Aydın Ses Gazetesi’nin konuğu, adını dünya çapında başarı ile temsil eden ve Kuşadası’nda da turizmin en köklü firmalarından Peninsula Tour Genel Müdürü Fahrettin Çiçek oldu. Çiçek ile 2023 yılı turizm değerlendirmesi yaparak 2024 sezonunun artı ve eksilerini konuştuk.

Türkiye, Pandemi süreci ve sonrasında ciddi anlamda zor zamanlar yaşamak zorunda kaldı. Yaşanan zorluklar turizm sektöründe de ister istemez kendisini gösterdi. Pandemi sonrasında neler yaşandı?

Türkiye, halen pandemi döneminde yaşadığı kayıpları telafi etmeye çalışıyor. Birçok ülkeye göre çok daha hızlı bir toparlanma süreci yaşadık, ancak bunun turizm bölgelerimiz arasındaki dağılımı eşit düzeyde olmadı, bazı bölgelerimizin toparlaması daha uzun sürdü. 2023’ün en göze çarpan olumsuz tarafı, Temmuz ve Ağustos döneminde, tesislerde ciddi boşluklar oluşmasıydı. Küresel piyasalarda hüküm süren enflasyon ülkemizdeki enflasyonun ve de girdilerdeki aşırı yükselişin çok gerisinde kaldı, döviz kurlarındaki artış da bunu tedarik sisteminde dengeleyemeyince, otelciler ister istemez dış piyasalara göre aşırı zam yapmak zorunda kaldılar. Fiyatlarımız aşırı yükseldi. Kısacası artan fiyatlarımız, dış kaynak pazarlarının satın alma gücü ile paralel bir yükseliş göstermedi. Bu durum da Temmuz ve Ağustos aylarında yer yer tesislerimizde önemli boşluklarının doğmasına sebep oldu. Durum, 2024 yılına da maalesef aynı şekilde yansıyor. Girdilerdeki aşırı artış ve dövizdeki baskı devam ediyor. Ülkemiz artık pahalı bir destinasyon durumuna geldi. Temmuz ve Ağustos’ta açıkçası eğer fiyatlarımızı belli seviyelerde tutamazsak yani fiyatlarımızı geriye çekemezsek yine 2023 yılında yaşadığımız yüksek sezon boşluklarını yaşama riski ile karşı karşıya kalacağız. Ülkemiz maalesef artık pahalı bir destinasyon olarak görülmeye başlandı. Uluslararası rekabetteki gücümüzü fiyat artışlarından dolayı kaybetmeye başladık.

Peninsula Tour Genel Muduru Fahrettin Cicek Kusadasinda Turizm Sezonunu Degerlendirdi 475667 420Df20E2B862Da67Ea3789Dad3Ee7Ff

Tasarruf tedbirleri turizm bölgeleri için risk oluşturur

2024 ile ilgili riskler konusunu biraz daha açarsak, özellikle yerel yönetimler açısından uygulanmaya başlayan; ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik kriz nedeni ile uygulanmaya çalışılan tasarruf tedbirlerinin, turizm bölgeleri için büyük bir risk oluşturduğunu dile getirmekte fayda görüyorum. Sırf tasarruf tedbiri uygulayacağız diye bölgemize gelen misafirlerin nitelikli hizmet almalarını engelleyecek adımlardan kaçınılması gerekilmelidir. Biz, tasarruf tedbirlerini uygulayacaksak bunun yerel halk üzerinde belirti bir etkisi olabilecek şekilde biçimlenmesinde fayda var. Açıkçası ben kıyı belediyelerinde tasarruf tedbirlerinin önümüzdeki yılların turizm trendini tehlikeye sokacak boyutta olmamasını arzu ediyorum. Bu anlamda yerel yönetimimizle bilgi alışverişinde bulunuyoruz. Bıçak sırtı bir karar. Bu karardan mutsuz ayrılacak her misafirin bizlere çok büyük zararı dokunacaktır. Bugün pahalılık konusunda bunu çok sık dile getirmeye başladıklarını görüyoruz. Bu anlamda itibarımızı yönetmek gittikçe zorlaşıyor. Gelen misafirlerimiz maalesef Türkiye’deki hayatın günlük harcamaların çok aşırı pahalı olduğundan sürekli şikayet ediliyor. Bu konu sosyal medyada da tartışılıyor. İtibarımız bu anlamda biraz zedelendi de diyebiliriz. Tasarruf tedbirleri kapsamında atılacak adımların, verilecek hizmetlerin aksaması şeklinde bir tezahürü telafisi mümkün olmayan imaj bozulmalarına neden olabilir. Bu anlamda kıyı bölgelerinin biraz pozitif ayrımcılığa tabi tutularak kıt kaynakların kıyı bölgelerinde hem yaşayan insanların daha çok bu bölgeleri ziyaret edenlerin düzgün hizmet almaları konusunda her zaman seferber edilmesinden yanayım. Hem büyükşehir belediyelerine bu konuda büyük görev düşüyor hem de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne büyük görev düşüyor. Biz içeride bir müddet bazı eksikliklere katlanalım; tasarruf tedbirlerine uyalım ama sürdürülebilir olmayan bir yola girersek turizm bölgelerinde sunulan hizmetler açısından gerçekten telafisi mümkün olmayan bir imaj kaybı ile karşı karşıya kalabiliriz. Burada herkese büyük sorumluluk düşüyor. Hem yerel yönetimlere hem de merkezi idarenin daha dikkatli olmasında fayda var.

