Üç yıl önce ADÜ Rektörlüğü’ne atanan Prof. Dr. Osman Selçuk Aldemir, görev süresi boyunca ortaya koyduğu yöneticilik anlayışıyla takdir topluyor. 2017 yılında Türkiye’de yılın bilim adamı seçilen Rektör Aldemir, ADÜ’ye her alanda değer katmak için gece-gündüz demeden görevini layıkıyla yerine getirmeye çalışıyor. Hoşgörülü, sevecen ve beyefendi kişiliğinin yanı sıra bilim alanındaki başarılarıyla tanınan Rektör Aldemir ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. ‘Size Dair’ adlı köşemizin altıncı konuğu olan Aldemir, kendisine dair bilinmeyenleri ve özel yaşantısını gazetemizin muhabiri Mehmet Kavas’a samimi bir dille anlattı.

*Kendinizi tanıtabilir misiniz?


Malatya’da 1968 yılında doğdum. Üniversitemi Fırat Üniversitesi’nde master ve doktorayı ise Konya Selçuk Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra Aydın’a geldim. Yaklaşık 18 yıldır Aydın’da yaşıyorum. Yardımcı Doçentliğimi, Doçentliğimi ve Profesörlüğümü de Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde aldım. 2019 yılında Adnan Menderes Üniversitesi’ne ‘Rektör’ olarak atandım. Bu görevi hakkıyla yerine getirmek için gece-gündüz çalışıyorum. Evliyim ve bir oğlum var. İleri seviyede İngilizce biliyorum. Orta seviyede Fransızca ve Almanca biliyorum, ayrıca kısmen de İspanyolca biliyorum.

*20 yaşındaki kendinize ne söylemek isterdiniz?


O zamanlarda imkânlar şimdiki gibi değildi, geleceğe endişe ile bakıyorduk, önümüzü göremiyorduk. Son 20 yıldır Türkiye, ‘ben varım’ diyen bir ülke. 20 yaşıma bu zihniyetle dönmüş olsaydım, yapacaklarım şimdi olduğum durumdan kat be kat fazla olurdu. Yine de çok şükür doğru işler yapmışız ki bugün doğru yerlerdeyiz.

*Hayatınızda bir dönüm noktası var mı? Gerek hayatınızda gerek kariyerinizde size etki eden bir kişi var mı?


Akademik hayatı tercih ederken bir dönüm noktam var. Bu seçimi yapmamda çok büyük etkisi olan, örnek aldığım çok değerli bir abimiz, hocamız vardı. Onun desteğini hiçbir zaman unutamam; hayatımın eşik değerlerinden birisiydi. ‘Allah’ım beni doğru zamanda, doğru yerde, doğru insanlarla karşılaştır.’ diye sürekli dua ediyorum. Rabbim’in beni hep doğru zamanda, doğru yerde, doğru insanlarla karşılaştırdığına inanıyorum. Özellikle ailem bana çok büyük destek oldu. Hayatımda desteklerini daima üzerimde hissettiğim 2 abim var. Bugünlere gelmemde onların etki ve gayretleri vardır.

*Hayatınızın olmazsa olmazı dediğiniz üç şey nedir?


Her metrekaresi eşsiz bir güzelliğe sahip vatanım, mensubu olmaktan onur duyduğum milletim, gölgesinin mazlumlara güven, zalimlere korku saldığı şanlı bayrağım ve Rabbimin her daim bizleri kucaklayan çağrısı ezanım… Beni ayakta tutan, kıymetli değerlerim bunlar.

*Hayatta iyi ki yapmışım dediğiniz bir şey var mı?


Hayatımın her anını, her dakikasını iyi ki yapmışım diyerek yaşıyorum; bir pişmanlığım yok. Allah, ‘İyi ki yapmışız’ dediğimiz şeyleri arttırsın. Yaptıklarımız, niyetlerimiz hep hayırla karşılık bulsun inşallah.

*Bu konuda yetenekliyim dediğiniz bir alan var mı?


