Karacasulu gençlere iş alanı açın diyerek sitem eden Hüseyin Çoban, "Öğretmen olalım dedik, olduk ama atamamız olmadı. 6 yıl gocunmadan severek, kantincilik yaptım. Giderler çıktıktan sonra bir asgari ücret kazanıyordum ama mutluydum. Eşime, çocuğuma bakıyordum. Kira bedeli yükseldi. Kantini de aldılar elimizden. Çarşıda bir yer kiralayalım diyoruz. Fiyatlar uçmuş. Karacasu'yu seven, Karacasu'da yaşamak isteyen gençler olarak biz ne yapalım, nereye gidelim. Kendim için bir şey istediğim için konuşmuyorum. Sadece Karacasulu gençlere bir alan açılmasını istiyorum" dedi.
2009 yılında girdiği üniversite sınavında önemli bir derece elde ederek Celal Bayar Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği bölümünü kazanan Hüseyin Çoban, atanmaması üzerine mezun olduğu lisede 6 yıl kantincilik yaptı. Deprem riski nedeniyle okulun yıkımına karar verilirken yeni yapılan okulun kantin ihalesine giren Çoban, bedelin çok yükselmesi sebebiyle ihalede teklif dahi veremedi. Öğretmenlik hayal ederken kanticiliğe razı olan Çoban, onu da kaybederken bir kez daha işsiz kaldı.
"ASGARİ ÜCRET KAZANIYORDUM AMA MUTLUYDUM"
Yaşam hikayesini anlatan Çoban, "Doğma büyüme Karacasuluyum. 2009 yılında güzel bir puanla şu an kantinciliğini yaptığım okuldan mezun olup Türkiye genelinde ilk 20 bin öğrenci arasına girerek Manisa Celal Bayar Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliğini bitirdim. Hemen akabinde Karacasu'ya geldim. Evlilik yaptım ve çalışmaya başladım. Ücretli öğretmenlikle başladım. Ücretli öğretmenlik yaptıktan sonra 2 yıllık bir süreç geçti. O süreçte burada yığılmalar oldu. Başkalarının tanıdıkları araya girdi ve bize ücretli öğretmenlik yapma olanağı bırakılmadı. Zaten kazancı da pek iyi değildi. Ondan sonra bir kantin işletmeciliği denk geldi. Buraya biraz yatırım yaptık. İş yeri kurduk kendimize. 2018 yılından bugüne kadar da orayı işletiyordum. Gayet de güzel bir düzenim olmuştu. Başta kötüydü ama sonra toparlamıştık. Giderleri düşünce asgari ücret kadar bir para kalıyordu elime yine de mutluydum. Kendi işimde gücümdeydim. Eşime çocuğuma bakıyordum.
Ancak okulun adı değişti. Bakanlık eski okulu kapatıp yeni okula dahil edince öğrencileri bizim sözleşme gereği uzatma hakkımız ortadan kalktı. Okul müdürü ihaleye çıkarmak istediğini belirtti. Biz de tabi itiraz edemedik. Çünkü kanunen hakları vardı. Benim hakkım kalmamıştı. Bunların sonucunda kantin ihaleye çıktı. Nazilli'den gelen biri ihaleyi benim son olarak yaklaşık 30 bin liraya çalıştırdığım yere yıllık 350 bin, sonra 10 bin lira daha arttırarak 360 bin lira bedelle kiraladı. Ben de şu an her zamanki gibi işsiz kalmış oldum" dedi.
KARACASU’YU YÖNETENLER KARACASULU GENÇLERE SAHİP ÇIKMALI
Sitemini dile getiren Çoban, "Şimdi sitemim şu. Biz Karacasu'nun çocuklarıyız. Biz Karacasu'da yaşamak istiyoruz. Burayı seviyoruz. Tabi kanunen hiçbir sorun yok ama vicdanen soruyoruz. Yoksa kimseden bir beklentimiz ya da bir ihtiyacımız olduğu için değil. Biz gider başka iş de yaparız. Kızdığımız ve sitem ettiğimiz konu şu. Karacasu gelişsin istiyorsak, Karacasu'da bir şeyler var olsun istiyorsak öncelikle Karacasulu gençleri korumamız gerekmiyor mu? Karacasulu gençleri korunmadan Karacasu'ya bir şey kazandıracağını düşünen var mı? Bunu merak ediyorum öncelikle. Ayrıca ihaleyi alan insanların kim olduğunu bilmiyoruz. Belki iyi insanlardır, belki onlar da ekmeklerinin peşindedir. Burada da sorun yok. Sorun şu. Onlar orada her türlü iş bulabilirdi. Biz Karacasu'yu geliştireceksek Karacasulu çocuklara öncelik vermemiz gerekmiyor mu? Öncelikle bunu soruyoruz. Bu bir. Karacasu'yu yönetenlerin de bunu gözetmesi gerekmez mi? Bunu da merak ediyoruz" ifadelerini kullandı.
