İncirliova Kent Konseyi tarafından, "İnsanca Bir Yaşam İçin Doğamızı Koruyalım" isimli bir konferans düzenlendi. Kültür Merkezi’nde yapılan konferansa konuşmacı olarak Germencik Doğa ve Çevre Derneği Başkanı Halil Çetinkaya, Aydın Tabip Odası eski Başkanı Metin Aydın ve avukat Akın Yakan katıldı. Sivil toplum kuruluşu ve siyasi parti temsilcileri ile vatandaşların ilgi gösterdiği konferansın açılış konuşmasını yapan İncirliova Kent Konseyi Başkanı Belgin Güler, evlatlarına bırakacakları temiz bir dünyadan daha kıymetli bir miras olmadığını, insanca bir yaşam için doğayı korumaları gerektiğini söyledi.

“AYDINLIYI ASGARİ ÜCRETLİ IRGAT YAPACAK"

Germencik Doğa ve Çevre Derneği Başkanı Çetinkaya, Aydın topraklarını yabancı iş birlikçi şirketlerin ‘enerji’ adı altında işgal ettiğini, bu topraklarda jeotermalden faydalanıp uzun vadede seracılık yapma planları olduğunu iddia etti. Bilimin 10-15 yıl gibi bir süreçte Aydın'da tarımın biteceğini söylediğini ifade eden Başkan Çetinkaya, "Yüzde 80'i tarımla geçinen Aydın'da toprak ölürse 1 milyonluk nüfus ne yapar? Tabi ki toprağını satacak. Kime satacak? Komşusuna satsa komşusu almaz. Kim alacak bu toprakları? Sermaye sahipleri alacak. Kendi toprağımızda Aydınlıyı asgari ücretli ırgat, çalışan yapacak" dedi.

“ÇOK CİDDİ MALİYETİ VAR”

Avukat Akın Yakan, bilimsel şekilde kullanıldığı takdirde jeotermal enerjinin temiz bir enerji kaynağı olduğunu söyledi. Jeotermal enerji santrallerinde en büyük sorunun reenjeksiyonun gerektiği gibi yapılmaması olduğunu belirten Yakan, "Yer altındaki jeotermal kaynak yer üstüne çıkarıldıktan sonra aynen yer altına gönderilmesinin, reenjekte edilmesinin çok ciddi bir maliyeti var. Bu maliyet işletme maliyetine oranı yüzde 30'lara varıyor. Yüzde 30 maliyete katlanmamak için birçok şirket, bunu sağlıklı bir şekilde reenjekte etmiyor. Halbuki reenjeksiyon yapılmaması ile insanların yaşam alanları kirlenmiş oluyor, hava, su, toprak olduğu gibi jeotermal sıvı ile işgal edilmiş oluyor" dedi. Gece herkes uyuduktan sonra jeotermal sıvının dere yataklarına, su kaynaklarına, toprağa bırakıldığını dile getiren Yakan, bu duruma yetkililerin de duyarsız kaldığını söyledi.

ÇÜRÜK YUMURTA KOKUSU

Aydın’daki jeotermal enerji santrallerinde bulunan teknolojinin yer altından jeotermal sıvı ile çıkan gazların yoğuşturularak yer altına reenjekte edilmesine uygun olmadığını dile getiren Yakan, "Kötü niyetli olmayan, reenjeksiyon uygulamaya çalışan en temiz firma bile yer altına reenjeksiyonu sadece ve sadece sıvılar için yapabiliyor. Bu ne demek? Yer altından çıkan buharın olduğu gibi havaya salınması demek. Hani bazı geceler sabaha karşı duyduğumuz havada çürük yumurta kokusu var ya işte bu gazların doğaya, havaya salınması ile duyduğumuz o koku bu. Bu gazlar, birçok ağır metal içeren gazlar. Şu an Aydın'da bulunan 30 tane santralin hiçbirinde bu teknoloji yok" diyerek, bununla ilgili bilimsel verinin Avrupa İmar Kalkınma Bankası ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı iş birliğinde hazırlanan raporda yer aldığını söyledi.

“SANTRALLER KAPATILMALI”

Doktor Metin Aydın da, Avrupa'da jeotermalden üretilen elektrik enerjisinin yüzde 24'ünün tek başına Aydın'a ait olduğunu, Aydın'ın santral sayısı bakımından da dünyada birinci sırada yer aldığını söyledi. Jeotermal akışkan ve gazların insan sağlığına ve çevreye ciddi zararı olduğunu belirten Aydın, "Aydın’ın yeni bir santrali daha kaldıracak durumu yok. Mevcut santrallerin derhal kapatılması lazım. Yoksa sağlığımızı, doğayı koruma şansımız bulunmuyor" şeklinde konuştu.