Tüm dünya, fosil yakıtların çevreye verdiği zarardan dolayı, güneş, rüzgâr gibi yenilebilir enerji kaynaklarına yöneldi. Bir neden de petrol, kömür gibi fosil yakıtların bir vadede biteceği düşüncesi, belki de asıl neden. Benzinli ve dizel araçların yerini elektrikli araçlar almaya başladı. Her şey değişirken petrol ile çalışan araçların değişmemesi düşünülemezdi. Otomotiv sektörünün geleceği elektrikli araçlarda görülmeye başlandı bile. Elektrikli araçlar, benzin ve dizel ile çalışan araçlara göre daha çevreci olduğu yadsınamaz bir gerçek. Egzoz yok ve havayı kirletmiyorlar.  Ancak sütten çıkmış ak kaşık değiller. Dezavantajlarına bakarsak; ·  Üretilen elektriğin kaynağı: Özellikle elektriğin nasıl üretildiği kritik noktalardan bir tanesidir. Güneş, rüzgâr gibi yenilebilir enerjiden üretilen bir elektrik mi yoksa kömür gibi fosil yakıttan üretilen bir elektrik mi? Tabii ki kömürden üretilen bir elektrikle çalışan bir araç çevre kirliliğine çözüm olamaz. ·   Pil: Bildiğiniz cep telefonu pilleri gibi, araçların pilleri de lityum içeriyor, çıkarılması sırasında büyük çevre felaketleri yaşanıyor özellikle derin deniz madenciliği. ·    Yangın riski: Diğer bir husus ise, araçların yanması. Birçok kez konu oldu okyanus ortasında gemide birçok elektrikli aracın yandığı ya da yolda elektrikli araçların yandığı haberlerini görmüşsünüzdür. Isınan pillerden dolayı yangınlar çıkmaktadır. Günümüz dünyasında elektrikli araçlar, iklim değişikliğinin kurtarıcısı gibi lanse ediliyor ancak iklim değişikliği için daha büyük ve önemli kararlar alınmalıdır. Elektrikli araçlar, tüm bu olumsuzluklara rağmen yine de benzin ve dizel yakıtlı araçlara kıyasla daha çevrecidirler. Yazın yaz gibi, kışın kış gibi yaşandığı, iklim değişikliğinin olmadığı, daha sağlıklı bir Dünya’da yaşamak dileğiyle…