Cahiliye toplumu ve fertlerinin Kuran'dan uzak bir hayat sürmeleri, onları, hayatlarının her safhasında büyük yanlışlık ve saplantılara sürüklemiştir. Kuran'a uymayan çarpık mantık örgüleri nedeniyle bu toplumda gelişen karakterlerin istisnasız hiçbiri mutlu ve huzurlu olamaz. Cahiliye insanlarının daha çocukluk yıllarından itibaren kendilerine rol model olarak seçtikleri birileri olur, onların tavırlarını ve hayat tarzlarını taklit etmeyi akıllarına kazırlar. Bu, ekseriya televizyon kanalından görüp beğendikleri bir topçu veya popçudur. Özenti duyulan bu model kimlik, kişinin yaşadığı ortama, hayat şartlarına, semte ve kültür düzeyine göre farklılıklar gösterir. Bazı cahiliye ehli, en mükemmel yaşam biçiminin asi ve sorumsuz bir yapı ile elde edileceğine inanırken, kimisi de yine çevresinden aldığı telkinlerle kibirli ve soğuk bir kişilik gösterilerek elde edilebileceğini savunur. Modern her stilden, ortaya atılan her yeni akımdan etkilenerek daha uçuk-kaçık bir karakter olmayı denerler. Cahiliye insanlarının yaşadığı bu kimlik buhranı ölümlerine dek sürer. Çünkü denedikleri her sistem, yine ancak başka bir cahiliye kültürünün mahsulüdür. Bir kısmı belli bir yaştan sonra, belirli bir karakteri muhafaza eder. Ama bu, onların aradıkları modeli bulup mutlu bir hayat yaşamalarından değil, aksine problemin cahiliye sistemi içerisinde çözümsüz olduğunu anlayıp, durumlarını kabul etmelerinden kaynaklanır. Cahiliye toplumundaki muharrik güç Cahiliye toplumunda tüm insanları yönlendiren bir muharrik güç vardır. Bu güç, cahiliye insanına öylesine hâkimdir ki, çoğu zaman insanlar kendi istekleri ve beklentilerine ters düştüğü halde, yine de onun sarmalı dışına çıkamaz, kendisini bu yönlendiriciye teslim ederek hayatını onun belirlediği şartlara göre düzenler. Cahiliye insanlarını bila-kaydı-şart yönlendiren bu güç, kısaca örf-adet veya mahalle baskısı, rekabet şeklinde ifade edilen kurallar manzumesidir. Cahiliye düzeninde kimse bunları sorgulamaya ya da değiştirmeye teşebbüs dahi edemez. Şiddetle benimsedikleri bu kuralların yanlış olabileceği kimsenin aklına gelmez. Kendilerine anlatılmak istendiğinde ise bunların kendilerine önceki nesillerden miras kaldığı, dolayısıyla da vazgeçilmez olduğu cevabını verirler. Neyi, neden yaptıklarının sorgulaması, onlara göre gereksizdir. Cahiliye toplumunun bu çarpık bakış açısını ifade eden ayetlerden biri şöyledir: Ne zaman onlara: "Allah'ın indirdiklerine uyun" denilse, onlar:"Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (adet-anlayışa) uyarız" derler. Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler demi? (Bakara, 170) Cahiliye toplumunun bu karmaşık sisteminin yanında Kuran'da gösterilen yol ise en sade, en kolay ve en mükemmel olanıdır. Mümin olan bir kimse için kadın-erkek karakteri gibi bir ayrım söz konusu değildir. İslam, kadına, erkeğe, çocuğa ya da yaşlıya ayrı ayrı bir karakter yüklemez. Kur’an terbiyesi alan mümin kadın güçlü, dengeli ve üstün bir karakter geliştirir. Cahiliye toplumunda erkek karakteri Her aile, çocukları daha doğmadan önce eğer erkek olursa, ona bu karakteri nasıl vereceklerinin planlarını yapar, hayallerini kurarlar. Çünkü her şeyden önce bu toplumda bir erkek çocuğu sahibi olabilmek büyük bir gurur vesilesidir. Cahiliye toplumunda saygı duyulan bu özellikler 'erkek adam dediğin...' diye başlayan kalıplarla ifade edilir. Onlara göre erkek karakterinin ilk prensibi güçlü ve üstün olmaktır. Ancak şunu da önemle eklemek gerekir ki, toplumun erkeğe verdiği güçlü, cesur ya da hakim karakterli olmak gibi özelliklerin hiçbirinde yanlışlık yoktur