CHP’li Bülbül, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “2025-2029 Yargı Reformu Strateji Belgesi 23 Ocak 2025'te Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklandı. Bunun içinde ne var? Bunun içinde 5 amaç, 45 hedef ve 264 faaliyet var ve başlığı da şu: ‘Türkiye Yüzyılı Adaletin Yüzyılı’. Türkiye'de yargıda, sağlıkta, vergide, eğitimde adalet; bakıyoruz, nerede adalet? Yazı yazmakla, kitap basmakla, 4 kere Yargı Strateji Belgelerini açıklamakla Türkiye'de yargıda adalet sağlanamıyor. Adalet Bakanı’nın basın toplantılarıyla bu işler olmuyor.

“BURADA VAR, BUGÜN VAR”

“Bir şey söyleyeceğim şimdi, Adalet Komisyonu Başkanı: "Ya, böyle bir şey olabilir mi?" diyecek. Evet, Türkiye'de şu anda düşman ceza hukuku uygulanıyor arkadaşlar, düşman ceza hukuku uygulanıyor. Ne demektir düşman ceza hukuku? Yurttaş ceza hukuku herkesin hukukudur, düşman ceza hukuku ise düşmana karşı duranların hukukudur. Bunu kim demiş? Bunu Alman hukuk felsefecisi Günther Jakob 1985’te söylemiş. Muhaliflere karşı, kendinden olmayanlara karşı uyguladığın hukuk. Nerede var? İşte, burada var, bugün var.”

“LEKELENMEME HAKKINI GETİRDİK’ DİYEN SİZ DEĞİL MİYDİNİZ”

“Siz halkın oyuyla, milletin iradesiyle seçilmiş belediye başkanlarını ve belediye meclis üyelerini alıyorsunuz, iki tarafına polis diziyorsunuz, ondan sonra elleri bağlı olarak kollarından tutup çekip televizyonlarda yayınlıyorsunuz. Siz değil miydiniz AKP grubu olarak 2017 yılında ‘Lekelenmeme hakkını getirdik. Biz demokrasiyi getirdik’ diyen? Siz değil miydiniz AKP grubu olarak masumiyet ilkesinden bahseden? Nerede adalet? O insanların çocukları yok mu? O insanların aileleri yok mu?”

“YARINA KALACAK AMA YANLARINA KALMAYACAK”

“Ekrem İmamoğlu bugün yaptığı açıklamada ‘Yarına kalır ama yanlarına kalmaz’ demiş. Evet, yarına kalacak ama yanlarına kalmayacak. Bir iftiracının sözleriyle halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanını ve bürokratları sabahın köründe gözaltına alacaksınız, ondan sonra çıkacaksınız savaş suçlusu gibi polislerin arasına dizeceksiniz, fotoğraflarını çekeceksiniz, basına, medyaya vereceksiniz ve televizyonlarda yayınlayacaksınız, ondan sonra çıkacaksınız sivil anayasa, özgür anayasa, çıkacaksınız, demokrasi ve özgürlüklerden bahsedeceksiniz. Neyin özgürlüğü, neyin demokrasisi?”

“CEZAEVLERİNİ ‘MÜJDE’ OLARAK DUYURUYORSUNUZ”

“Bir milletvekilinin dahi hukuki güvenliğinin olmadığı, vatandaşın can güvenliğinin olmadığı bir memlekette Anayasal haklar konusunda toplantı ve yürüyüş hakkının, ifade özgürlüğünün, örgütlenme özgürlüğünün olmadığı, muhaliflere cezaevi kapısının gösterildiği bir ülkede demokrasi mi olur, özgürlükler mi olur? Türkiye'de cezaevi yaptığı için ‘müjde’ diyen iktidar mensupları var. Düşünebiliyor musunuz, Türkiye'de cezaevi yapmanın müjdesi veriliyor. 2025'te 11 tane cezaevi yapımı için 1 milyar 253 milyon TL ayrılmış durumda. Bu 11 tane cezaevini 2027'ye kadar yapacaklar, 25 milyar TL harcayacaklar. Kimin için harcayacaksınız? Demokrasi için mi harcayacaksınız, özgürlükler için mi harcayacaksınız? Yargı bağımsız değil. Yargı, Saray’a bağlanmış durumda. Anayas 138’e göre, ‘Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasa'ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.’ Nerede, Türkiye'de mi? Türkiye'de mi? Haksız, hukuksuz yere tutuklanan millî iradenin temsilcilerine yönelik Cumhurbaşkanının söylediği sözlerden sonra hangi hâkim tutuklama kararı vermekten kaçar, hangi hâkim kaçar? Nerede hâkimlerin teminatı? 25 bin hakimin 7 bin hakimini bir partinin ya da partilerin üyesi yapıp, üyesi olanlardan hâkim, savcı tayin ederseniz, mülakatlarda hukuk fakültelerinde başarılı öğrencileri elerseniz ondan sonra yargı bağımsızlığından, yargı tarafsızdan bahsedemezsiniz.”

“BEŞ GÜN HAPİS CEZASI VEREREK ‘CEZASIZLIK’ SORUNUNU ÇÖZEMEZSİNİZ”

“İnfazla ilgili düzenlemenin gerekçesinde ‘Cezasızlık konusunda koşullu salıverilmenin onda 1'ini yatıracağız, ondan sonra denetimli serbestliği vereceğiz’ deniyor. En az beş gün hapis yatarak cezasızlık sorunu çözülecekmiş. Bizim aklımızla mı alay ediyorsunuz siz? İki yıla kadar ceza alan suçlar hangi suçlar? İfade özgürlüğü, hakaret, muhaliflerin açıklamalarıyla sosyal medyada işlenen suçlar. Sizin ilk önce toplum vicdanındaki cezasızlık olgusunu anlamanız lazım. Cezasızlık, Madımak'ta zaman aşımını uygulamamak, 10 Ekim Katliamında kamu görevlileri hakkında yargılama izni vermemektir.”

Aydın'ın vekilleri komisyonlardaki görevlerine devam ediyor Aydın'ın vekilleri komisyonlardaki görevlerine devam ediyor

“HER ZULÜM İKTİDARDAN GİDİŞİNİZİN TEMEL TAŞLARI OLACAKTIR”

Milletvekili Bülbül, açıklamasını şu sözlerle tamamladı. “Cezasızlık algısı sadece ceza infaz kurumlarında yatılacak güne göre değildir. Nedir? Kolluk kuvvetlerine ulaşan şikâyetlerde ne yapılıyor? İşleme alınmıyor. Cezasızlık olgusu infazda geçirilen sürelerin oynanması değil, şikâyetlerin işleme konulmamasıdır. Cezasızlık olgusu büyük katliamlarda, faili meçhul cinayetle ilgili davalarda kamu görevlilerini mahkeme önüne getirmeye izin vermemektir. Bu nedenle ‘müjde’ gibi çıkıp da ‘Beş gün en az yatacak iki yıla yakın ceza alanlar’ diye bir şey söyleyemezsiniz. Zulüm artıyor ama artırdığınız her zulüm iktidardan gidişinizin temel taşları olacaktır. Bugünün yarını var. Anayasa 137'ye göre, kanunsuz emri veren, suçu işleyen ve TCK 24'e göre de bu suça iştirak eden kamu görevlileri, kim olursa olsun hesap verecektir!

Kaynak: HABER MERKEZİ