Açık hava müzesi statüsüne alınan Güvercinada’da çalışmalar başladı Açık hava müzesi statüsüne alınan Güvercinada’da çalışmalar başladı

Peninsula Tour Genel Muduru Fahrettin Cicek Kusadasinda Turizm Sezonunu Degerlendirdi 475667 125Cff3B542Fc729430B57Df1Ad0Ec4D

Bu risklerin sadece seyahat acenteleri yönünden değil denetim ve tedbirleri yönünden başka sıkıntıları var mı?

Bu muhtemelen tanıtımda da bütçelerin kısılmasına neden olacaktır. Yerel yönetimler de tanıtıma ne kadar kaynak ayıralım diye bunu kendi aralarında tartışıyor. Özellikle pazarlamada bir kural vardır, sizin talebiniz, size olan talep, arttığı sürece de, talep düşmeye başladığı andan itibaren de tanıtımla ilgili bütçelerinizi maksimum düzeyde seferber etmek zorundasınız. Bu konuda bütçeler kısılmaya başlanırsa toparlamamız çok daha zor olur. Dolayısı ile turizm sektörünü ilgilendiren alanlarda özellikle aktif dış turizmle ilgili tüm adımlarımızda bütün tanıtım enstrümanlarının kullanılmaya devam etmesi gerekiyor. Buradaki en ufak zafiyet bizim rakiplerimize yarar. Yunanistan’a yarar ki yaradı da. Çok güzel bir gol attılar bize. Başarı diye sunduğumuz, 5 tane adaya kapıda vize uygulaması normalde bizim kendi ayağımıza sıktığımız bir kurşundur. Şu anda Yunan adalarına yönelen iç talebi bir görelim. Yunanistan bu konuda her şeyi çok iyi analiz etti. Güzel bir cazibe merkezi olduğunu anladı ve ufak bir kolaylıkla Türkiye’de bizim kıyı kentlerimize yönelmesi gereken Türk iç pazar talebini, bir anda adalara çekmeye başladı. Bundan kim karlı çıkıyor? Türk tüketicisi belki bir anlamda karlı çıkıyor başka ülkeleri görüp deneyimleme şansını elde ediyor ama asıl kaybeden bizim kıyılardaki turizm sektörü. Bu hamle bizim normal bütçeli vatandaşımızı hedeflemiyor. Biraz daha onun bir üstündeki kitleyi hedefliyor. Bu potansiyelden bu yıl Alaçatı, Kuşadası, Bodrum, Didim gibi merkezlerimizin yararlanması gerekiyordu.

Bu sene talep daha fazla hangi ülkelere yönelik olacak?

Biz 30’un üzerinde kaynak pazarla iş birliği yapıyoruz. Ağırlıklı kaynak pazarlarımız arasında Orta Avrupa, Balkan ülkeleri, Polonya, Slovakya, Rusya ve onun altındaki kaynak pazarlarımız var. Moldovya, Polonya, Almanya ve Rusya pazarımız çok güçlü. Bütün pazarlarda konsantrasyonumuzu kaybetmeden ilerlemeye devam ediyoruz. İran pazarı konusunda son zamanlarda bir eksen kayması var. Destinasyonlar arasında farklılıklar ön plana çıkmaya başladı. İran’dan çok ciddi bir giriş olmasına rağmen bu girişler daha çok Van bölgesinde bulunan bölgelere yoğunlaşmış gözüküyor. İstanbul’da yine yoğunluk söz konusu. Çok iyi bir Nevruz dönemi geçiremedik ama yaz döneminde İran Pazarından beklentiler yüksek, bölgesel istikrar buna ne kadar müsaade eder bekleyip göreceğiz.