"ÖĞRETMEN OLDUK YAPTIRMADILAR, KANTİNCİ OLDUK, ONU DA ALDILAR ELİMİZDEN"
Sözlerini sürdüren Hüseyin Çoban, "Şimdi öğretmenlik yapalım. Yaptırmıyorsunuz. Kantincilik yapalım. Yaptırmıyorsunuz. Bir şekilde zararınız dokunuyor. Çarşıda bir yer açalım diyoruz. Belediye dükkanlarının ihale sonucu çıktığı rakamlar ortada. Yatırım nasıl yapayım. Nasıl güveneyim. Çocuk bakmak zorundayım. Eşime, aileme bakmak zorundayım. Ben babasız büyümüş bir insanım. Bekar Kız kardeşim var. Hiçbir geliri olmayan annem var. Ben şu an tek başıma bu insanlara da bakmaya çalışıyorum. Aile babası olmaya çalışıyorum. Kötü yola 34 yaşına kadar gitmedim. Bundan sonra da gideceğimizi düşünmesin kimse. Gitmeyiz zaten. Ama bizim Karacasu'da çalışmamız için sizlerin bir destek olması, bir şeyler yapması gerekiyor. Bu sayede Karacasu'ya bir şeyler katabiliriz. Ben biraz büyüyeceğim ki yeni şeyler katayım, yeni bir şeyler açayım, yeni bir şeyler yapayım. Bugün bir misafirin gelse kalacak bir yer yok. Yedirip içirecek bir yer yok. Karacasu'yu geliştirmek istiyorsak öncelikle bunlardan devam etmeliyiz" dedi.
"KARACASU’YU SEVİYORUZ DİYE SUÇLU OLMAYALIM"
Kira bedelindeki artışın dengeleri bozacağını ifade eden Çoban, "Kantinci meslektaşlarıma da seslenmek istiyorum. Bugün benim çalıştırdığım 30 bin liralık yere 360 bin lira veriyorsa birileri başka okullar da diyecek ki ben de istiyorum aynı paradan. Belki sizin işinize de engel olacaklar. Siz de konuşmalısınız yani. Hepimiz sustuğumuz için zaten bu hale geldik. Öncelikle bir tepki koymuyoruz, konuşmuyoruz yani. Kaybedecek neyimiz var ki? Niye konuşmuyoruz. Bu şekilde devam etmez. Karacasu'dan ben giderim. Başka yerde çalışırım. Ekmek parası kazanmak kolay. Ben gencim Allah'a şükür, çalışırım. Ama niye memleketimden uzakta olayım. Sorun bu. Neden burası değil de başka bir yer olsun. Benim çocuğum niye benim büyüdüğüm evde büyümesin. Bizim kızdığımız, kırıldığımız şeyler bunlar. Yetkililer de buna bir çözüm düşünsün artık. En azından bizden sonra gelenlere bir yaşam alanı açılsın. Karacasu güzel yer. Değer verelim Karacasu'ya. Biz Karacasu'yu seviyoruz diye suçlu olmayalım. Bir iş yapma alanı, bir yaşam alanı bırakın bize" dedi.
