Gıda ürünlerimizde yaşanan sorumsuzluk ne yazık ki önlenemez bir hale geldi. Yetkili kurumlardan hiçbir ses çıkmayınca bu ihmal ve sahtekârlık düzeni her geçen gün daha da büyüyor. Gıda sektöründe, özellikle süt ürünleri, yumurta, peynir, sucuk ve bal gibi temel gıdalarda ciddi bir denetimsizlik söz konusu. Bu birkaç örnek bile, karşı karşıya olduğumuz tehlikenin büyüklüğünü gözler önüne sermeye yetiyor.
Sorumsuzluk ve sahtekârlık öyle boyutlara ulaştı ki, artık bir çeteleşme düzeninden söz etmek mümkün. Üretici konumundaki köylü vatandaşlarımız, yani teyzemiz, amcamız bile bu düzenin bir parçası haline getiriliyor. Gıda çeteleri, merdiven altı üretim yapan düzenbaz ve hilekâr kişiler, sadece Aydın’ı değil, ilçelerini ve hatta tüm ülkeyi kirletiyor.
Bu kişiler, tüketiciyi bilinçli olarak kandırıyor. Ne yazık ki vatandaşlarımızın bir kısmı da bu sahte ürünlere inanıyor. Devletimiz bu sorunla mücadele ediyor, güzel denetimler yapılıyor, ifşa sistemleri çalışıyor. Ancak tüm bu çabalar henüz yeterli değil. Çünkü bu sahtekârlar cezadan korkmuyor, önlemlerini almış durumda. Örneğin zeytinyağında milyonlarca lira kazanç elde ediliyor; 50 liraya mal edilen karıştırılmış sahte zeytinyağı, 200 liraya satılıyor. Tağşiş teröristi "Devlet beni yılda bir kere yakalar, cezamı öder yine devam ederim," diyebiliyor.
Zeytinyağı, süt ürünleri gibi alanlarda kendini geliştirmiş olan bu kişiler, köylü vatandaşlarımızı da kandırarak işin içine çekiyor. “Daha fazla kazanacaksın” vaadiyle onları kullanıyorlar. Teyzemiz, amcamız haftada 20 yumurta, birkaç kilo tereyağı üretirken, şimdi sahte sistemin bir parçası oluyor. Eski sepetler, saman, toprak gibi unsurlarla ürünler köyden gelmiş gibi gösteriliyor, tüketici aldatılıyor. Bu düzenin adı açıkça gıda terörüdür.
Değerli yetkililer, belediyeler, zabıtalar: Vatandaşımızı bu gıda terörüne yem etmeyin. Bu sahtekârlığa izin vermeyin. Gereken denetimleri yapın, önlemleri alın. Memleketimiz, köyümüz, bağımız, ovamız adeta cennetten bir köşe; lütfen bu güzelliklerin kirletilmesine göz yummayalım. Unutmayalım: Bu köy bizim. Bu memleket bizim.