım.”

“EV, BENİM KIRMIZI ÇİZGİMDİ”

Olaydan bir gün önce kardeşi Özlem Atay’ı işe bırakmak için birlikte olduğu sırada dükkandan bir şey almak istediğini söyleyen Mustafa Duran; “Deponun önüne geldiğimde kapıyı açamadım ve kepengin diğerinin kırıldığını gördüm. Aralıktan kız kardeşim içeriye girdi ve içeride tupper malzemelerinin olmadığını gördü. Kız kardeşimle kaynım Birol’un evine gittik zile bastım aşağıya in dedim ama inmedi. Oradan sonra bahçenin olduğu yere gittik. Kamyonda tupper malzemeleri ve bahçe içinde de iki kamyon tupper malzemesi oluğunu gördük. Polise giderek şikayette bulunduk ve beraber bahçeye gittik. Kendileri benden ben de onlardan şikayetçi oldum. Emniyetteki işlemlerin ardından çalıştığı işyerine gittim. Kafamı sakinleştirmek için Buharkent’e satacağımız traktör için görüşmeye gittik. Orada satacağımız adamı ararken akşam ettik ve Nazilli’ye döndüm. Depoda alınmamış zeytinyağlarım vardı. Onlar da çalınmasın diye Direcik’teki annemin evine götürdüm. Tek başıma yüklediğim için üstüm başım yağ içindeydi. Üzerimi değiştirmek ve banyo etmek için eve gittim ancak kapıyı açamadım. Evin kilidinin değiştirildiğini gördüm. Kendim çok zor şartlar altında kazanarak aldığım eve giremeyince çok sinirlendim. O ev benim için başbakanın televizyonda söylediği gibi kırmızı çizgim gibiydi. Arabaya binip yola çıktım. Arabada doktorun verdiği ilaçlardan 4-5 tane kalmıştı hepsini içtim. Yola çıktım ama nereye gittiğimi bilmiyordum. Atça’ya geldiğimi fark ettim. Mehmet Kızılaslan, Atça’da oturuyordu onun yanına geçtim. Kendisi yoktu. Aradım eve doğru geldiğini belirtti. Anahtarın yerini biliyorsun, alıp gir içeri dedi ama kapının önünde kendisini bekledim.

“O FOTOĞRAF BANA NİSPET EDER GİBİYDİ!”

Kızılaslan’ı beklediği sırada telefondan eşinin facebookunun kapalı olduğunu gördüğünü ifade eden Duran; “Ben de Filiz Kahya’nın facebokuna baktım. Orada paylaştıkları fotoğrafta coşkularını gördüm. Bir hareket yapmışlar ve bu hareketi üstüme alındım. Bu sırada Mehmet geldi. Eve girdim ve hemen yüzümü yıkadım. Kendisi ile karpuz yedik daha sonra oradan ayrıldım. Eve gideceğimi söyleyerek ayrıldım, yolda giderken istifra ettim. Acıktığım için İsabeyli’ye doğru kardeşimin çalıştığı Özlem Tokel’e ait işyerine yöneldim ama saat geç olduğu için Direcik köyüne gitmeye karar verdim. O sırada kayınvalidemin evinin oradan geçtim. Geçerken yavaşladım ve oradaki curcunayı gördüm. Herkes oradaydı. Nohutçu kahvelerin olduğu yerden geri döndüm. Olay yerinin dibindeki balıkçı lokantısının orada arabayı durdurdum. Arabanın içinde Direcik’te bir çobandan aldığım iki tane otomatik tüfek vardı onları doldurdum.”

