Karacasu Sanayisinde otomobil fren, motor, şanzıman, defransiyel üzerine hizmet veren Doğan Oto Tamirhanesi sahibi Hüseyin Doğan (61) mesleğe başlama hikayesini anlattı. 1960-1970'li yılların Karacasu'yuna dair önemli anekdotlar barındıran Doğan'ın hikayesi o zamanlar Karacasu'yu Karıncalıdağ ile Babadağ arasında zanneden ilçe gençliğinin hikayesini anlatıyor aslında. Köyünden çıkmak isteyen ve bunun için günün önemli ulaşım araçlarından olan at ve eşekler için olmazsa olmaz olan semerciliğe razı olan Doğan, babasının ileri görüşü sayesinde bir anda adeta attan inip otomobile biniyor. 10 yaşında Karacasu sanayisinde çırak olarak bulan ve havalara uçan Doğan, mesleki gelişimini Ses Gazetesine anlattı. Askerden geldikten sonra Karacasu'da dükkan açan ve köyü Alemler Mahallesi çocuklarına rol model olan Hüseyin Doğan, köyünden çıkan ilk sanatkar. Doğan'ın bu başarısını gören aileler o gün bugündür çocuklarını sanata yönlendiriyor ve bugün özellikle bütün Ege illerinde Alemler'den çıkan ustalara rastlanıyor.
BABASI ÖNÜNÜ AÇTI
Babasının okula alışması kendisini 5 yaşında okula gönderdiğini ifade eden Doğan, "İlk 15 günde okumayı söktüm. Birinci ve ikinci sınıflar aynı derslikte eğitim görüyordu. Akın Hoca öğretmemiz birinci yarı yılın sonunda babamın yanına gidiyor. Bu çocuğu kafası 2-3. Sınıf öğrencilerinden bile çok çalışıyor. Bunu kayıt yapalım diyor. Kayıttan sonra birinci ve ikinci sınıfların sınıf başkanı yaptı beni. 4. sınıfa gecince de okul başkanı oldum. Babam, ağabeyimin okuması için Sevenler okuluna gönderdi. Ağabeyim köy yerinden geliyor tabi. Çamurlu çizmelerle içeri girince arkadaşları eğlenmiş onunla. Bu sebeple ağabeyim okumadı. Babam ısrar ettiği halde okumadı. Ben okumak istedim. Akın Hoca da 'babama gidip bu çocuğu okutalım, bu çocuk doktor olacak' dedi. O zamanlar çocuk okutmak zordu. Masraf isteyen bir şeydi. Babam, 'ben fakir halimde bir sürü masraf ettim, büyüğü okutamadım, buna da masraf edecek gücüm yok, buna da masraf edersem biterim ben. Bu sebeple bunu okutmayacağım' dedi" ifadelerini kullandı.
SEMERCİ OLMAYA RAZIYKEN TAMİRCİ OLDU
Sözlerini sürdüren Doğan, "İlkokuldan çıkınca amelelik yaptım. Hançam'da 35 kişi çam çapalıyordu. Ben 10 yaşında 35 ameleye su yetiştiriyorum. Kuyudan su çekip 12 litre bidonu sırtlayıp amelelere şu dağıtıyordum. Şimdi bir çocuğu ekmek almaya gönderemiyoruz. Ormanda her tehlikede de var. Su dağıtırken çok yoruluyordum. Babama gittim, 'ben bu ameleliği yapamayacağım, beni semerciliğe mi vereceksin, yularcılığa mı vereceksin, nereye vereceksen ver' dedim. 10 yaşında görüş açımız çok dar. Hayatı sadece Karıncalı ile Babadağ arasından ibaret zannediyoruz. Nazilli'de hayat var mı, Denizli'de hayat var mı bilmiyoruz. Babam hiçbir şey demedi. Bir Pazartesi günü gelmiş, Karacasu sanayisine. Denizlili bir tamirci vardı Nihat Kavuncu adında. Babam ona, 'çırak lazım mı' diye sormuş. O da 'gelsin başlasın' demiş. Babam bana geldi, 'Araba tamirciliği yapar mısın' dedi. Ben havalara uçtum tabi. Ben semerciliğe razıyken araba tamirciliğine gidiyordum" dedi.
