ÖZEL HABER - Turizmin gözde tatil beldeleri arasında yer alan Kuşadası, kentin ev sahipliği yaptığı doğal ve tarihi güzelliklerin yanı sıra seramik sanatı alanında kapılarını açtığı sanatçı ve mekanlarla da yaz ve kış sezonları boyunca ziyaretçilerin büyük ilgi ve beğenisini kazanmayı sürdürüyor. Sanatçıların, çamurlu ellerinden çıkarak geleneksel el sanatlarıyla modern dokunuşları harmanlandığı mekanlar, tarihin izlerini bugüne taşıyarak adeta ilmek ilmek işiliyor. Kentin simge mekanları arasında gösterilen ve Kuşadası'nın adını evrensel boyutlara taşıyan White Bird Art Centre işletme sahibi ve Sanatçı Selim Alpaslan ile sanatı ve Kuşadası'nın sanata bakışı kapsamında konuştuk.

''SANATÇI ABLAMIN ATÖLYESİ'NDE YETİŞTİM''
Sanatın hayatına henüz çocuk yaşlardayken girdiğini anlatan Sanatçı Selim Alpaslan, ''Sanatla içiçe hayat süren çoğu sanaçının hikayelerinde olduğu gibi benim de öğrenim hayatım sanatla ve çizimle içiçe geçti. Özellikle resim derslerim bu yeteneğimi keşfetmemde büyük katkı sağladı. İlkokul, ortaokul ve lise öğrenimini Kuşadası'nda tamamladıktan üniversite sınavına çok az bir süre kala sınava girmeye karar verdim ve akabinde Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Baskı Ana Sanatları Bölümü'nü kazanarak buradan mezun oldum. Güzel Sanatlar Fakültesi'nden mezun olan ablam o dönemden önce Kuşadası'nda kendi sanat atölyesini açmıştı. Mezun olduktan sonra, ablamın atölyesine giderek sanatı hayatımın içinde yaşatabileceğim ilk tohumları atmaya başladım. Sanatın uzun ve meşakatli merdivenlerinin o ilk basamağı oldu ablamın atölyesi benim için ve ben üniversite hayatım boyunca öğrendiğim bilgileri ablamın atölyesinde biriktirdiği tecrübelerle birleştirerek bugünlere getirdim.'' sözleri ile sanatın hayatındaki varoluş çizgisini ortaya koydu.

''ÇAMURUN BÜYÜLÜ GÜCÜNE BEN DE BULAŞTIM''
Seramik sanatının farklı boyutlarıyla ile insan hayatını şekillendirdiğini anlatan Alpaslan, ''Seramik sanatı, insanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahiptir. Toprağın ellerde şekil bulduğu, ateşle dans ettiği ve sonunda kalıcı bir güzelliğe dönüştüğü büyüleyici bir alandır. Zanaat ya da bir hobi olmasının yanı sıra insan ruhu ile kurduğu derin bağ da bu sanatın diğer mucize yanıdır. Çamurun insana sunduğu eşsiz deneyim; toprağa dokunarak doğayı hisetmek, şekilsiz önüne koyduğun o malzemeden sadece yaratıcılığını kullanarak birşeyler üretmek ve bunu yaparken çamurdan gelen saf enerjiyi hisetmek bu sanatın büyüsünü daha fazla arttırıyor diye düşünüyorum. Kil ya da çamurla çalışmak, sadece güzel nesneler yaratmakla kalmaz, aynı zamanda hayata dair önemli dersler de öğretir. Çamurun kendi iradesi vardır; bazen istediğiniz gibi şekil almaz, çatlar ya da çöker. Bu anlar hataları kabul etmeyi, esnek olmayı ve yeniden başlamanın önemini öğretir. Bu süreçte karşılaşılan zorluklar, sanatçıyı daha dirençli ve yaratıcı olmaya iter. Sanatıma duyduğum sevgi ve kurduğum derin bağ seramiği hayatımın merkezine getirmemdeki en büyük etken oldu.''dedi.

''250 YILLIK RUM EVİ'NDEN SANATA EŞSİZ DOKUNUŞ''
Bugün, Kuşadası'nda tarihi çok eski yıllara dayanan bir Rum evinde sanat hayatını icraa etmeye devam ettiğini anlatan Sanatçı Alpaslan, ''Kuşadası muhteşem bir turizm kenti olmasının yanı sıra sanata ve sanatçıya verdiği değerle de adından sıkça söz ettiriyor. Kuşadası Belediye Başkanımız Ömer Günel'in bu noktada kente kazandırdığı değerler bu başarının da en büyük göstergeleridir. Kuşadası'na duyduğum sevgi neticesinde bugün kentin en fazla uğrak noktalarından bir tanesi olan Kaleiçi'nde, White Bird Art Centre sanat atölyesini açtım. Kendimize ait olan atölye binamız 250 yıllık bir Rum evi. Geçmişin izleri hala her köşesinde yaşamaya devam ediyor. Uzun soluklu çalışmalar sonucunda atölyemi kent ve kentliyle buluşturdum. Binayı, sanatımı icra edebileceğim şekilde tasarladıktan sonra çalışmalarıma başladım. Bugün çok sayıda seramik ve baskı ürünlere ev sahipliği yapmaktayım. Bir yandan sanatımı hayatla buluştururken diğer yandan Kuşadası'nın adını çalışmalarımda kullandığım kente ait simgelerle yerelden evrensele taşıyorum. Bölgemizin zengin tarihi ve kültürel mirası, seramik sanatçılarına âdeta ilham verici bir ortam sunuyor. Antik çağlardan bu yana Anadolu topraklarında var olan seramik geleneği, Kuşadası'nda modern dokunuşlarla bir anlamda yeniden hayat buluyor. Sanat atölyemi yaz ve kış sezonlarında kültür sanat etkinlikleri ile de buluşturuyorum. Sanatın farklı alanlarıyla uğraşan dernekler ve bireysel isimler mekanımıza gelerek sanatlarını bu tarih kokan atmosferde icra ediyorlar. Bir anlamda, sanat sanatla büyüyerek çoğalıyor.'' sözleri ile kentin sanata açılan penceresini gözler önüne seriyor.

''SANAT KUŞADASI'NDA EKONOMİYE BÜYÜK KATKI SAĞLIYOR''
''Kuşadası'nda farklı sanat dallarına hitap eden çok sayıda sanatçı ve sanat atölyesi var'' diyerek, sözlerine devam eden Alpaslan, ayrıca, ''Seramik sanatının Kuşadası'ndaki yükselişinin, sadece sanatsal bir gelişim değil aynı zamanda yerel ekonomiye de büyük katkı sağladığını düşünüyorum. Yaz ve kış sezonları boyunca kent sakinlerinin yanı sıra yerli ve yabancı turist misafirlerimizi atölyemizde konuk ediyoruz. Atölyede çalışmalarımı yerinde izlemek çok hoşlarına gidiyor ve ziyaretçilere seramik sanatını yerinde deneyimleme şansı da sunuyorum. Atölyemde, kendi elleriyle üretim yaparak sanat hakkında bilgi ediniyorlar ve bu insanları çok mutlu ediyor. Hatıra fotoğrafı çekiliyor ve bu fotoğrafları dünyanın farklı ülkelerinde paylaşıyorlar. Kuşadası, sanatın gücüyle kabuğunu kırarak yerelden çıkıp evrensel bir boyuta ulaşıyor. '' dedi.





