Yer altından çıkarılan 100 birim jeotermal maddenin yüzde 30-40’ının yoğunlaştırılamayan ağır gazlardan oluştuğunu ve bu gazların doğrudan havaya salındığını savunan Yakan, şirketlerin jeotermal yatırımları ile ilgili halkı ikna etmek için yaptığı “Kapalı sistemle çalışıyoruz, doğaya 1 gram bile jeotermal madde bırakmıyoruz” açıklamasının da külliyen yalan olduğunu söyledi.
Mevcutta 27 jeotermal enerji santralinin faaliyet gösterdiği Germencik’te, Maren Maraş Anonim Şirketi tarafından yapılması planlanan 3 yeni santral ve kaynak arama projesiyle ilgili halk bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Toplantıya katılan Aydın Barosu avukatlarından Akın Yakan, jeotermalle ilgili halkın bugüne kadar bildiğinin aksine bir açıklama yaptı.
Avrupa Kalkınma Bankası’nın, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile birlikte hazırladığı ve 2-3 yıl önce yayımladığı bir çevre raporuna atıfta bulunan Yakan, raporun 245. sayfasında NCG (Non-Condensable Gas - yoğunlaştırılamayan gaz) adı verilen gazlardan bahsedildiğini, denetlenmesi ve önlenmesi gerektiğinin ifade edildiğini söyledi.
NCG’nin yer altından jeotermal madde ile birlikte çıktığını ve enjekte edilemeyen gaz olduğunu dile getiren Yakan, bu gazların insan sağlığına ve çevreye zarar verdiğini ifade etti.
Jeotermal şirketlerinin, jeotermal yatırımına karşı çıkan halka, “Biz kapalı sistem çalışıyoruz. Bu nedenle doğaya, havaya, toprağa, suya 1 gram bile jeotermal madde bırakmıyoruz. Temiz bir enerji kaynağı kullanarak temiz bir enerji üretiyoruz ve temiz bir tesisimiz var” dediğine işaret eden Yakan, “Bu külliyen, bütünüyle bir yalan” dedi.

Bugüne kadar Türkiye’de yapılan bütün jeotermal enerji santrallerinin NCG diye tanımlanan gazları yoğunlaştırma teknolojisinden yoksun olduğunu iddia eden Yakan, mevcut tesislerde NCG gazlarının doğrudan atmosfere salındığını dile getirdi. Yakan, “Yoğunlaştırılamayan bu gazlar tüplere mi dolduruluyor? Başka bir yere mi gönderiliyor? Hayır. Bu gazlar doğaya salınıyor. Yaklaşık 40 gün boyunca havada asılı kalıyor. Yağmur ve rüzgârla birlikte yediğimiz, içtiğimiz tarım ürünleri ve su kaynakları ile toprağa iniyor” ifadelerini kullandı.
Yakan, yer altından çıkarılan jeotermal akışkanın yüzde 30-40’ının NCG adı verilen zararlı gazlardan oluştuğunun altını çizdi.
Yeni yapılmak istenen santral projesinin dosyasında NCG gazlarına ilişkin hiçbir bilgi bulunmadığını söyleyen Yakan, “NCG gazlarının nasıl bertaraf edileceğine dair tek bir açıklama yok. Bu durum, çevre hukuku, Anayasa ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler açısından açık bir aykırılıktır” dedi.

Germencik’in Alangüllü Mahallesi’nde bulunan 40 dönümlük incir bahçesinin 3-4 yıl önce bir anda kuruduğunu belirten Yakan, “Burası bölgedeki ilk incirlerin çıktığı alandı. Fahrettin Bey’in bahçesi diye tanımlanan bir bahçe. Bahçe ağır metallerle kirlendi, ağaçlar kurudu, tamamıyla bir çöl alanı gibi oldu. İşin daha vahim bir yönü var. Bu bahçede çalışan kâhya, çiftliğin köpeği ve bahçe sahibinin eşi akciğer kanserinden hayatını kaybetti. Sadece bu örnek bile yaşadığımız dramatik ortamı son derece iyi bir şekilde ifade ediyor” dedi.
Yakan, yeni santrallere kesinlikle izin verilmemesi gerektiğini, aksi takdirde çevreye ve halk sağlığına büyük zararlar verileceğini sözlerine ekledi.
            
            
                            
                            
                            
                