"MEMLEKETİMİZDE ÇÖPÇÜ BİLE OLAMAYACAK MIYIZ? "
Belediyeye de sitem eden Çoban, "Belediyede çalışmak istedim. 'Lisans mezunusun, sana göre iş yok' dediler. Ben dedim ki ben her işi yaparım. Verin elime süpürge küreği, Karacasu'yu süpüreyim. Seviyorum süpürürüm. Ben işimi yaptıktan sonra eşimin, çocuğumun yüzüne bakabildikten sonra, helal kazandıktan sonra yani çalışırım. Ben öğretmen oldum, bu işi yapmam diye gocunacak insanlardan değilim. Biz işçiliğin içinden doğduk büyüdük. Biz bu memleketimizde çöpçü bile olamayacaksak madem ben belediyeye de sitem ediyorum yani. Çöpçü bile yapamayacaksanız beni... Ha yapmak zorunda değilsiniz tekrar altını çiziyorum ama bir yaşam alanı açın ya. Mesela açtığınız dükkanları alalım dedik. Fiyatlar ortada alamıyoruz işte. Herkes belediyede çalışmak ister ama ben illa üretmiyorum. Bir nokta atışı yapmıyorum. Sadece dediğim gençlere bir alan açılması" şeklinde konuştu.
" İLLA BİR GRUBA BAĞLI OLMAK ZORUNDA DEĞİLİZ"
Kendisi gibi çok genç olduğunu Karacasu'nun gelişmesi için gençlere sahip çıkılması gerektiğini ifade eden Çoban, "Bir tek ben değil. Benim gibi pek çok genç var. Onlar da konuşsun. Artık korkuyoruz da bir şey konuşmaya. Bir şey yapmaya da korkuyoruz. Ya biri bir şey derse. Bir de illa bir taraf olmak zorunda değiliz. Benim bir görüşüm olmak zorunda değil. Yaşayacağım, vakti geldiğinde ölüp gideceğim. hepsi bu kadar. İlla bir gruba bağlı olmak zorunda değilim. Ben eşine çocuğuna ailesine gururla bakıp vakti gelince de ölmek isteyen bir insanım. Bunun içinde illa 'benden ol seni şuraya alayım, benden ol şuraya atayayım.' Olmaz yani. Bir yaşam alanı olmaz. Biz Müslüman ülkeyiz sözde. Karacasu Müslümanlıkta bence çok önde. O zaman da ona göre davranalım. Cumaya gittim, hadi eyvallah olmuyor. Biraz da yetimin hakkını savunun. Yetimin çocuğunun hakkını savunun yani" dedi.
"BABAM OKUMA DİYORDU, MALESEF HAKLIYMIŞ"
Sözlerini sürdüren Çoban, "Üniversite sınavında Türkiye'de ilk 20 bin deydim. O dönemde iyi bir başarıydı. Sosyal Bilgiler Öğretmenliğinin ataması biraz zorlaştı. Türkiye'nin şartları ortada. Orada da sorunlar yaşadık. Düz memurluk için de her şeyi yazamıyoruz. Ücretli öğretmenliği 2 yıl yaptım. Dikmen, Ataköy ve Alemler'de yaptım. Sonra kurs vermeye başladım. Halk Eğitim Merkezinde mezunlara yönelik üniversiteye hazırlık kursuydu bu. O da çok kısa sürdü. Hem ekonomik olarak getirisi azdı, hem de yapmak istesem de atanmış öğretmenler ek dersini kaçırmamak için, birileri tanıdıklarını araya soktuğu için bize yer kalmadı. Direkt çıkarmadılar ama oradan oraya gönderdiler. Yer kalmayınca da biz seni ararıza dönüyor iş. Aramıyorlar da. Çünkü seni düşünen yok. Bir öğretmen olarak üzücü. İnanılmaz kötü şartlarda okudum ben. Yeri geldi, aç kaldığım oldu. Ben üniversiteyi de çalışarak okudum. Babam üniversite okumamı istemiyordu. Haklıymış yalnız. Keşke okumasaydın diyordu bana. Onu haklı çıkardık ama kendimiz haklı çıkamadık. Emek verdim o kadar. Karşılığını alsak iyiydi. En azından mesleğimizi yapabilsek güzeldi yani" ifadelerini kullandı.