Spor ve müzikte çok iyi olduğumu düşünüyorum. Futbolu, basketbolu, masa tenisini iyi oynarım. Müzik konusunda ise profesyonel bir müzik geçmişim var. İyi bir bilim adamıyım. Kendi bilim alanında da sayılı kişilerden birisiyim. 2017 yılında Türkiye’de yılın bilim adamı seçildim. Farklı alanlarda farklı çalışmalarım var. Türkiye’de PCR teknolojisinde doktora tezinde çalışan ilk akademisyenlerden biriyim. Yaklaşık 25 yıl önce PCR çalışan biriyim. Bilim adamına yakışır kurallarda her gün kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Öğrenmek yaşam boyu devam eden bir süreç.

*En sevdiğiniz huyunuz nedir?


Kin tutmam, affetmeyi seviyorum. Kızdığım bir olay karşısında 10-15 dakika sonra çok çabuk şekilde yatışıp, affedebiliyorum. Bu huyumu seviyorum. Küskünlüğü ve kırgınlığı kendime yakıştıramadığım gibi hiç kimseye de yakıştıramıyorum. O kadar uzun değil yaşamımız. Aldığımız nefesin kıymetinin bilerek hayatı dolu dolu geçirmemiz gerekiyor.

*En sevmediğiniz huyunuz nedir?


Çok çabuk ikna edilmem sevmediğim bir huyum. Biri geliyor, bir şey anlatıyor, inanıyorum. ‘Ben olsam buna o yalanı anlatır mıyım, anlatmam’ diyorum ve o zaman doğru anlatıyor, doğru söylüyor’ şeklinde düşünerek karşımdakine inanıyorum. Ama son zamanlarda bu konuda daha titiz davranıyorum.

*Neye tahammülünüz yok, en çok neye kızarsınız?


Vatanım söz konusu olduğunda büyük bir hassasiyetim var. Ülkemize ve değerlerine ihanet edene ya da milli ve manevi değerlerimiz konusunda hassas davranmayanlara tahammülüm yok. Ayrıca devletin parasını, hoyratça ve savurganca kullanılmasına da asla tahammül gösteremem. Ülkemizin kıymetini bilmemiz lazım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, evlatlarına ayrım yapmadan yatırımlarına son hız devam ediyor. Bu anlamda ödenekler geliyor. O ödenekleri çok titizlikle kullanmak zorundayız. Devleti zarara uğratacak bir ihalenin içinde olmadım, olmam da. Buna da tahammülüm yok. Araştırırım, babamın oğlu da olsa eğer ikili bir ilişki hissettiğimde ona bu fırsatı tanımam.

*Hayatta bir pişmanlığınız var mı?


Bu yaşıma kadar bir pişmanlığım yok. Keşkelerim demeyeceğim ama kariyer günlerinde keşke demek yerine şunu şöyle yapsaydım daha başarılı ya da daha farklı olabilirdi dediklerim var.

*Sizi en iyi anlatan cümle nedir?


Ben kendisini ülkesine adamış bir devlet adamıyım ve bunu da hakkıyla yerine getirdiğime inanıyorum. Daha çok öğreneceklerim var. Dün yaptığımızı eleştirebilecek nitelikte olduğumu hissediyorum. Bu da beni daha başarılı hale getiriyor.

*Bir gününüz nasıl geçiyor?


Düzenli olarak sabahları kahvaltı yapıyorum. Sabah üniversiteye geldiğimde ilk yaptığım iş, bir önceki günden kalan imzalar. İmzaları zihnim açıkken ve yorulmamışken yapıyorum. Toplantılarımız var. Üniversitemizle ilgili kısa ve uzun vadeli çalışmalarımızı planlıyoruz. Akşama kadar boğulmadan, sağlıklı kararlar vererek üniversitemizi Aydın ile bütünleşik kılabilecek politikalar üreterek öğrencilerimizi geleceğe hazırlamaya çalışıyoruz. Akşam eve gittiğimde yemek yedikten sonra sporumu yapıyorum. Çay molasının ardından her gün saat 23.15’te evimde çalışma odasına geçiyorum, burada saat 02.30’a kadar çalışmamı yapıyorum. Günlük planladığım programları bir daha orada gözden geçiririm. Ertesi gün yapmamız gerekenleri tek tek sıralarım. İbadetlerimi yerine getiririm.