OLAY ANINI SAKİN BİR ŞEKİLDE ANLATTI

İki tüfekle bahçe evine girdiğini ifade eden Mustafa Duran; “Benim gayem evliliğimi sıkıntıya sokan ve bu duruma gelmemize neden olan Bekir’i öldürmekti. Bunu zaten herkese söylemiştim. Kapının önünde eğer o olsaydı 2 el ateş edip gidecektim. Evin girişinin önünü komple kapatmışlar. Geçecek bir yer yoktu. İçeri girince kimsenin suratını görmedim. Mehmet Kahya’yı tişörtünden tanıtım. Hiç aklımda yokken Mehmet Kahya’ya orada ateş ettim. Eşi olan Filiz Kınık Kahya ayakta dolaşıyordu, en uzakta o vardı. Ona da ateş ettim. İlk kez onun yüzünü gördüm. Bu arada bulunduğum yerden hiç kimsenin yüzü görünmüyordu. Yanıma biranda küçük kaynım Birol geldi ve tüfeğin namlusundan tuttu. Birol, ‘Abi yapma’ diye bağırıyordu, iki üç kez tüfeği çekmeye çalıştım sonra iki elimle çektim. Biranda tüfek ateş aldı ve Birol bir karış mesafeden vuruldu. Birol yere yatıp kaldı. Bekir’i aradım ancak Bekir yoktu. Sesi geliyordu ve sesin olduğu yöne doğru birkaç el ateş ettim. Sonra baktığımda Bekir kafasının üstünde sandalye ile üzerime doğru bana vurmaya geliyordu. O anda onun da yüzünü gördüm ve ona kızgınlığımdan dolayı 3 el ateş ettim. Bekir’in düştüğünü görünce döndüm gittim. Kızım, eşim ve diğerlerinin yaralandığını görmedim. Oradan hızlı bir şekilde ayrıldım” dedi.

“KAÇ EL ATEŞ ETTİĞİMİ HATIRLAMIYORUM”

Ölenle içinde en masumunun Özlem Emine Karakılıç olduğunu ve onun nasıl yaralandığını bilmediğini söyleyen Mustafa Duran; “Olay yerinde ateş ederken 1-2 kişi hariç kimseyi görmedim. Halil Utku Kahya’yı da görmedim. Halil Utku karşıma gelse sorsa ki beni neden annesiz, babasız bıraktın sorusuna cevap verebilirim ama Özlem’in çocukları bana sorsa hiçbir cevap veremem. İçeride 1 yıldır bunun cevabını ben de bulamadım. Silahların birini çobandan almıştım memnun kalmayınca aynı çoban bana internetten daha iyisini alabileceğimizi söyledi ve aldık. Olayda silahın içinde 3 tane fişek kalmıştı, kaç el ateş ettiğimi bilmiyorum” diye konuştu.

“SİLAH İÇİN KARDEŞİMDEN PARA İSTEDİM AMA EŞİMİN KREDİ KARTI BORCUNU YATIRDIM”

Silahı aldığı çobanın sıkıntı yaşamaması için ismini söylemeyen Duran, “Ben Bekir’e olan hıncımı ve onu vuracağımız herkese söylemiştim. Ama eşime ben hepsini vuracağım sen yalnız kalacaksın demedim. Kardeşlerimle helalleştim ve silah için para istedim ancak vermedi. Annem, kredi kartı borcumdan dolayı üzgün olduğumu görünce kardeşimden alacağı olduğunu söyledi ve o parayı kendisinden alabileceğimi söyledi. Bunun üzerine kardeşimden parayı aldım ve bankaya gidip eşimin kullandığı kredi kartı borcumu kapattım. Hal hatır sormak için beni arayan Özlem Tokel’e de “Kredi kartı borcunu kapattım artık onların yüzünü şeytan görsün” diyerek onlarla bağım kalmadığını iletmesini istedim. Mehmet Kızılaslan’a olan borcumu ödemek için de zeytinyağı verdim ve helalleştim. Bekir’e yönelik bu eylemi yapacağımı borcu ödemeden önce herkese söylüyordum. Ama borcu ödeyip ertesi gün kin ve nefretim geçti. Eşime olaydan 2-3 yıl öncesine kadar şiddet uyguluyordum ama son yıllarda uygulamadım. Tupper işi için 135 bin liraya bir ev ve 120 bin liraya dükkan sattım. Bunları satarken zoruma hiç bişi gitmedi ama kendi zorluklarla kazanarak aldığım eve girememek benim çok zoruma gitti” dedi.

