Ekosistemi Koruma ve Doğaseverler Derneği (EKODOSD), Kuşadası'nın sevilen ve başarılı iş kadını, kentte faaliyet gösteren Değirmen Eko Yatırım A.Ş. sahibi Gürsel Tonbul'u konuk etti. Kuşadası'nın yanı sıra çevresinden de davetlilerin yoğun katılım gösterdiği ''Merhaba Zeytin'' adını taşıyan söyleşi etkinliğinde, zeytinin Kuşadası'nda varlığı, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin yaşadıkları zorluklar, Kuşadası için büyük değere sahip ve kültür mirası olarak bilinen Oleatrium Zeytin ev Zeytinyağı Müzesi ile son günlerde ülke gündeminde büyük yankı uyandıran zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasını öngören ve TBMM'de görüşülen yasa teklifi kapsamlı olarak konuşuldu.

''ZEYTİNE BAĞLANMAK VEFALI SEGİLİYE SONSUZ SADAKATLE BAĞLANMAKTIR''

EKODOSD çok amaçlı bahçede düzenlenen ve Kuşadası'nın zeytin ve zeytin yağı başta olmak üzere ekolojik tarımda en başarılı isimlerinden biri olarak tanınan Değirmen Eko Yatırım A.Ş. sahibi Gürsel Tonbul'un konuk olarak katıldığı söyleşi etkinliğinde Tonbul, zeytin ve zeytinyağı sevdasının Egeli bir aileye gelin olarak gitmesiyle başladığını anlatarak, ''Zeytin ağacı, 'Ölümsüz ağaç, sonsuz yaşam' demektir. Zeytin ağacı hayat ağacıdır. Geçmişten geleceğe miras kalan yaşayan tarihtir. Atalarımızdan devir alıp bizim ataları olacağımız ve geleceğe miras bırakacağımız ağaçtır. Korunması gereken doğal anıttır. Zeytin hangi yaşta olursa olsun ekoloji ile dost, kurda ve kuşak yuva olan bir ağaçtır. Ölümsüz olarak bilinen zeytin ağacı, binlerce yıllık hafızasını bugüne aktarır. Barış, sevgi, dostluk ve medeniyet ağacıdır zeytin ağacı. Zeytine sevdalanmak, vefalı sevgiliye sonsuz sadakatle bağlanmaktır'' zeytin ağacına duyduğu sevgiyi ve bağlılığı davetlilerle paylaştı.

Bozdoğan eski Kaymakamı için Bakanlık'ta cenaze töreni düzenlendi
Bozdoğan eski Kaymakamı için Bakanlık'ta cenaze töreni düzenlendi
İçeriği Görüntüle

YAPILAŞMLARA KURBAN EDİLEN ZEYTİN AĞAÇLARI

Zeytin ağaçlarının rant uğruna katledilişini izlerken yaşadığı üzüntünün boyutlarının kelimelerle ifade edilemeyeceğini anlatan Tonbul, ''Ne yazık ki son çeyrek yüzyılda sadece yaşadığımız coğrafyadan değil ülkemizin tüm coğrafyalarında, zeytin ağaçlarının yeni yaşam biçimi ve turizm adına yapılan yanlışlara kurban edilişine ellerimiz bağlı olarak şahit olduk. Yasalarla koruma altında olan, olduğunu zannettiğimiz zeytin ağaçları göz göre göre, tane ile değil bahçeler halinde yok edilerek, yapılaşmalar için söküldü ve yok edildi. Kimileri konut, kimileri otel, kimileri yol, kimileri alışveriş merkezi, kimileri otopark ve daha birçok adına çağdaş kent gerçeği denilen yapılaşmalara, betonlaşmaya ve aslında hepsi kısaca, ortak tibiri ile Rant'a bıraktılar yerlerini. Çevremizde bir yandan zeytinlik katliamı yaşanırken diğer yandan biz çocukluğumuzun en güzel anılarını zeytinliklerde yaşayan eşimin bana da bulaştırdığı zeytin ağacı sevdası ile aksi yöne söndürdük yüzümüzü. Toprağa ve doğaya olan tutkumuzla, gücümüz yettiğince zeytinlik aldık ve tesisler kurduk. Sevgi ve koruma güdüsü ile başlayan hikayemiz zaman içinde hayatımın en önemli parçası haline geldi. Bu süreçte organik tarımla tanıştım ve bahçeden şişeye organik zeytinyağı üreticiliğine başladım.'' dedi.

