Adli sicil kaydı ve arşiv kaydı günümüzde birçok kişi tarafından karıştırılmaktadır. Ancak bu iki kavram birbirine yakın olsa da aslında birbirinden oldukça farklıdır. Adli sicil kaydı kişilerin işlemiş oldukları suçların resmiyette kayıt altına alınmasıdır. Alınan cezaların çekilmesi ya da cezaya konu olan şikâyetlerin geri alınması neticesinde silinen adli sicil kayıtları bir süreliğine arşiv kaydı olarak saklanır. Suç işleyen kişilerin aldıkları cezalar sabıka kaydına işlenir. Adli sicil kaydı olarak da bilinen sabıka kaydı nasıl silinir merak edilen konulardandır. Bu kaydın silinmesinde birtakım şartlar vardır ve kanunlarda da açıkça belirtilmiştir.  Öncelikle bu kaydın silinmesi bazen kendiliğinden gerçekleşir bazen de kişilerin eylemleri neticesinde gerçekleşir. Eğer ortada çekilmiş ve tamamlanmış bir ceza infazı var ise kişilerin hakkında tutulan sabıka kaydı silinebilir. Aynı zamanda kişilere yöneltilen şikayetler geri çekilirse, cezalar zamanaşımına tabi olursa ya da kişiler ölürse sabıka kaydı silinir. Sosyal ve toplumsal hayatı düzenleyen kurallar çerçevesinde kişiler birtakım kanunlara ve kurallara uymak zorundadır. Bu kurallardan bazıları da trafik kuralları olarak belirlenmiştir. Kişilerin trafikte alkollü araç kullanması en önemli yasaklar arasındadır. Ancak bu duruma riayet etmeyen birçok araç sürücüsü bulunuyor. Alkollü araç kullanma kapsamında kişilerin belirli sürelerle ehliyetlerine el konur, para cezasına çarptırılır ve puan cezası alırlar. Böyle durumlarda alkollü araç kullanma cezası affı durumunun olup olmadığı merak edilen bir konu olur. Ancak günümüzde henüz böyle bir aftan bahsetmek mümkün değildir. Olması muhtemel gibi görünse de çok istisnai bir durum olmadığı sürece alkollü olarak araç kullananlara bir af uygulaması söz konusu değildir. TCK 158 maddeye göre bir kişi başka kişileri çeşitli durumlarda zarara uğratarak kendi namına fayda sağlarsa bu durum nitelikli dolandırıcılık olarak tanımlanır. Ancak nitelikli dolandırıcılıkta mutlaka aracı olan bir durum meydana gelmelidir. Ya kişilerin inançları ve zaafları kullanılmalıdır ya da kurumsal yetkiler kullanılmalıdır. Böyle durumlarda bir tarafın zarara uğraması ve diğer tarafın da bu zarar karşısında kendi adına fayda sağlaması gerekir. Bu suçun cezası ise 3 yıldan 10 yıla kadardır.