“SÜREKLİ ŞİDDET VE BASKI GÖRDÜM”

Eşiyle evlendiği günden bu yana sürekli psikolojik baskı, şiddet gördüğünü söyleyen Tülin Duran; “Mustafa, baskın bir karakterdi. Bana boşanamazsın diyordu. Ben kendisinden daha önce boşanmak istediğimi söylediğimde beni bağ evine götürüp darp etti. Başıma tüfek dayayıp ‘Seni de öldürür, kendimi de öldürürüm’ dedi. Bundan dolayı çok korkuyordum. Tupper işine ise kendi harçlıklarım ve kazandığım paralarla başladım. Yavaş yavaş işler güzel gidince işi büyütmek için annem ve abimden borç alarak geliştirdim. Kızıma arabayı işlerden kazandığım parayla 15 bin liraya aldım. Budan kendisinin haberi vardı. Kızımın okul masraflarını da ben karşılıyordum. Kızımın son arabasını da o arabanın satılan parası ve annemden kalan 80 bin liralık mirası ekleyerek aldık.”

“ADALETİNİZE SIĞINIYORUM”

Olaydan önce evden ayrıldığı gece eşinin kendisini tehdit ederek kovduğunu kaydeden Tülin Duran; “Bayram günü gece beni evden kovarken, ‘Herkesi öldürürüm, 5-6 kişiyi senle beraber gönderirim’ diye tehdit etti. Özlem Tokel ve Mehmet Kızılaslan ile bize haber göndererek ‘Eve gelsin, yoksa öldürürüz’ diye tehditlerde bulundu. Biz de bunun üzerine şikayette bulunduk. Ev bize tahsis edilmesine rağmen eve giremiyorduk. Kızımla Kuşadası’na arkadaşlarının evine gittik. Beni önce Müjdat Duran daha sonra Mehmet Kızılaslan aradı ve kendimize dikkat etmemiz gerektiğini, eve dönmemiz gerektiğini söyleyerek baskı yaptılar. Daha sonra Mustafa beni aradı, “Abinleri öldürürüm, vebali senin üstüne olur. Ancak ben yine dönmedim. Yaşamamız için çalışmam gerekiyordu, depoya gidip çilingirle kapıyı açıp eşyalarımı aldım. Kendisine ait yağları orada bıraktım. Ertesi gün bahçe evimize 2 polisle geldi. Biz evraklarımızı sunduk, faturalarımızı gösterdik. Kendisi polislerin yanında ağabeyimi tehdit etti. Polislerin yanında ‘Sizin suyunuz iyice ısındı’ dedi. Abim polislere Mustafa’nın uzaklaştırma kararı olduğunu söyleyerek şikayetçi oldu. Bizim ifademiz sırasında polisler evin bana tahsis edildiğini söyleyerek eve gitmemizi söylediler. Polislerin önerisi ile evin kilidini değiştirdim ama eve gitmedim. Beni arayarak öldüreceğini söyledi ama bunu yapacağını düşünmüyordum. Yıllarca bana işkence yaptı ama son olarak bunu yapacağına inanamıyordum. Kendisinden şikayetçiyim. Adaletinize sığınıyorum” dedi.

DURAN SOYADINI DEĞİŞTİRDİ

Olaydan sonra 9 ameliyat geçiren ve son olarak 3 hafta önce ameliyat olan Tuğçenur ise Duran soyadını mahkeme kararıyla değiştirerek Karakılıç olarak annesinin kızlık soyadını seçmesi dikkat çekti. Babasının kendisini annesine daha fazla acı çektirmek için vurduğunu iddia eden Tuğçenur Karakılıç ise; “Mustafa Duran benim babamdır ama küçüklükten bu yana ben onu hiç sevmedim. Sürekli anneme şiddet uygulardı. Beni de dövmek istediğinde annem araya girer beni korurdu. Olaydan önce annem Kıbrıs’a benim yanıma gelmişti. Bana evi terk ettiğini, boşanmak istediğini ancak babamın sürekli tehdit ettiğini ve dayımları öldürmek istediğini söylediğini aktardı. Ben de annemin ondan boşanmasını istediğim için anneme bir şey demedim. Annemle birlikte bir hafta sonra Nazilli’ye döndük. Ben uzun zamandır babamla konuşmuyordum, çünkü onu aradığımda benim yüzüme sürekli telefonu kapatıyordu. Kıbrıs’tan dönünce dayımın evine gittik. Geçimimizi sağlamak için annemin emekleriyle almış olduğu, beni okuturken kazandığı eşyaları almak için depoya gittik. Depodaki eşyaları aldıktan sonra ertesi gün de evin kilidini değiştirdik ama evde kalmayıp bahçe evine yemeğe gittik. Divanda oturarak yemek yediğim sırada babam içeri girerek hepimize doğru ateş etti. Ben de yaralandım. Daha sonra bir süre komada kaldım. O gece silah sesinden başka bir şey duymadım. Bence annemin canını acıtması için daha çok beni vurduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