Peninsula Tour Genel Muduru Fahrettin Cicek Kusadasinda Turizm Sezonunu Degerlendirdi 475667 Fe96070169A32A9F1C18C0Ca91Cb18Fd

Araçlar ve rehberlerle ilgili sıkıntılar var mı?

Ulaştırmayla ilgili ana sıkıntımız aşırı fiyat artışları oldu. 2022 yılında 2000 euroya kiraladığımız bir otobüsü şu anda yaklaşık 6000 euroya kiralıyoruz. Bu kadar kısa sürede euro bazındaki fiyat artışı bizim bütün dengelerimizi bozdu. Ulaştırmayla ilgili ciddi bir maaliyet baskısı altına soktu. Aynı fiyat artışlarını biz yurt dışından getireceğimiz misafirlerimize yansıtma şansına sahip değiliz. Tedarikle ilgili muhtemelen o sektörde de birtakım sıkıntılar yaşandı ki fiyatlar bu kadar hızlı yükseldi. En azından araç sayısı açısından, turistik hizmetlerin dengeli fiyat artışları ile çözmeye çalıştığımız ana sıkıntılardan bir tanesi maalesef bu.
Rehberlerle ilgili şirket olarak zaten karma bir yapımız var. Hem kendi bünyemizde bordrolu çalışan rehber ekip arkadaşlarımız hem de artan talebe paralel olarak dışardan günü birlik bünyemize kattığımız profesyonel turist rehberlerimiz var. Ancak son dönemlerde tur satışlarımızda çok ciddi kırılmalar yaşıyoruz. Aşırı artan fiyatlar ki buna örnek verecek olursak, herkesin de bildiği gibi Efes’te Avrupa’daki birçok sit ve ören yerinde olmayan 40 euroluk bir giriş ücreti ile karşı karşıya bırakıldık. Bu durumları mümkün olduğunca göğüsleyip edip yine eski satış düzeylerine ulaşmaya gayret ediyoruz.

Kuşadası’nda yüzde 90 oranında doluluk yaşanacağı söyleniyor? Bu konuda ve Bakanlığın koyduğu turizm hedefleri konusundan düşünceleriniz?

Bakanlığın koyduğu hedef olan 60 milyon ziyaretçi 60 milyar dolar gelir hedefi, her halükârda, ulaşılabilir bir hedef. Ancak bunun hangi segmentte gerçekleşeceği de çok önemli. Yani siz İstanbul’da 2-3 gecelik konaklamalar ile bu ziyaretçi sayılarına ulaşabilirsiniz ama Akdeniz ve Ege çanağında, önemli turizm merkezlerinizde, Temmuz ve Ağustos’ta ciddi boşluklar yaratarak bu rakamlara ulaşırsanız o zaman hedeflenen ciroyu ya da ziyaretçi sayısını değil bizler, sektör temsilcileri olarak karlılığı sorgulamaya başlarız. Yatırımcılar hedeflenen karlılıklara ulaşabilecek mi? Personelde, enerjide ya da diğer emtia kalemlerinde olsun ciddi maliyet artışı ile karşı karşıya kalmış sektörden bahsediyoruz. Dolayısı ile o rakamlara ulaşırız ama karlılık aynı düzeyde gerçekleşir mi? Bunu hep beraber bekleyip göreceğiz, ben açıkçası bu konuda çok olumlu düşünmüyorum.

Kar marjlarının realize edilemeyeceğini düşünüyorum

Şu anda da kar marjları noktasında, böyle bir pozitif yaklaşım dile getirebilecek taraf göremiyorum. Neye konsantre olacağız? Ziyaretçi sayılarımızı mı arttıracağız, cirolarımızı mı belli oranda arttırabileceğiz yoksa dönem sonunda turizmcinin cebinde para kaldı mı ona mı bakacağız. Çünkü o para bizim için önemli. O para sürdürülebilirlik açısında önemli. Yine, yatırıma dönecek o rakamlar. Otelci yatağını yenileyecek, tesisine ilave iyileştirme yatırımları yapacak. Biz, seyahat acentaları olarak, kazandığımız para ile kış boyunca pazarlama faaliyetlerimizi yürüteceğiz. Sektör bu anlamda gerekli kar realizasyonu yapıp bütçelerini oluşturabilecek mi, ona bakacağız hep beraber. Benim, konuya profesyonel olarak şu andaki bakış açım bu kar marjlarının realize edilemeyeceği yönünde. Dolayısı ile herkes farklı bir parametreyi kullanıp doğruyu söylüyor ancak gider baskısı altındaki sektörün sıkıntılarının da dile getirilmesinde fayda var diye düşünüyorum.

