"Tabip neşter vurma gönül yarama,
Kapat üzerini sar gizli kalsın,
Zahmet edip boşa ilaç arama,
Fark eden olmasın, dur gizli kalsın.Yaradanım hoş yaratmış cismini,
Gönlümün köşküne astım resmini,
Sayıkladım durdum yârin ismini,
Allah’ın seversen, sil gizli kalsın.Sevdiğimi söyle, durma koş götür,
Mektup yazamadım, zarfı boş götür,
Gözlerimden birkaç damla yaş götür,
Götür sevdiğime ver gizli kalsın.Sevdasını çektim çile demedim,
Bülbüle demedim, güle demedim,
Kalbimde sakladım, ele demedim,
Bırak gönlümdeki yar gizli kalsın.Eminoğlu sevda yaşattım serde,
Can dayanmaz aşk denilen bu derde,
Senden sorarsa “Mezarı nerde?”
Onu da söyleme, yer gizli kalsın."(Aşık Sıtkı Eminoğlu)Yaşayan bir Aşık'ın şiiriyle başladım bugün sözlerime.
Ne güzel dizeler değil mi?Değeri kaybedilince anlaşılan iki şeyden biridir sanatçılar, şairler, ressamlar.Diğeri de SAĞLIK.Anadolu'nun her bir tarafından duygu fışkırıyor adeta.
O duygular sanatla birleşince de okşayıveriyor yüreğimizi.
Bazen hüzün, bazen de neşe.
Kimi zaman şiire dönüşüyor, kimi zaman bir öyküye, kimi zaman da bir tuvalde resmediliyor bu duygular.Bundan birkaç yıl önce ata toprağım olan Aydın Sultanhisar Güvendik köyünde amcamlara mutat aile ziyarete gitmiştim.Amcam ve resim bölümünde yüksek lisans yapmakta olan küçük kızı Buse ile birlikte onların çilek bahçesine dolaşmaya çıktık.Buse hem bizimle sohbet ediyor hem de heyecanlı heyecanlı telefonuyla kuru yaprakların, minik böceklerin, hatta doğadaki küçücük taşların fotoğrafını çekiyordu.Ne yaptığını sorduğumda;
" Abi ben sanatımın can suyunu toraktan alıyorum ve sanatımı doğa ile besliyorum." dedi.Tam anlamıyla ne demek istediğini anlayamamıştım. Ama doğanın naturel renklerine olan tutkusu besbelliydi.Tam olarak hangi sanatla uğraştığını sorduğumda "illüstrasyon" dedi ve cebinden minik bir defter çıkardı.Doğa ile hayal gücünün birleşmesinden oluşan rengârenk çizimlerini gösterdi.
Renkler ahenkle dans ediyordu adeta ama özgün çalışmalar olduğu renklerin canlılığı ve uyumu dışında bir fikir beyan edememiştim kuzenime.
Uğraştığı sanatı çok sevdiği ve zevkle yaptığı hissediliyordu.Neyse birkaç yıl geçmişti aradan.
Buse eğitimini ve sanatsal çalışmalarını İzmir'de sürdürüyordu artık.Geçtiğimiz aylarda Babası Muhittin Amcam ve Değerli Yengem Nevcihan Hanım, Buse'nin Vestel markası için çizimler yaptığını ve artık orada çalıştığını söylediler gururla...Açıkçası sanatsal değil de teknik çizimler için çalıştığını düşünmüştüm ilk başta.
Ta ki bir akşam televizyonda Vestel reklamlarında rengarenk buzdolaplarını, bulaşık ve çamaşır makinalarını görünceye kadar.Meğerse bizim Buse ve değerli ekip arkadaşları, Vestel beyaz eşyaları ve küçük ev aletleri için bu toprakların kültürünü yansıtan renklerden oluşan desen çalışmaları yapıyormuş.Çilek bahçesinde kendinden büyük paltosunun iç cebinden çıkarıp bana gösterdiği o küçük defterdeki renkler ve desenler Vestel Aslıfilinta adıyla lüks beyaz eşyaların üzerinde dans ediyordu.
O çilek bahçesinde "Bir gün birileri benim sanatımın değerini anlayacak abi" demişti ve inanmıştı Buse.O artık profesyonel bir illüstrasyon sanatçısıydı.
Başarmıştı bizim kız.O ve ekip arkadaşları çok büyük bir işe imza atmışlardı.Sanatın maalesef tozlu raflarda, bakırcı dükkanlarında, çamur atölyelerinde ve birçok izbe yerlerde hapsolup kaldığı çağımızda evlerin mutfaklarına kadar girebilmek ne güzel bir duygudur.Düşünsenize resmettiğiniz desen, yıllar boyu elle dokunulacak, gözle görülecek.
Acıkınca, susayınca, temizleyince hatta canınız çay isteyince lüks bir çaydanlıkta elinizin altında olacak...
"Yaşamın sırrı sevmektir, sahip olduğunu sev, sevdiğinle kendini keşfet."
Parolasıyla VESTEL Aslı Filinta Retro serisi Türkiye’nin kültürel mirasını gelecek nesillere aktarmak amacıyla, ünlü tasarımcı Aslı Filinta ile Retro Ailesi için yeni bir seri hazırladı.Teşekkürler Aslı Filinta.
Tüm emek sahiplerine okuyucularım adına isim isim, ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum.
Büyük emekleri olan proje ve sanat danışmanı Ceyda Candaş'a,
Sanatçılar: Hüsna Altun, Buse Babacan, Selin Erdem, Dila Sökmen, Aysel Güneş'e,
Pazarlama Genel Müdürü Duygu Badem Uylukçuoğlu'na,
Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Osman Badur'a,
Marka İş birlikleri ve İş Geliştirme Müdürü Deniz Demir Artukoğlu'na,
Marka İş birlikleri ve İş Geliştirme Yöneticisi Gözde Demiröz'e,
Marka İletişim Yöneticisi Serkan Han'a,
Mutfak Ürünleri Endüstriyel Tasarım Yöneticisi Halil Göksal'a,
Marka iş birlikleri ve iş geliştirme uzmanı Büşra Sevinç'e,
Grafik tasarımcı Halil Gökdal'a,
Görsel İletişim ve İçerik Uzmanı Hakan Gümüş'e,
Video Editörü Fatih Ay'a,
Endüstriyel Tasarım Laboratuvar Teknisyeni ibrahim Uca'ya,
Sonsuz teşekkürler...
En büyük teşekkür de Sayın Ahmet Nazif ZORLU ve ülkemizin gururu olan VESTEL'e.Sümerbank basmalarının önce evlerimizden daha sonra hayatımızdan çıkarılmasına inat,
Benzer renkleri sanatla yoğurup evlerimize kadar getirdiğiniz için sizlere minnettarız VESTEL.Bu topraklarda yetişen sanatçı ruhlu insanları, kuzenim Buse'yi anlayıp, onlara inanıp fırsatlar verdiğiniz için de müteşekkiriz VESTEL.Umarım hedeflerinize ziyadesiyle ulaşırsınız, bu toprakların aynası olmaya çok uzun yıllar devam edersiniz.Sanata ve kültüre değer verenler zaten çok yaşarlar.
Çok yaşayın!Yaşasın KÜLTÜRYaşasın SANATSağlıcakla...