EVLAT, NAZİLLİ’DE SENİNLE DEVAM EDİYORUZ! Nazilli’de büyük ihtimalle iki partili adayın katılacağı bir yerel seçim yaşayacağız. Bugüne kadar gerek CHP’nin gerekse AK Parti’nin belediye başkanı adayı göstermemesi seçimin Nazilli’de ittifak adaylarıyla yapılacağını gösteriliyor. Kamuoyunda en çok konuşulan konu, hakkında FETÖ’den dava açılan Haluk Alıcık’ın MHP’den aday gösterilip gösterilmeyeceğiydi. 5 Aralık günü mahkemenin ikinci celsesinde delil yetersizliğinden, beraat eden Haluk Alıcık aynı gün akşamı soluğu Devlet Bahçeli’nin daveti üzerine Ankara’da aldı. Alıcık, MHP genel merkezine gitti. Ankara İl Başkanı, Aydın il başkanından sonra üçüncü sırada makama giren Haluk Alıcık, MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’nin elini öptü. Devlet Bahçeli’de kendisine; “EVLAT… NAZİLLİ’DE SENİNLE DEVAM EDİYORUZ” sözü ile Alıcık’ın Nazilli belediye başkan adaylığını teyit etti. Bizde başkana hayırlı olsun diyoruz. *** CENAZEDE BİLE AYRIŞIYORUZ! Son zamanlarda toplum içinde, alışılmışın dışında, saygı sevgiden uzak bize yakışmayan ilişkiler, olaylar yaşıyoruz. Geçen hafta içinde hakkın rahmetine kavuşan, bir dostumuzun cenaze namazına gitmiştim. Herkes camide cenaze yakınlarına başsağlığı diliyor. Acısını paylaşmaya çalışıyor. Cami avlusunda öbek öbek toplanan insanlar birbirinin hatırını sorarken yanımıza gelen bir hukukçu arkadaş, selam verdikten sonra, “ooo cenazeye diğer partilerden arkadaşlar da gelmiş” gibi evinsiz, yakışıksız laf etti. Bir başka arkadaşta Avukata dönüp; “Sen onu bırak kardeşim, baksana cenaze namazına, demokratım, deyip de FETÖ’cülerin avukatlığını yapanlarda gelmiş. Onlara ne diyeceksin?” deyince, Avukatın kulak memesine kadar kızarıp guruptan ayrıldığını gördüm. Bu ayrıştırıcı tutum ve davranışlar neden? Maalesef her geçen gün tırmanıyor. Allah aşkına biz böyle miydik? Bu insanlıktan uzak davranışlar bize yakışıyor mu? Nasıl bu hale geldik? Yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede bir Müslüman’ın cenaze namazında bu konuşmalar bize yakışıyor mu? Yoksa ayrıştırmıyor mu? *** 16 YILDA 7 BİN KADIN CİNAYETİ Her ne hikmetse ülkemizde kadınlara karsı işlenen cinayetlerin artması yeni Türkiye imajına yakışmıyor. Yapılan açıklamalara göre son 16 yılda 7 bin kadın cinayeti işlenmiş. Bu rakam inanılmaz ve ürkütücü. Ülkemizde, günde ortalama 1 kadın cinayeti işleniyor. Toplum olarak çok gergin günler yaşıyoruz. Ekonomik şartların insanların aile hayatlarını olumsuz yönde etkilediğini görüyorum. Evlilikler eskisi gibi ömür ve yıllar boyu sürmüyor. Geçim sıkıntısı çeken çiftler kurtuluşları evliliklerini sonlandırmakta buluyor. Parası biten ama sevgileri bitmeyen çiftler, çoğunlukla kıskançlıktan dolayı eşini öldürmekten geri kalmıyor. İnsanlar birbiriyle ilişkilerinde sevgi ve saygıdan uzak gergin ilişkiler yaşıyor. Bir evladın annesini ve ninesini acımasızca öldürdüğü günler yaşıyoruz. Toplum psikolojik sorunlar yaşıyor. Bu sorunlara siyasi liderlerin kavgacı kin ve öfkeyle kötü konuşmaları bu stresi daha da arttırıyor. Teknolojiyi maalesef kötü yönde kullanıyoruz. 2 gün önce İzmir’de genç bir kadının yakılarak öldürüldüğü veya öldürülerek yakıldığı cinayet ne kadar tüyler ürpertici. Biz böylemi çağdaş Türkiye olacağız. İnsanlığımızdan utanır duruma geldik. *** ALAN YOK, SATAN YOK! Zaman zaman dünyanın cennetinde yaşıyoruz diye seviniriz. Ama cenabı Allah’ın bize verdiği bu nimetlerden yeteri kadar faydalanamıyoruz. Nazilli’de yıllar önce günün belediye başkanı ana cadde ve sokaklara 24 binin üzerinde turunç ağacı dikmiş. En az 30-35 yıllık olan bu ağaçlar günümüze kadar büyümüşler. En verimli meyve veren dönemini yaşıyorlar. Sokaklarda uzun çarşıda istasyon meydanında meyveleriyle bu ağaçları her gün görüyoruz. Önceki yıllarda çeşitli dernekler özelikle “Anneler Derneği” bu turunçları toplar turunç reçeli yapıp satarlardı. Belediyemizde bunlara maddi destek sağlayarak yardımcı olurdu. Son yıllarda turunçların toplanmadığını, değerlendirilmediğini ağaçlardan sokaklara döküldüğünü görüyoruz. Uzun yaşam merkezi dediğimiz Nazilli de bu doğal turunçlar, belediyemizin şirketi tarafından reçel yapılıp güzel bir marka adı altında satılamaz mı? Hep konuşuyoruz ama bir türlü bizden icraat bekleyen işleri yapmaktan da hep kaçıyoruz. *** ÜLKEMİZDE SURİYELİ SIKINTISI YAŞANIYOR Türkiye'deki Suriyeli sığınmacı sayısının 3 milyon 611 bini geçtiği açıklandı. Dünyada nüfusu 1 milyonun altında olan 78 ülke var. Bir başka kıyasla, Türkiye'ye sığınan Suriyeli sayısı, kabaca Malta, İzlanda ve KKTC'nin toplam nüfusu kadar seviyeye geldi. Suriyelilerin yüzde 85'i ise, başta Suriye sınırındaki kentler ve İstanbul olmak üzere Türkiye'nin hemen her kesimine yayılmış durumda. Sınır kentlerindeki Suriyelilerin sayıları son derece çarpıcı bir tablo oluşturuyor. Örneğin, 80 bin nüfusa sahip Osmaniye'de, toplam 25 bin Suriyeli bulunuyor. Nüfusu 128 bin olan Kilis’te 86 bin Suriyeli yaşıyor. EN YÜKSEK SURİYELİ NÜFUSU URFA'DA Suriyelilerin en kalabalık olarak yaşadıkları kent Urfa. Urfa'da 467 bin Suriyeli bulunuyor. Urfa'yı, 330 bin Suriyelinin yaşadığı İstanbul izliyor. Gaziantep'te 253 bin, Şırnak'ta 190 bin, Hatay'da 204 bin Suriyeli yaşıyor. Ülke huzurunu tehdit eden Suriyeliler sorununun, nasıl aşılacağını milletçe merak konusu. Devletimiz bu sıkıntıyı biran önce bitirmeli. Yoksa sosyal medyada izlediğimiz patronunu döven Suriyeliler, mahallede olay çıkaran Suriyeli veya Suriyeliler yüzünden işsizlikte dev artış oldu profiliyle çok fazla karşılaşacağız gibime geliyor.