Kanada’da 28 Ocak 2009 ablası Mürrüvet Tuncer’in eski erkek arkadaşı tarafından vahşice katledilmesinin ardından yazar Münevver Tuncer Uğursal yaşadığı üzüntü ile travma sonrası stres bozukluğu yaşadı. Bunun ardından kendisini iyileştirmek için gördüğü psikolojik tedavi sonrası aldığı eğitim ile Yaşam Koçu olan Münevver Tuncer Uğursal ilk kitabı ‘Minik Bir Adım’ kitabevlerinde raflarda yerini aldı. Yazar Uğursal kitabında ablasının cinayetinin ardından iyileşme sürecinde yaşadıklarını anlattı ve hikayelerin sonundaki sorularla da okuyucunun kendi içine yolculuk yapmasını sağlıyor.

“CEVAPLARLA KİŞİSEL YOLCULUĞUNUZU YAPIYORSUNUZ”

İlk önce kısa olarak kendini tanıtan yazar Münevver Tuncer Uğursal, “İlk orta lise eğitimimi Nazilli’de tamamladım. Daha sonra öğrenci olarak Kanada’ya gittim. Eğitimim ardından Kanada’ya yerleştim” diyerek kitabının hikayesini anlattı. Kitabın her hikayesinin sonunda okuyucuyu kendi hakayesine götürecek sorular olduğunu dile getiren yazar Uğursal, “Ablam sevgilisi tarafından öldürüldü. Ablamın ölümünden sonra psikolojik bunalıma girdim. Travma sonrası stres bozukluğu yaşadım. Üstüne de araba kazası geçirdim. Bununla birlikte psikolojim daha kötü oldu. Uzun süren psikolojik tedavi gördüm. Tedavimin ardından Yaşam Koçu eğitimleri aldım. Hem kendimi iyileştirmek, hem de başkalarına faydalı olabilmek için. Daha sonra iyileşme yolculuğumda yaşadıklarımı pandemi dönemi ile birlikte yazarak anlatmak istedim. Kitabımın başına çocukluğundan beri bana dokunan kadınların hikâyelerini koydum. Sonra ablamın başına gelenleri ufak ufak anlattıktan sonra gelişimi tamamladım. Kitabın içinde her bölümün sonunda koçluk soruları var. O sorulara cevap verdikçe kendi kişisel yolculuğunuzu da yapıyorsunuz. Ben kendi yolculuğumu yaparken sizde kendi yolculuğunuzu yapıyorsunuz. Cevaplar inşallah herkese faydası olur.” dedi.

“SESİ KESİLEN KADINLARIN SESİ OLMAK”

'Kadınlar olarak bilinçlenmemiz lazım' diyen yazar Münevver Tuncer Uğursal, “Valizle parçalanmış kızlar evden çıkmasın. Bu konuların unutulmadan konuşulması lazım. Kitabımda anlattığım hikayeler benim başımdan geçen hikayeler olduğu için orada anlattığım hikayelerde toplumun şiddete bakış açısı, şiddet gören kadının toplumda hissettikleri, saklaması, çekmesi bir çok dezavantajı var. Bunlar ne kadar gün yüzüne çıkarsa o kadar bilinçleniriz. Elimden geldiğince bu konuda bir şeyler yapmak istiyorum. Sloganım var ‘Sesi kesilen kadınların sesi olmak’ diye niye bunu söylüyorum, ablam 17 kere bıçaklandı ve ardından boğazı kesildi. O adamın bilinç altında yatan kadının ablamın sesini duymamak mıydı’ bilmiyorum. Bu bana işledi bende hep bu sloganı kullanıyorum. Kitapta özellikle isteğim konu, içindeki sorulara içten herkesin cevap vermesi ve kendi gerçekleriyle yüzleşmesi, çok normal dediğimiz insanların içinde bile travmatik olaylar olabiliyor. Umarım olaylar daha büyümeden insanların kendilerini tedavi yoluna gitmeli. Kitapta sorularla kendilerini daha iyi bulacaklar” şeklinde konuştu.