İŞİ KARACASU'DA TEKNİĞİNİ AYDIN'DA ÖĞRENDİ
Sonraki süreci anlatan Doğan, "Babam 'bir hafta daha bizimle çalış, haftaya pazartesi başla' dedi. Araba tamirciliğine gideceğim diye sevinçten bir hafta hiç yorulmadım. Başladım çalışmaya. Hafta bir araba geliyor, iki araba geliyor. Diğer bir tamirci var. Kanadalı Ahmet Usta'nın iş yerine daha çok araba geliyor. İlk girdiğim yerde 6 ay çalıştım. Ben fırtına gibiydim. Her gittiğim yere hızlı gider gelirdim. Her esnaf beni yanında görmek istiyordu. Bu durumu babama da anlattım. O adam seni çalıştıracak mı dedi. Çalıştırır, her gördüğü yerde bana 'naber' diyor dedim. Kanadalı Ahmet Usta'ya gittim, 'ben burada çalışmak istiyorum' dedim. 'İyi abim hemen üstünü giyin başla' dedi. O güne kadar hiç şanzıman sökmediğim halde beni Geyre'ye şanzıman sökmeye gönderdi. Daha önce hiç yapmadığım halde gittim söktüm geldim. Çok mutlu oldum. 6 yıl orada çalıştım. Civata söküp takmayı öğrendim ama işin tekniğini bilmiyorum. Aydın'da şanzıman, defrensiyel kursu vardı. Bu kursa katılmak için Aydın'a gittim. Bu sebeple Aydın'da çalışmaya başladım. Askere gidene kadar Aydın'da Muzaffer Eraydın'ın yanında çalıştım" şeklinde konuştu.
YAPTIĞI TAMİRE BİR YIL GARANTİ VERİYOR
Askerden geldikten sonra Karacasu'da iş yerimi açtığından söz eden Doğan, "Dükkanı açarken bir kart bastırdım. 'Şanzıman, defransiyel ve motor konusunda yaptığımız bütün işler bir yıl garantilidir.' yazdım bu karta. O zamana kadar defransiyele hiç garanti veren yoktu. Adam Nazilli'de defrensiyel yaptırıyordu, Karacasu'ya gelene kadar ötüyordu yani. Bugün bir defransiyel değiştiği zaman 50 bin liraya mal oluyor. Adam sadece buna haftada böyle masraf ederse ne olacak? Biz garanti verince İzmir'den, Denizli'den, Manisa'dan, Aydın'da, Muğla'dan hep defrAnsiyel yaptırmak için geldiler Allah'a şükür" dedi.
ÇOK SAYIDA USTA YETİŞTİRDİ
Doğan sözlerini, "Benden önce Alemler'den çıkan hiç sanatkar yoktu. Ben dükkan açınca herkes çocuklarını sanata yönlendirdi. Bütün Alemler köyüne örnek oldum. Alemler'in önünü ben açtım. Bugün pek çok alanda Ege Bölgesinin bütün şehirlerinde Alemlerli ustalar görev yapıyor. Karacasu'da benim alanımda 8 dükkan var. Bunlardan 5'ini ben yetiştirdim. Nazilli'de var iki usta, İzmir'den var 2 usta, Kuşadası'nda var, Denizli'de var, Bodrum'da var. Aşağı yukarı 15 usta var yetiştirdiğim. Ondan sonra oğlumu okuttum. Alemler köyünde o zamanlar okuyan da yoktu. Ben sanatkar olarak insanlara örnek oldum. Oğlumu da okutayım dedim. Konya Selçuk Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Motor öğretmenliğinden mezun oldu" şeklinde sonlandırdı.