Peki, baskı altındaki sektörün sıkıntıları neler?

İstihdam konusunda sıkıntı yaşıyor sektör ve bunu da herkes dile getiriyor. Sektöre gelmek isteyen insanları da ürkütüyoruz ve bu yönde de duyumlar geliyor kulağımıza. Turizm sektöründe bu kadar kötü bir istihdam ve ücret politikası mı var? Ben size örnek vereyim; Ülkemizin en iyi üniversitelerinden mezun olmuş İşletme Bölümü öğrencileri, uluslararası denetim şirketlerinde işe giriyorlar. Kaç TL maaş ile işe başlıyorlar, biliyor musunuz? Kendi bünyemizdeki ortalama ücretleri de biliyorum. Dolayısıyla, söylemlerimize de dikkat etmek zorundayız. Turizm sektörüne gelmek isteyen insanların önüne, Turizm sektöründe düzgün maaşlar yok gibi bir göstergeyi çıkartmak da çok mantıklı ve makul değil. Turizm sektörü her şeye rağmen, dengeleri gözeterek düzgün bir istihdam politikası çizmeye çalışıyor. Bu noktada da hem üniversitelerde hem de turizm liselerinde eğitim gören öğrencileri sektöre kazandırma çabası içerisindeyiz. Sektör bu anlamda, profesyonellerini de koruyarak istihdam politikasında belli bir yönde hareket ediyor. Yakın bir gelecekte yapay zekanın hangi mesleklerden ne kadar istihdamı yok edeceğini ve kaybın en az hizmet sektöründe yaşanacağını dikkate alırsak bizim sektörümüz halen cazibesini koruyor ve genç nüfusumuza önemli iş imkanları sunuyor diye bakmalıyız. Çalışmak isteyene, kariyer yapmak isteyene sektörümüzde her zaman iş imkânı var.

Maaliyet girdilerini düşürmek için sektörde işi bilmeyen öğrenci gençler çalıştırılıyor konusunda bir algı var. Bu konuya netlik kazandırmak istiyorum. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tabi ki kaliteli personel konusunda az önce de saydığım nedenlerin de biraz körüklediği noktalar yok değil. Sektörden biraz da olsa bir kaçış durumu söz konusu oldu. İnsanlar da artık geleceğe yönelik ve devamlılığı olan planlar yapmak zorundalar. Halkımız sezonluk iş arayışında değil. Daha uzun dönem çalışabileceği işlere yönelmiş durumda. Genç nüfusumuza belediyeler ya da devlet daireleri artık daha cazip geliyor. Bu kurumlarda iş bulmaya çalışıyorlar. Turizm sektörü aslında gençler için kariyer fırsatlarını yakalayabilmeleri açısından her zaman fırsat sunan yapısını koruyor. Mutlaka stajyer öğrenciler de alıyoruz. Mevcut nitelikli ve bu anlamda yetişmiş personelimizin yanı sıra sektöre yeni adım atan gençlerimizi, tamamen karma bir yapıda ve en önemlisi de gençlerin ileri de yetişmiş birer profesyonel olarak kariyer basamaklarına tırmanmaları çerçevesinde destekliyoruz. Gençlerimizin yetişmesine önemli katkı sağlayacak nitelikli personelimizle birlikte operasyonlarımızı yürütüyoruz. Bugüne kadar böyle geldi ve bundan sonra da bu şekilde gidecektir. Hem okullardan mezun olanlar hem diğer sektörlerde iş bulamayıp turizm sektöründe kendini denemek isteyenlere her zaman istihdam edebileceği bir yapıya sahibiz.

Nitelikli ve niteliksiz turist şeklinde bir ayrımdan bahsediliyor. Kuşadası’nda da bu algıya yakın olarak, ucuz turist girdisi konusu konuşuluyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Temelde, nitelikli ve niteliksiz turist ayrımı yapılmasına karşıyım. Bizde iki yıldız tesis de var 5 yıldız tesis de var. Bizler 5 yıldız tesisleri daha çok yaparsak sektör o anlamda pazarlamaya yönelinecektir. Dolayısı ile elimizdeki ürüne paralel olarak misafir ağırlıyoruz diyebiliriz. Bunun oransal olarak kümelendiği kısım daha düşük bütçeli, yatak doldurmaya yönelik misafir kitlesi olması zaman içerisinde değişebilecek bir olgudur. Yani yakın kaynak pazarlar tarafından tercih ediliyor olmak bence Kuşadası için bir kayıp ya da zaaf değil, bence güçlü bir yandır. Biz düşük sezonda da misafir bulabiliyoruz. Yüksek sezonda da biraz daha uzaktan Avrupa’dan, İngiltere’den misafir bulma şansına sahibiz, kısacası bütün tesislerimizi, bütün yatak stoğumuzu sadece Orta Avrupa ve Batı Avrupalı misafirle de doldurma şansına hiç bir zaman sahip olamayız. Her kaynak pazarın kendine göre bir talep eğrisi var. Bu nedenle, otelci ve seyahat acentası dostlarımız da gidip diğer kaynak pazarlardan düşük sezona da misafir bulma arayışına giriyorlar.