*Bu yoğun tempoda kendinizi nasıl dinlendiriyorsunuz? Ailenize vakit ayırabiliyor musunuz?


Ben bu göreve yorulmaya ve uykusuz kalmaya geldim. Çünkü bizim buna ihtiyacımız var. Dolayısıyla ailemi de bu konuda takdir ediyorum. Eşim, her zaman yanımda oldu, destekçim oldu. Bu işin hayatımın birinci kısmına yerleştiğini eşimle konuşmuştuk zaten. Ben burada yönetici pozisyonunda olduğum için hayatımın en önemli mihenk taşlarından biri bu oldu. Bu konuda eşimin ve ailemin desteklerinin, fedakarlıklarının hakkını ödeyemem. Aile çok kıymetli bir birliktelik.

*Aydın’ı tek kelimeyle anlatsanız ne dersiniz?


Aydın, kurban olduğum Allah’ın yarattığı cennet. İklimi, havası, suyu, denizi her şeyi çok güzel. Aydın’ın insanı çok değerli. Öğrenci kenti sıralamasında Aydın, ikinci seçildi. Bunun sebebi kıymetli Aydın halkı ve onların gösterdiği misafirperverlik. Aydın halkının öğrencilere bakış açısı çok farklı. Üniversite öğretim üyelerine bakış açısı çok farklı. Ayrıca bereketli ve ucuz bir memleket. Aydın sevdalısı bir insanım. Bunu her platformda her ortamda söylüyorum. Ankara’ya gittiğimizde küçücük de olsa oraya bıraktığımızda üzerinde Aydın inciri, zeytinyağı yazması bizim için çok önemli. Çünkü bir marka değeri oluşturuyoruz orada. Aydın’ı ürünleriyle birlikte ön plana çıkartıyoruz. Gerçekten Aydın’ın yaşanabilecek bir çevre ortamı olduğunu ifade ediyorum. Aydın’ı o kadar övüyoruz ki binlerce insan buraya gelmek istiyor. Benim annem, babam ve abilerim burada yaşıyor. Biz Aydınlı olduk artık. Her platformda da söylüyorum. Aydın ve Adnan Menderes Üniversitemle gurur duyuyorum. Aydın herkese nasip olmayacak bir güzellik.

*Dünyanın 8’inci harikasını seçmeyi size verselerdi, nereyi seçerdiniz?


Kuşkusuz bütünüyle Aydın’ı seçerdim. Doyduğum yer, mutlu olduğum yer, yaşadığım yer, çevremin ve ailemin olduğu yer. Aydın’ı çok seviyorum.

*Elinizde sihirli bir değnek olsaydı, dünyada neyi değiştirirdiniz?


Çok şey var.

*Hangi takımı tutuyorsunuz? En beğendiğiniz sporcu?


Galatasaray. Hagi’yi çok beğeniyorum.

*Bir toteminiz var mı?


Totemim yok ama dualarım var. Bizi ayakta tutan da dualardır zaten.

*En sevdiğiniz yemek?


Makarna. Her gün olsa her gün yerim.

*En sevmediğiniz yemek?


Allah kimseyi yoklukla terbiye etmesin. Yemek seçmem. Sadece çok yağlı yemekleri fazla tüketemiyorum, rahatsız ediyor.

*En son okuduğunuz kitap?


En son, “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” adlı eseri büyük bir dikkatle okumuştum.

*Ne tür müzik dinliyorsunuz? Dinlediğiniz ses sanatçı kimler?


