Çoğumuz hayvanları severiz. Yoldan geçerken başını okşarız, önüne bir kap su koyarız veya evde ki yemeklerimizden kalanları veririz. Peki hangimiz işlek bir caddedeki dükkanımızı sokak hayvanları için tahsis ederiz? Hatta elektriğini, suyunu cebimizden öderiz? Bununla da yetinmeyip sokak hayvanları için mama, hasta altı bezi ve bakım masraflarını üstlenir miydik? Bunları da geçelim. Başka bir yerde 8 saat çalışıp, sonrasında ki zamanı dinlenmeye ayırmak yerine 2-3 saat daha sokak hayvanları için ayırır mıydık? İşte tüm bunları yapan bir insan var. Ben 'insan' diyorum ama belki de o bir 'Melek'tir kim bilir? Bugün ki konuğum Sokak Hayvanları Koruma Derneği (HAYTAP) Aydın İl Başkanı Şenay Hastaoğlu Tekinbaş.
Röportaj için kendisini aradığım da dernekte çok sevdiği kedilerinin altını temizliyordu. Gelin maddi manevi bin bir fedakarlıkla, o çok sevdiği canlar için uğraşan Şenay hanımı ve derneğini daha yakından tanıyalım. Ahmet Çelik: Öncelikle HAYTAP derneğini bize biraz anlatabilir misiniz?
Şenay Hastaoğlu Tekinbaş: Aydın Hayvan Hakları Koruma Derneği, 2011 yılında kuruldu. Biz bu işe barınak gönüllüsü olarak başladık. Barınağa hafta sonları etkinlik yapıyorduk. Dernekleşirsek taleplerimizin biraz daha kolay gerçekleşebileceğini düşündük. Böylece dernekleşmeye gittik. Gönüllülerimiz ve üyelerimizle birlikte hareket ediyoruz. Amacımız sokakta yaşayan hayvanların şartlarını biraz daha iyiye taşıyabilmek için çabalıyoruz.

'SOKAK HAYVANI DİYE BİRŞEY YOKTUR. SOKAKTA YAŞAMAYA MECBUR BIRAKILMIŞ HAYVAN VARDIR'

Sokak hayvanı diye bir şey yoktur. Sokakta yaşamak zorunda bırakılmış hayvan vardır. Buna da ne yazık ki bizler sebep oluyoruz. Bizler bu hayvanları sokakta yaşamaya terk ediyoruz.
Sokak hayvanlarından belediyeler sorumlu ve ne yazık ki onların 'mal'ı konumunda. Bunu çok üzülerek ve istemeyerek söylüyorum. Bakımevleri ve rehabilitasyon merkezleri aracılığıyla da onların bakımı yapılır ve ihtiyaç sahibi hayvanlar orada tutulur. Kısırlaştırılıp bırakılır. A.Ç: Hayvan hakları yasasının çıkması neden önemli?
Ş.H.T: 5199 sayılı hayvan hakları koruma kanunu var. Onda da diyor ki; sokak hayvanlarıyla ilgili tek çözüm, alınır kısırlaştırılır, alındığı yere bırakılır.
Burada derneklerin rolü, gördüğü aksaklıkları, yapılması gerekenleri, yanlış uygulamaları dile getirerek, kurumlar aracılığıyla içişleri bakanlığı aracılığıyla düzeltmeye çalışmak.
Derneklerin bir kedi alayım, bir köpek alayım gibi bir görevi yoktur. İnsanlar ne yazık ki bunu anlamıyor. Çocuklarla ilgili çalışma yapan bir derneğin kapısına götürüp çocuk bırakılmıyor. Ama ne yazık ki iş hayvan olunca kapıya hayvan bırakılmasıyla iş başlıyor. Derneklerin amacı bu değildir. Kurumları çalıştırmaktır.

'ARABA GARAJIMI OFİSE ÇEVİRDİM'

Araba garajımı ofise çevirdim. Daha ilk günden kapımıza bırakılan kediyle işe başladık. Hiç oturup bir toplantı yapamadık. Gazeteci arkadaşlarımızı ağırlayamadık, konuşamadık. Şu an dernek ofisinde 10 tane kedi kafesimiz var ayrıca açıkta kedilerimiz var.
Barınakta tedavi edilmeyen hayvanları tedavi ettiriyoruz. Böyle olunca belirli bütçeye ihtiyaç duyuyoruz. Bunu da bağış ve desteklerle çözmeye çalışıyoruz.

'DERNEK DEYİNCE İNSANLAR KORKUYOR'

İnsanlar dernek deyince korkuyorlar, yaklaşmak istemiyorlar. Acaba diyorlar. Türkiye'de kurulan derneklerin yüzde 50-60'ı içki içebilmek için lokal üzerine, yüzde 20-30'u dolandırmak için, yüzde 10'u gerçekten faaliyette bulunmak için açılır.
Bize ölmek üzere olan çok hayvan geliyor ve bu iş sinir gerektiriyor. Ağlamaktan diğer hayvanlara faydamız dokunmuyordu. Biz bunu aştık. Katılaştık artık zamanla.