Kuşadası turizmin Amiral gemisiydi? Bugün bu durum hala geçerli mi?

Son dönemde nitelikli yatak arzı açısından sıkıntılı bir dönem geçirdik. Birtakım tesislerimiz kapanmak veya yapılarını değiştirmek zorunda kaldı. Yeni tesisler istenen düzeyde ve sayıda arz edilemiyor ve dolayısı ile bu kısır döngüden kurtulmaya çalışmamız lazım. Kuşadası’nın, Antalya veya Belek’le ya da diğer turizm merkezleri ile bu anlamda rekabeti yeni ve nitelikli tesis sayısını artırmaya bağlıdır. Kuşadası’nın sıkıntılı konularından bir tanesi de bu tür tesislere yönelik nitelikli arsa üretimi noktasındadır. Bu anlamda elimizde çok fazla doğal kaynak kalmadı. Bunu hepimiz de biliyoruz. Kendi içerisinde yavaş yavaş bazı dinamikleri devreye sokarak, nitelikli yatak sayısını artırarak bu anlamda hem nitelikli turist kitlesini hedefleyebiliriz hem de sezonu 12 aya yayma konusunda daha da bilinçli olabiliriz. 12 ay turizm yapabilmek birçok turizm merkezinin ve ana destinasyonunun sorunu. Bunu yapabilmek adına birçok adım atıyorsunuz ama geri dönüşü çok uzun zaman alıyor. Bölgemizde açılabilecek golf tesisleri uzun süredir gündemde olmasına rağmen açılamıyor. Kongre Merkezi tamamen âtıl duruma geldi. Bu anlamda siz turizmi çeşitlendiremezseniz başarı gelmez. Bu noktada, Kuşadası’nda turizmi 12 aya nasıl yayabiliriz ki? Kışın alışveriş turları bölgede yine son dönemde aktif olarak yapılmaya başlandı. Sağlık turizmi ile ilgili özellikle diş ve ağız sağlığı gibi bazı konularda çalışmalar var. Bugün bu konuda da çok büyük rekabet oluşmaya başladı. Sağlık turizmine çok büyük fayda sağlamak istiyorsak, duruma ayak uydurabilecek nitelikli hastaneleri, sağlık kuruluşlarını bölgemizde görmemiz gerek. Bir anda sayıları hızla artan diş poliklinikleri ile bu anlamda olumlu ve makul sonuçlar almak için yeterli olmayacaktır. Biz de Peninsula Tours olarak Healhtpoint olarak bir marka oluşturduk ve gerekli izinlerimizi aldık, sağlık turizmi aracılık hizmetlerimizi de başlattık.

Kuşadası’nda Termal turizmin gelişimi ve desteklenmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?

Bu konuda atılan adımlar var. Kuşadası Belediyesi’nin kurmuş olduğu Jeotermal A.Ş. var. Bölgedeki termal kaynakların makul dağılımını sağlamaya yönelik hizmet veriyor. Yine her şeyin başı nitelikli termal turizm yatırımlarıyla mümkün olabilir. Kuşadası Belediye’nin bu konudaki teşviği ve desteği baştan beri sürüyor. Yeter ki bizim bölgemize, nitelikli termal tesis yatırımı gelsin. Sorunların çözümü noktasında yerel yönetim her türlü desteği veriyor ancak hem günübirlik hem de konaklamalı termal turizm tesislerinin sayılarının arttırılarak bu anlamda ihtisaslaşmış fuar ve platformlarda tanıtım çalışmalarını yoğunlaştırmakta ilerisi için fayda var. Bu anlamda Avrupa’nın termal turizm merkezlerine eskisi kadar rahat yönelemeyen Rusya kaynak pazarı önemli bir potansiyel, bu anlamda da çalışmalarımız var.
 

Muhabir: Aylin Eser