Didim Ticaret Odası Kültür Merkezi'nde gerçekleşen seminerde Prof. Dr. Ali Haydar Kayhan ile Doç. Dr. Bülent Özmen, katılımcılara deprem yönetmeliği ve deprem tehlike haritası hakkında bilgiler verdi. Seminere, Belediye Meclis üyeleri, meslek odalarının temsilcileri, sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri, mimarlar, mühendis ve müteahhitler katıldı. Seminer öncesinde ev sahipleri Didim Ticaret Odası Başkanı Hilmi Erbaş ve Jeoloji Mühendisleri Odası Aydın Temsilcisi Hasan Kuru, açılış konuşması gerçekleştirdi.

"DEPREM ÖLDÜRMEZ, BİNA ÖLDÜRÜR"

Erbaş konuşmasında, “Depremin tarihi de insanlık tarihi kadar eskidir. Depremin ve diğer doğa olaylarının koşullarına uygun kentler inşa edemezseniz, ona göre planlamalar yapamazsanız, onun kültürünü, eğitimini öremezseniz az gelişmiş ülkelerde felaket diye tanımlanır. Aslında felaket diye tanımlanan şey depremin bizatihi kendisi değildir. Doğru olan depreme hazırlıklı olmak ve ona uygun yapı inşa etmektir. 1955 yılında Didim’de olan deprem, geçenlerde Gökova’da olan deprem gibi birçok deprem yaşadık. Yıkıcı depremlere maruz kaldık. Ama Türkiye'nin deprem gerçeğini devlet ve millet olarak yüreğinde en çok hissettiği, 17 Ağustos 1999 Marmara depremi oldu. Rahmetli Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara 'deprem öldürmez bina öldürür' gerçeğini Türk toplumunun hafızasına nakşetti. 1999’da yıkılan binalar değildi aslında bizim topyekun sistemimizdi. Yığınların altında kalan tek başına canlarımız değildi, aslında topyekun bir sistemin iflasıydı” ifadelerini kullandı.

“BİLİMSEL AKILDAN YARARLANMIYORUZ”

Erbaş, imar barışı yasasını da üstü kapalı eleştirerek, “Bir taraftan depreme uygun olmayan, mühendislik hizmeti almayan binlerce kaçak binaya da imar barışı diye bir tanımlama getiriyoruz. 1999 yılında yapı denetimle ilgili bir düzenleme getirdik tüm eksiklerine rağmen. Bu süreçte birtakım aflar getirerek bu düzenlemelerle çeliştik. Demek ki daha bakış açımıza değişiklikler nakşolmamış. Demek ki depreme bakış açımızı kontrol etmek durumundayız. Devletimizden, kamu idaresinden, sivil topluma kadar, özellikle meslek mensuplarına ve yapıları inşa eden müteahhit arkadaşlarımıza kadar temel bir yaklaşım değişimine ihtiyacımız var. Yaptığımız işler bize gösteriyor ki bilimsel akıldan yararlanmıyoruz. Geçenlerde Kartal’da olan hadise gözlerimizin önünde. İmar barışından yararlanmış bir bina, kaçak katları olan bir bina yıkıldı ve vatandaşlarımız bunu hayatlarıyla ödediler. Dolayısıyla temelde bir bakış açısı değişikliğine ihtiyacımız var. Temel bir paradigma değişikliğine ihtiyacımız var. Hem eğitim anlamında bir değişikliğe ihtiyaç var, hem bunu kültürle beslemeye ihtiyaç var. Hem de kamu idaresinden, sivil topluma, üniversitelere kadar yeni bir yaklaşıma ihtiyaç var. Umut ediyorum yeni bir yaklaşım için bu acılar bir başlangıç olur” dedi.

"JEOLOJİ MÜHENDİSİ KADROLARI YETERSİZ" 

Jeoloji Mühendisleri Odası Aydın İl Temsilcisi Hasan Kuru da, Türkiye’nin her an büyük bir depremle karşılaşma riskinin bulunduğunu aktardı. Ülkemizdeki bina deprem yönetmeliklerinin günümüz mühendislik, bilim ve teknolojik gelişmeler çerçevesinde yenilenmesi ve geliştirilmesini desteklediklerini dile getiren Kuru, Bu kapsamda 1 Ocak 2019 tarihinde bina deprem yönetmeliğinin yürürlüğe girdiğini belirtti. “Jeoloji bilimi, ülkemizde yeterince yerli yerine oturtulamamıştır" diyerek sözlerine devam eden Kuru, şunları kaydetti: “Bu karmaşıklık içinde de, jeoloji yönünden, ekonomik sorunlar artmaktadır. Kentleşmenin hızla gelişmesi ile birlikte ülkemizin, birinci derece deprem bölgesinde olmasına ve farklı afet olaylarına maruz kalabilmesine rağmen, bugün çeşitli devlet kurumlarımızda, il ve ilçe belediyelerimizde ve yapı denetim sisteminde jeoloji mühendisi kadroları ya yoktur, ya da yeterli olmadığı görülmektedir. Günümüzde milletimizin tasarruflarıyla gerçekleştirilen veya gerçekleştirilecek her türlü alt ve üstyapı yatırımları doğal afet tehlikesi altındadır. Ülkemizin, mühendislik disiplini açısından yetişmiş insan kadro ve bilgi birikimi her türlü sorunun üstesinden gelecek seviyededir. Mesleki ve siyasi rantın gözetilmediği yasa ve yönetmeliklerin hazırlanması, meslek disiplinleri arasında yeterli iş birliği mekanizmalarının sağlanması ve etkin mesleki denetimin sağlanması temel sorun giderici konuları teşkil etmektedir.” 

SORULAR YANITLANDI

Konuşmaların ardından Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Yapı Anabilim Dalı Prof. Dr. Ali Haydar Kayhan ile Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Bilimsel ve Teknik Kurul Üyesi Doç. Dr. Bülent Özmen, Yeni Bina Deprem Yönetmeliği ve Deprem Tehlike Haritası hakkında bilgiler aktardı. Seminer sonunda katılımcıların sorularını cevapladı.