''YÜZDE 93'Ü MADEN SAHASI OLAN İLİMİZ VAR''

Özellikle son günlerde kamuoyunda büyük yankı uyandıran maden yasa teklifi karşısında çok zor günlerin yaşandığını belirten Tonbul, ''Maden Kanunu, 4 Haziran 1985 yılında yürürlüğe girdiği tarihten bu yana 30 kez değiştirildi. Bu değişikliklerin çoğu madencilik faaliyetlerini kolaylaştırırken doğa koruma önlemlerini zayıflattı. 2004 yılında eklenen maddeler, madenciliği büyük ölçüde serbestleştirdi. Örneğin, Madde 7'de yapılan değişiklikle ormanlar, milli parklar ve özel çevre koruma alanları gibi pek çok bölge madenciliğe açılabilir hale geldi. Her yeni düzenleme tahribat riskini artırdı. Bu öyle bir durum halini aldı ki, yüzde 93'ü maden sahası olan ilimiz var. TEMA Vakfı'nın 2019 yılından bu yana sürdürdüğü ruhsat haritası çalışmaları kapsamında, 29 ilde altın, gümüş, kömür ve bakır gibi 4. Grup maden ruhsatlarının yoğunluğu incelendi. 29 ilin yüzölçümünün ortalama yüzde 67'sinin bu madenlere ruhsatlandırılmış olduğu görüldü. Gümüşhane'nin yüzde 93'ü, Kütahya'nın ise yüzde 92'si madencilik ruhsatlarıyla kaplanmış durumda. Çalışmalar sadece 4. Grup madencilik faaliyetlerini kapsıyor. Bu oranlara kum, mermer ve taş ocakları dahil değil. 13 Haziran 2025'te TBMM'ye sunulan kanun teklifi, 19 Haziran'da Sanayi, Ticaret, Enerji Tabii Kaynaklar bilgi ve Teknoloji Komisyonu'na sevk edildi. Yasa teklifi tek bir noktası bile değiştirilmeden komisyonda geçirildi. Milli parkları, korunan alanları, sulak alanları, arkeolojik sitleri, özel çevre koruma bölgelerini, kıyıları, meraları, ormanları ve zeytinlikleri hiçe sayarak maden ve enerji yatırımlarına açan bu teklif 24 Haziran Salı günü genel kurul görüşüldü ve şimdi meclisten çıkacak karar bekleniyor'' dedi.

''HERŞEY ÖNCE ZEYTİN AĞACINI SEVMEKTEN GEÇER''

Zeytin ve zeytinyağı üretiminin ülkeye, bölgeye ve Kuşadası'na sağladığı yararların yanı sıra organik tarımda önemli uygulamalara ve zeytin ağaçlarının özelliklerine de değinen Tonbul, ''Zeytin ağacı yerel ekonomik bir değerdir ve yerel halkın öz geçim kaynağıdır. Meyvesi, yağı, yaprağı, ilacı, odunu, prinası, sabunu ve kerestesi ile büyük değer ve yaşam kaynağıdır. Ege halk mutfağının temel gıdası olan zeytin ve zeytinyağı Gastronomi değeri ile de bölge turizminde büyük fark yaratmaktadır. Zeytinyağı üreticiliğimde başarının önce zeytin ağacına saygı duymayı bilmek ve koruma kültürünü geliştirmekle mümkün olduğunu düşünüyorum. Ne zaman ki yaşadığımız toplumda, 'Hangi yaşta olursa olsun tek bir zeytin ağacı bile korunmalıdır' ilkesi her yaştan insanımız için sivil zeytin anayasası olarak hayatımıza yerleşirse, işte o zaman zeytinyağı da yaşamsal değeri olan bir meyve suyu olarak kabul görür, anlaşılır, kabullenilir ve üreticisine de hak ettiğini kazandırır.

Muhabir: AYLİN ESER