'DERNEK ÜYE İŞİ DEĞİL GÖNÜL İŞİ'

A.Ç: HAYTAP derneğine kimler üye olabilir?
Ş.H.T: Derneğimize 18 yaşını tamamlamış herkes üye olabilir. Başvuru formunu doldurması, bir adet fotoğraf, nüfus cüzdanı fotokopisi bir de yıllık 30 lira aidat vermesi gerekiyor. Evet, yıllık 30 lira. Oldukça komik bir rakam. Uzun süredir üye kaydı yapmıyorum. Bu iş üye olmakla değil, gönüllülük esasıyla yapılıyor. Boş yere evrak hazırlayıp kayıt almak anca bizim işimizi artırıyor. Zaten bize destek olanların yüzde 90'ı derneğimize üye olmayan insanlar.


'YÜRÜRLÜKTE OLAN KANUNLAR YETERSİZ'

Yürürlükte olan 5199 sayılı kanun var. 2004 yılında çıkmış bir kanun bu. Yoklukta iş görür tabiriyle çıkarılmış bir kanun. Ama çok yetersiz bir kanun. HAYTAP hayvan hakları federasyonuna bağlı bir dernek. HAYTAP kurulduğu günden bu yana yasa değişikliğiyle ilgili mücadele veriyor. Mevcut yasa da bir kediye, bir köpeğe veya herhangi bir canlıya eziyet etmenin, boynuna ip bağlamanın, kesmesinin, asmasının, öldürmesinin, işkence etmesinin cezası 690 lira. Çünkü kabahatler kanununa göre değerlendiriliyor.
Kabahatler Kanununa göre kapalı alanlarda sigara içmenin cezasıyla, bir hayvanı kesip doğramanın cezası aynı. Bu rakam sadece hayvanın kendi hayvanı veya bir başkasının hayvanı olmasına göre değişiyor. Sahibi tarafından ayakları kesilen köpeğin sahibine sadece 183 lira ceza verildi.
A.Ç: Sizin hayvanlara ilginiz, sevginiz nasıl başladı?
Ş.H.T: Çocukluğumdan beri hayvanlara ilgim var. Sürekli eve hayvan almak istiyorduk. Annem ve babam çok duygusal insanlar. Aslında biz daha çok köpek severdik. Köpek almak isterdik eve. Sivaslıyım, 8 yaşında Aydın'a geldik. 'Anne ne olur eve bir köpek alalım' diye diye aldırdık ve o günden beri hiç hayvansız kalmadım. Şimdi evde 6 tane kedim var ve hiç sıkılmıyoruz.
A.Ç: Hayvanlara olan sevginizi gayet iyi tanıyoruz. Sizi de yakından tanısak?
Ş.H.T: Evliyim. 17 yaşında bir kızım var. 22 yıllık devlet memuruyum. İşletme mezunuyum bunun yanında hayvanlara olan ilgim ve sevgimden dolayı veteriner teknikerliğini okudum. Hobilerim var. Boyamayı seviyorum. Buradan kazancım olunca yine hayvanlar için harcıyorum. Küçük şeyler bunlar tabii ki. Bana 'dışarda bu kadar muhtaç insan varken neden hayvanlara yardım ediyorsun?' diyorlar. Onlara ben hayvanları seçtim siz de onlara yardım ediyorum. Ben misyonumu hayvan üzerine seçtim ama bunun yanında insanlara yardım etmeyi de ihmal etmiyorum. Arkadaşlarımızla birlikte zihinsel engelliler kreşine gidip orada ki çocuklara yardım ediyor, hoş vakit geçiriyoruz.

Şenay hanımla soru cevap:

- En sevdiğiniz evcil dostunuz: Kedimiz Ceppa
- Hayvanları ne korur? : Önce insan sonra yasa
- Tavsiye ettiğiniz evcil hayvan: Kedi kolay, köpeğin sevgisi ayrı
- En sevdiğiniz hayvan adı: Ben hepsine çocuğum diyorum ( gülüyor )

Röportajımız esnasında en dikkat çekici sözler:

- En önemli sorunumuz hayvanları yuvalandırmak
- Hayvanların altına sermek için gazete ve çarşaf yalvardığım oldu
- Elektrik, su, mama gibi sabit giderlerimiz var. Bunun yanında yıllık 30 lira gibi komik bir üyelik aidatımız var
- Günlük en az 2 3 saatimi dernekte harcıyorum
- Serçe'nin içinde de bir ruh var, filin içinde de. Hayvanın küçüğü büyüğü olmaz
- Tema vakfı gönüllüsüyüm. Doğa'ya, hayvanlara ve insanlığa faydalı olabilecek her iş'te gönüllü olmamız gerekiyor
- Evde oturup boş boş tv ve dizi izleyen insanları saksıda ki çiçeklere benzetiyorum
- Kısırlaştırma yapılmadan sadece hayvanları beslemeye karşıyım