Hakkındaki iddialarla ilgili olarak yazılı açıklama yapan Didim Şanlıurfalılar Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı ve iş insanı Ahmet Özcan, kamuoyunu, iş insanlarını ve toplumu bilgilendirme adına açıklama yapmanın kaçınılmaz olduğuna dikkat çekti. Özcan, “Didim Şanlıurfalılar Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı ve bir iş insanı olarak kamuoyunu, iş insanlarını ve toplumu bilgilendirme adına bu üzücü açıklamayı yapmak kaçınılmaz olmuştur. Bilindiği üzere beş yıldır Didim Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele birimi, hakkımda şahsımı, ailemi ve hatta dernek üyelerimizi de hedef alan hukuksuz bir baskı politikası izlemektedir” dedi.

“SUÇ UNSURUNA RASTLANMADI”

Özcan, “Bu kapsamda zaman zaman yapılan tüm ev ve iş yeri baskınlarına; iletişimin denetlenmesi uygulamalarına, teknik ve fiziki takiplere rağmen şahsım yahut ailem aleyhinde en ufak bir suç unsuruna rastlanmamıştır. Suç ve suçla ilgili eylemimiz olmayacağından bundan sonra da rastlanmayacağına inancım tamdır. Buna rağmen her geçen gün şiddetini artıran bu baskılar bir yandan aile düzenimizi bozmakta diğer yandan bir iş insanı olarak ticaret yaptığım iş çevremi tedirgin etmekte; maddi ve manevi olarak zarara uğratmaktadır. Öyle ki; ticari itibarım hukuksuz bu eylemler aracılığıyla açıkça karalanmaya çalışılmaktadır. Büyük devletimizin her kademesinde hizmet veren görevlilerine; en üst makam olan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendiye saygım sonsuzdur. Ancak bunca incelemeye rağmen ve aleyhimde hiçbir suç unsuru bulunmadığı halde; her geçen gün şiddetini artıran bu baskı ve karalama çalışmasını yürüten; dahası şahsım dışında ailem ve iş çevreme hatta dernek üyelerine kadar yayılan bu baskıları yapan görevlilere karşı saygı duymamakta zorlandığımı üzülerek belirtmek zorundayım. Tekrar etmek isterim ki; bu saate kadar maruz kaldığımız hiç bir koruma kararı neticesinde aleyhimizde bir suç unsuruna rastlanmamıştır” ifadelerini kullandı.

“KEYFİ UYGULAMALARLA YAPILAN BASKIDAN ŞİKAYETÇİYİM”

Özcan, açıklamasının devamında şunları kaydetti: “Bugün yetkililerden talebim şayet aleyhimde ulaşılan en küçük bir suç unsuru varsa gereğinin derhal yerine getirilmesi ve adaletin sağlanmasıdır. Ancak ortada hiçbir suç unsuru olmamasına rağmen keyfi uygulamalarla üzerimde baskı; korku ve yıldırma çalışması yapan dahası bu hukuksuz eylemleri; devlet olanaklarını kullanarak gerçekleştiren görevlilerden şikâyetçi olduğumu belirtmek isterim. Devlet ile vatandaş arasında köprü kurma görevini yerine getiren; ilgili kurumlara yazı yazılmasını sağlayan ve şikâyetlerimizin araştırmasını yürüten; Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) tüm bu hukuksuz eylemleri avukatım aracılığı ile kanıtlarıyla birlikte beyan ettik. Bu beyanlarımızda haklarımızın savunulmasını ve ilgili kişilerin konu eylemleri bakımından hukuka uygunluk denetimi yapılmasını istedik. Nihayetinde bir vatandaş olarak yine çözümü, cevabı ve kararı devletimizden beklemekteyiz. Anayasal haklarımız üzerinde gerçekleştirilen bu kısıtlamaların keyfiliği karşısında yasal başvuru haklarımızı kullanmak zorunda kaldığımız İçin üzüntü içinde olduğumu belirtmek istiyorum.”

“YASAL HAKLARIMI KULLANACAĞIM”

Özcan, sözlerini şöyle tamamladı: “Şahsıma yönelik olarak gerçekleştirilen usulsüz baskınlar, aramalar (yatak odamda yatağımın üzerinde köpek gezdirilmesi gibi) orantılılık; gereklilik ilkelerine tamamen aykırı uygulamaların sorumlularına karşı tüm haklarımın saklı olduğunu; bu konuda yapılabilecek her tür yasal başvuruyu yapmakta kararlı olduğumu; bu amaçla gerekirse Anayasa Mahkemesi’ne dek, Hakimler ve Savcılar Kurulu’na; İçişleri Bakanlığı ve Müsteşarlığı makamlarına başvurularımızı yapıp hakkımızı savunma kararımı tüm kamuoyu ile paylaşmak isterim. Devletimizin gerçek suçlu ve suçluları en kısa sürede tespit ederek adaletin tecellisini sağlayacağına olan inancım tamdır.”