Kaliteli olan her türden müziği dinlerim. Blues, Halk Müziği, Arabesk; fark etmez dinlerim. Hiç anlamadığım bir dilde söylenen ama kaliteli olduğunu enstrümanlardan duyduğum, o ahengi hissettiğim müziği mutlaka dinlerim. Çok gelişmiş bir müzik sistemim var, müzik beni dinlendirir. Sözlerine dikkat etmem daha çok müziğiyle ilgilenirim. Elektro gitar, akustik gitar, elektro bağlama, perdesiz elektro gitar, ud, tambur, cümbüş, piyano ve kemençe çalarım. En beğendiğim ve birlikte çalışma fırsatı da bulduğum müzisyen Orhan Gencebay. Müslüm Gürses’i yine bu kulvarda tek geçerim. Hakan Altun, Orhan Ölmez, Murat Kekilli de severek dinlediğim müzisyenler.

*En son izlediğiniz dizi ya da film?


‘Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz’ adlı diziyi severek izliyordum. Oturup başından sonuna kadar izlediğimi hatırlamıyorum ancak fırsat buldukça izlemeye çalışıyordum. Evimiz bahçeli olduğu için daha çok bahçede vakit geçirmeyi seviyorum.

*Bir film çekseniz ismi ve konusu ne olurdu?


Bilim ve İslamiyet olurdu, çünkü bence bu iki konu birbirinin içinde zaten. Bilim ve İslamiyet’i birbirinden ayırt edemezsiniz. İslamiyet’in bize anlattıklarını çoğu zaman bilim uzun seneler sonra bize açıklamıştır. Sadece bizim kitabımız ‘OKU!’ diye başlıyor ve bize bilimi, doğru düşünmeyi ve gelişmeyi öğütlüyor. “İki günü aynı geçiren ziyandadır…” Bu anlamda bilim ve İslamiyet’i anlatan bir film olurdu. Keşke İslami bilgilerle ilgili bir fakülte de bitirseydim bunu çok daha net anlatabilseydim.

*Sizce, hayatı en değerli kılan şey nedir?


Bize lütfedilmiş en değerli şey yaşamdır.

*Hayatta en sevindiğiniz an?


Oğlum doğduğunda çok sevinmiştim. Ben çok sevindiğimde nefes alamaz gibi oluyorum.

*Hayatta en üzüldüğünüz an?


Tabi üzüntülerimiz var. İnsan bir şey kaybettiğinde üzülür. Kaybettiğim şeylere üzülüyorum.

*Yapmaktan keyif aldınız şeyler nelerdir?


Ben sosyal bir insanım. Saatlerce arkadaşlarla sohbet edebilirim ama bir beklenti olmalı, herkes samimi ve içten olmalı. Müzikle uğraşmak ve bestelerim bana keyif veriyor.

*Gençlere bir çağrınız var mı?


Gençlere çağrımız medeniyet yarışında ülkemizi bir adım öne taşıyacak donanıma ve yeterliliğe ulaşmak için çok daha fazla çalışmaları ve gelecek nesillere duruşlarıyla, karakterleriyle ve disiplinleriyle örnek olmalarıdır. Ülkemiz son dönemde gerçekleştirdiği atılımlarla medeniyet sahnesinde artık bir rol model olmuştur. Türkiye, tarih sahnesini şekillendirenler tarafında, gayretiyle dünyanın güzünde artık bambaşka bir yerdedir. Bu büyük sorumluluk, gençlerimizin yani geleceğimizin bu konuda vereceği destekle çok daha başka yerlere gidecektir. Türkiye kabuğunu kırmış, olayların içinde bir ülke değil, olayların gidişatını belirleyen bir lider konumuna yükselmiştir. Bundan sonrası medeniyet inşasında daha fazla gayret, daha fazla sorumluluk ve daha özverili çalışmaktır. Bizim gençlere güvenimiz tamdır; ülkemizin gençliği Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda, 15 Temmuz’da üzerine düşen sorumluluğu almıştır. Medeniyet yarışında alacakları sorumluluktan da hiç kimsenin şüphesi yoktur. Bizler onların yolunu açacağız, tecrübelerimizle rehber olacağız ve bu yolda daima yanlarında olacağız.