"YAPMAK İSTEDİĞİNİZ MESLEK, HAYALİNİ KURDUĞUNUZ YER AMA YAPTIĞINIZ İŞ ÇAYCILIK"
Yaptığı işten asla gocunmadığını ifade eden Çoban, "Dereceyle çıktığım okulda da yaklaşık 6 yıl beni mezun eden öğretmenlere çay dağıttım. Hiç gocunmadım. Gocunmam da. Öğretmen olarak da bu üzücüydü. Düşünsenize yapmak istediğiniz meslek, hayalini kurduğunuz yer ama yaptığınız iş çaycılıktı. Hiçbir şekilde gocunmuyorum ama sonuçta hak edilmiş bir şey var. Diplomayı da havadan almadım sonuçta. Emek vermiştim, karşılığını alamamak da üzücü tabi. Mezun olduğum okulda kantincilik yaptım. Kantin ihalesi boşa düşmüş. Kimsenin görmek istemediğini söylediler. Öğrenci sayısı çok azmış. 'Burası çalıştırılmıyor, yapar mısın' dediler. Ben de o dönem işsiz olduğumdan şansımı deneyeyim dedim. Denedim, tuttu da. 6 yıl ekmek yedim. Allah bereket versin. Çalıştık yani. Mezun olduğumuz okulun kantincisi de olduk yani" dedi.
30 BİN KANTİNİN BEDELİ 360 BİN LİRAYA YÜKSELDİ
Kantinin bedelinin çok fazla yükseldiğini ifade eden Hüseyin Çoban, "Öğrenci sayısı azaldı. Meslek lisesi kısa süreliğine bizim okula gelince bir yıl daha devam et dediler. Çalıştım. Yardımcı oldular. Orada da bir sıkıntı yok. Teşekkür ederim herkese tabi. Ama ondan sonrasında biz taşınıyoruz sen kal gibi bir durum oldu. Verdiğimiz rakamları beğenmediler. Okulun adı değiştiği için ben boşa düştüm. Kanuni olarak ben hakkımı arardım ama okulu ismi değişince kanunen de boşa düşüyorsun. Okul Müdürü ben alacağım paraya bakarım dedi. Okul müdürüne durumu anlattık. Ben size tolerans gösteremem dedi. Biz zaten tolerans istemiyoruz ama bir oluru vardır her şeyin. Biz yapıyoruz kaç yıldır, biz emek veriyoruz, biz devam edelim dedik. Torpil tabiki de istemedik. Biz paramıza bakarız dediler. İhaleye çıkarız, daha yüksek verirler, işimize gelir dediler. Tamam dedim ben de. Dedikleri gibi çok iyi paraya da kantini vermiş oldular. En son 30 bin lira bile olmayan bir yeri 360 bin liraya verdiler. Çalıştırırsa helal olsun. Karacasu'da bir ilk olur yani" şeklinde konuştu.
"ÖĞRETMENLİK YAPMAK İSTEDİM YAPTIRMADILAR"
Kısacası öğretmen oldum, kendi mesleğimi yapmak istedim, yaptırmadılar. Ya parası yetmiyor, ya yer yok ya adamın yok. Desteğin yok, tanıdığın yok. Türkiye'nin özeti zaten. İş yapmak istiyorsun. Yer açıyorsun, emek veriyorsun. Orada da 'paran yetmedi, daha büyük paralar var' dediler. Yine para sevdası. İnsanların son dönemdeki hali. Sonuç Karacasulu bir genç işsiz olarak kaldı. Gider iş buluruz ama keşke burada olsaydı yani. Karacasu'da olsaydı.
"AMACIM İŞ İSTEMEK DEĞİL, KARACASU GENÇLERİNİN SORUNUNU DİLE GETİRMEK"
Şu an günlük işlerde çalışıyorum. Tarla bahçe işleri yapıyorum. İş arayışım devam ediyorum. Ama şunu kesinlikle belirtmek istiyorum. Bu röportajı veriyorum diye kimseden bir beklentim bir yardım talebim yok. Allah'a şükür durumum iyi, çok şükür çalışıyorum. Gencim de zaten. Şunu derlerse kırılım yani. Bunu bir amaç için yapmış, iş istemiş derlerse üzülürüm. Acındırmak için yapmıyorum bunu. Gerçekten ciddi ciddi biz Karacasulu gençler olarak ne zaman Karacasu'da yaşamak güzel diyeceğiz rahat rahat. Mesela benim çocuğum burada doğsun, büyüsün, devam etsin diyebilecek miyim ben. Karacasu bu hale getirilsin istiyorum. Yoksa kimseden bir beklentim yok. Ne maddi ne manevi hiç bir şekilde.




