Ne güzel filmi değil mi o? Kemal Sunal’ın içinde absürt komediyi ve romantizmi barındıran en önemli yapımlarından biri. Beceremediği çapkınlığı dinleyenlerine palavralarıyla anlatan, işin içinden çıkamayınca da bir kitaptan yardım alıp uygulamalara geçen Şaban’ın çabaları kitabın sonunda yazan ders niteliğindeki tavsiyeyle, mutlu bitiyordu. Tabi Şaban bir senaryo ürünü, bahtı senaristlerin ona biçti rol kadar açık. Gerçek hayatta ulaşmak istediğiniz yere varmak için yaptığınız çalışmalar filmlerdeki gibi bitmeyebilir. Türkiye siyasi tarihinin en önemli seçimlerine belki de tarihte hiç olmadığı kadar heyecansız ve düşük tempoda yaklaşıyor. Benim aklım karışık. Ak Parti iktidarını ilk defa bu kadar savunmasız yakalama şansını elde eden muhalefet, bugüne kadar neden hep muhalefette kaldığının dersini veriyor gibi. Muhalefet kanadı, Ülkenin yaşadığı ekonomik sıkıntıların arkasına sığınmış, başka hiç bir şey yapmasına gerek yokmuş gibi giriyor seçim sürecine. Elindeki iktidarı kaybetmek istemeyen Cumhur İttifakı en büyük handikapı olan ve ilk defa bir seçime bu kadar zorlanarak girmesine sebep olan ekonomik buhranı zayıflatmak ve unutturmak için çalışırken, muhalefet nasılsa bunlar artık bu işi düzeltemez bizde iktidarı kolayca alırız havasında gibi görüyorum. Yani işin özünde biz iktidarı almak için çabalıyoruz mesajından ziyade, bırakalım da onlar kendilerini bitirip bizi iktidar yapsın yolunu seçiyorlar. Artık önümüzde az bir zaman kalmış olmasına rağmen seçim atmosferine girmekten herkes kaçınıyor. Hem iktidar hem de muhalefet işi ağırdan alıyor. Bakalım bu filmin sonu nasıl bitecek. İşin en önemli noktası milletvekilliği aday listeleri. Belirlenen listelerin sonuca direk etkisi olacağını düşünüyorum ama bu konuda da muhalefet kanadı gevşek görünüyor. İktidar partisinin Aydın’da listesi gizliden de olsa şekillenmeye başladı gibi. Bunu görmek çok zor olmasa gerek. Kulis dedikodularını destekleyen birliktelikler adayları az çok belli ederken merak sadece sıralama konusunda oluşuyor. Muhalefet kanadında ise Çarşı pazar karışık. Geleneklerin terkedilmesiyle, ben istedim oldu sıralaması oluşacak gibi görünüyor. Muhakkak bunun muhasebesi yapılmıştır. Bizim denklerimizde sonuç sıfır gibi görünüyorsa da, Einstein’ın meşhur E=mc2 denklemini yeniden yazdıklarını ve denklemdeki bilinmeyen eksikleri tamamlayarak fizik Kanunlarını yeniden yazacaklarını umuyor olabilirler. Bu teorik denklemin doğruluğu da seçimde belli olacak. Ama, Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok diye bir laf var. Bildiğin yoldan devam etmek her zaman iyidir derler. Derler de Amerika kıtasını Kristof Kolomb keşfetti, ama adını kıtayı yeniden keşfeden Amerigo Vespucci koydu. Bu sebeple bazı durumlarda Amerika’yı yeniden keşfetmek gerekebiliyor demek ki. Sonuç itibarıyla şahsi fikrime göre ülke tarihinin en önemli seçimlerinden birine şahit olacağız. Ama görünen o ki bu seçime ne siyasiler, nede millet hazır değil. Milletin derdi yokluk, siyasilerin derdi tokluk. Yeni vekil heveslileri ise sanırım dokunulmazlık cazibesiyle yanıp tutuşuyorlar. Millet olarak sizden ricamız var. Derdi millete vekil olmak değil de dokunulmaz olmak olan aday adaylarını karşımıza çıkarmayın. Biz zaten onlara dokunamıyoruz. Onlarda bize dokunmuyor. Oraya yazdığınız adamlar kendileri için dokunulmaz olsunlar eyvallahta bizim için suya sabuna DOKUNUR olsunlar yeter.