“BİZİ DİKKATE ALMADILAR”

Tanıklardan Mehmet Kızılaslan ve Özlem Tokel ise olayları yatıştırmak için Karakılıç ailesi ve Tülin Duran’a çok kez aracı olmaya çalıştığını ancak kendilerini dikkate alan olmadığını iddia etti. Olaydan önce birçok kez görüştüğü kişilerin Mustafa Duran’ın böyle bir şey yapacağına ihtimal vermediği için kendisini dikkate almadığını söyleyen Kızılaslan; “Mustafa’yı hep sakinleştirmeye çalıştım. Depoyu boşalttıklarında kızınla eşin yiyecek fazla dert etme dedim. Ben Mustafa’nın tedavi olması için görüştüm. Zaman kazandırmak istiyordum. Birol ile birlikte görüşüp Mustafa’yı ikna ettik. Ertesi gün dükkanı boşalttılar. Olaylar daha karmaşık hale geldi. Mustafa’ya fırsat vermediler.

TANIK OLDUKLARI OLAYI ANLATTILAR

Müştekiler Ayşe Avdan, Güner Kahya, Serpil Karakılıç, Şükran Karakılıç ve Yusuf Karakılıç olay gecesini anlatırken, sanık Mustafa Duran’dan şikayetçi olduklarını dile getirdi. Tanıklar Kadriye Ertürk, Tuğçe Ertürk ve Emine Ertürk ise Kuşadası’nda tanık oldukları telefon konuşmasını anlatarak Mustafa Duran’ın tehdit içeren sözlerini anlattı. Tülin Duran’ın yaşadığı panik ve korkuyu anlatan Ertürk ailesi, aile dostları oldukları Tülin Duran’ın şiddet mağduru olduğunu bildiklerini ifade etti.

KEŞİF YAPILACAK

İkinci duruşmaya katılmayan 5 tanığın hakkında zorla getirme emri çıkarılırken, 3 yeni tanık için müzekkere yazılmasına istendi. Serpil Karakılıç, Şükran Karakılıç, Tülin Duran ve Tuğçenur Karakılıç’ın Avukatlığını yapan Özlem Burcu Ugan Sevim ile Halil Utku Kahya’nın vasisi Feriştah Hınık’ın avukatı Nuray Çetin ve olaya şahit olan çocuk ile eşi ve kızına yönelik şiddetten dolayı Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının vekili avukat Hatice Tolu, sanık Mustafa Duran’ı sık sık sorularıyla sıkıştırarak, tanıkların ve sanığın çelişen ifadelerini vurguladı. Öte yandan sanık avukatı Mehmet Erşan Esen tarafından suç unsurlarının tespiti amacıyla olay mahallinde 31 Ocak 2020 günü keşif yapılması talebini kabul eden Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı tarafından sanık Mustafa Duran’ın tutukluluk haline devam karar verdi. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından duruşma 6 Mart 2020 günü saat 09:30’da bırakılması oybirliğiyle kabul edildi.

- NE OLMUŞTU?

Zafer Mahallesi’nde 20 Temmuz 2018’de daha önce vefat eden kayınpederinin evine giden Mustafa Duran, yanında getirdiği 2 pompalı tüfekle eşinin akrabaları Filiz Kahya ve Mehmet Kahya ile Tülin Duran'ın kardeşleri Bekir Karakılıç, Birol Karakılıç ve eşi Özlem Emine Karakılıç öldürmüş, eşi Tülin Duran ve kızı Tuğçe Karakılıç (Duran) ile Serpil Karakılıç ve Şükran Karakılıç’ı yaralamıştı.
Muhabir: Yazar Silinmiş