ve aslında tüm bunlar güzel özelliklerdir. Ama Kur’an ahlakının yaşanmadığı bir toplumda ortaya atılan bir üstünlük iddiası "kibir" ve "büyüklenme" duygularının gelişmesine neden olur ki Kuran'da insanların bu tür tavırlardan sakınmaları emredilmiştir: "İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez." (Lokman, 18) Cahiliye Toplumundaki Erkek Karakterleri a)-Kılıbık erkek Cahiliye toplumunda yaşanan üstünlük iddiasındaki erkek karakterinin yerine bu kimseler de kendi haklarını koruyamayacak kadar aşırı pasif bir yapı geliştirmişlerdir. Bunlar, kendilerinden beklenildiği gibi "erkek adam dediğin..." kalıplarıyla ifade edilen mantıklara uymayan insanlardır. Kendi üstünlüklerini iddia etmek yerine genellikle kadınların ya da başkalarının hâkimiyetine sığınmayı tercih eden bu insanlar, cahiliye toplumu tarafından küçümsenirler. b)-Kazak erkek Ya da son yıllarda "maço" olarak adlandırılan karakterdir. Bu kimseler "erkeğin kayıtsız şartsız üstünlüğüne" ve "kadının da kayıtsız şartsız zayıflığına" inanmışlardır. Kadının herhangi bir eşya gibi erkeğin bir malı olduğuna, dolayısıyla da gerektiğinde iyi davranılıp ama gerektiğinde de sert davranılabileceğine" kanaat getirmişlerdir. Sert ve haşin hareketlerin, kaba bir üslup kullanmanın ve kısa sürede tersleşmenin kendilerine özel bir hava verdiğini düşünürler. Kadınların zaten kendilerine bu karakterde bir eş aradıklarından emindirler ve bu nedenle de bu tavırlarıyla oldukça cazip bir hale geldiklerine inanırlar. Cahiliye Toplumunda Kadın Karakterleri a)Sosyetik kadın Sosyete ortamındaki şartların ve imkanların orta halli bir ev kadınınkinden daha farklı olması, değişik alışkanlıkları da beraberinde getirir. Bu nedenle bazı ekonomik ve sosyolojik şartlar daha çok sosyetenin beklentileri yönünde gelişir. Sosyetenin beklentileri harcama ve hava atma üzerine kurulmuştur. Lüks terzilere kıyafet diktirmek, sosyete kuaförlerinde ya da solaryum merkezlerinde dedikodu yapmak, lüks restoranlarda buluşup yemek yemek; pahalı mağazalardan ya da yurt dışından alışveriş yapmak, en önemlisi de bunlarla birbirlerine 'hava atabilmek' sosyete dünyasını özetlemek için yeterlidir heralde. Sosyetenin hayatı çok renkli görünse de aslında monotondur. Hemen her gün öğlenlere kadar uyuduktan sonra günlük gazetelere ve sosyete haberlerinin yer aldığı magazin dergilerine bir göz atar ve ardından da günlük programlarını yaparlar. Gün boyunca akşam katılacakları davette ne giyeceklerinin hazırlığı… Kuaföre giderler, sonra da gece geç saatlere kadar bu davetlerde vakit geçirirler. Gece hayatının verdiği yorgunluk ve fiziki yıpranma nedeniyle kötü bir uykudan sonra ekseriya baş ağrısıyla uyanırlar. Seçtikleri bu hayat tarzı da diğer cahiliye karakterleri gibi dinden uzak sistemin bir ürünüdür. Bu nedenle de mutlaka açmazdadır. Ancak tüm yaşamları boyunca yaşadıkları o çok sıkıntılı atmosfere rağmen mutluluğu yine de dinde, güzel ahlakı yaşamakta aramazlar. Al birini vur ötekine misali kısır bir döngü içinde çözümler bulmaya çalışarak gitgide daha da açmaz ve çıkmaz bir cendereye düşerler. İşte tüm bunlar, onların Kuran'dan yüz çevirmeleri nedeniyledir. Kendilerini yaratan Allah'ın emrettiği şekilde yaşamadıkları için asla huzur bulacak bir ortam elde edemezler. Allah'ı anmadıkları için, "... Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur" (Rad, 28) ayetinin işaretiyle kalpleri hiçbir zaman huzur ve sekinet bulamaz, içlerindeki sıkıntı ve takıntıdan kurtulamazlar. Tamamen cahiliye bir hayatı özümseyen insanlar, yaratılış gayelerine uygun bir hayat seçmedikleri için bu duruma düşmüşlerdir.